SINIF ARKADAŞLARI 30 YIL ÖNCE BUGÜN ÖLDÜRÜLEN GAZETECİYİ ANIYOR

"Bugün sınıf arkadaşım Gazeteci Recai Ünal’ın katledilişinin tam 30. yılı... Evet, hatırlamak üzüyor, hatırlatmak sıkıcı oluyor ama unutmak ve unutulmasına yardımcı olmak da ayıp oluyor."

Google Haberlere Abone ol
SINIF ARKADAŞLARI 30 YIL ÖNCE BUGÜN ÖLDÜRÜLEN GAZETECİYİ ANIYOR

Dr. Hilal ÜNALMIŞ


Sınıf arkadaşım gazeteci Recai Ünal… 30 yıl önce bugün öldürülmüştü…


1980 yılının Temmuz ayı… Günlerden 22 Temmuz Salı … Güzel bir yaz günü… Demokrat Gazetesi muhabiri Recai, akşam iki arkadaşı ile gazeteden evine gitmek üzere çıktı, otobüsten indiği sırada birkaç kişi tarafından kaçırıldı… Ve devamını düşünmek bile hala 30 yıl sonra, biz sınıf arkadaşlarını ağlatıyor.


Bugün sınıf arkadaşım Gazeteci Recai Ünal’ın katledilişinin tam 30. yılı…


Evet, hatırlamak üzüyor, hatırlatmak sıkıcı oluyor ama unutmak ve unutulmasına yardımcı olmak da ayıp oluyor.


1970’lerin sonlarında Türkiye zor bir dönem geçiriyordu, her gün birkaç genç öldürülürken, hocalar kurşunlanırken üniversiteleri açık tutabilmek bile zordu. İşte bu zor dönemde biz gazeteciliğe başlamıştık. Recai, Demokrat Gazetesi’nde muhabirdi. Bugün artık yayın hayatında olmayan Demokrat Gazetesi, siyasi bir gazeteydi ve genel koordinatörlüğünü Aslan Başer Kafaoğlu yapıyordu.


30 yılda neler oldu, neler yaşandı, kimler hangi mevkilere ulaştı, adalet denilen şey gerçekten işledi mi, zaman aşımı kimlerin işine yaradı, basın ne hale geldi, şöyle bir düşününce boğazım düğümleniyor, kulaklarım uğulduyor, içimden bir çığlık yükseliyor…


Bu olanları Recai’ye anlatacağım…


Recai sen öldürüldükten 52 gün sonra, 12 Eylül oldu. Hani şimdi anayasasının değiştirilmesi için referanduma gidilecek ya, işte o 12 Eylül…12 Eylül sabahı ölüm yağdıran kurşunlar, bir anda durmuştu. Yönetime el koyan generallere sorulmuştu “Neden daha önce yapmadınız darbeyi” diye… Orgeneral Evren’in yanıtı da “Şartların olgunlaşmasını bekledik.”di. Yani ölümlerin çoğalması beklenmiş…


İşte arkadaşım sen bu şartlar olgunlaşsın, biraz daha fazla genç ölsün diye beklenirken kurban olmuşsun.


Seninle aynı gün DİSK Başkanı Kemal Türkler de kurşunlanarak öldürülmüştü. Belki inanmazsın ama mahkemesi hala sürüyor. Yargıtay 3 kez bozdu. Birkaç gün önce yine duruşma vardı. Türkler’in eşi ile kızları davanın peşini bırakmadıkları için sürüyor. Mahkemeye çıkmamak için rapor alan ve zaman aşımını bekleyen kişiye de gizli eller sanki yardım ediyor.


Senin katilin olarak birkaç kişinin adı geçti. Tabii onları sen gördün, kim olduklarını biliyorsun. Davanda yargılanan İsmail Hakkı Parlak adındaki sanık, ceza almasın diye Fransa’ya kaçtı, zaman aşımından yararlandı, sonra döndü, soyadını Cerrahoğlu olarak değiştirdi ve ne oldu biliyor musun? MHP milletvekili…


Bütün işleri bırakıp TBMM’yi gece gündüz çalıştırarak yeni anayasa hazırlayan başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen gün meclis grup toplantısında ağlayarak anayasa değişiklik paketine neden 'evet' denmesi gerektiğini anlatırken 12 Eylül döneminde idam edilen gençlerin mektuplarını okudu. Nejdet, Erdal ve Mustafa’nın son mektuplarını kendisine malzeme yapan Erdoğan, her an seni de kullanmaya kalkışabilir. Bu anayasa değişikliğinden sonra gazeteciler de öldürülmeyecek diyebilir. Dikkatli olmalıyız.


Sen, sarı basın kartı alacak ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne üye kabul edilecek kadar mesleğini yapamadın arkadaşım… Ama Türkiye Gazeteciler Cemiyeti seni sahiplendi. 6 Nisan “Öldürülen Gazeteciler Günü” ... Her yıl 6 Nisan’da anılıyorsunuz. İlk basın şehidi olarak Hasan Fehmi Bey biliniyor. Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Metin Göktepe ve zincirin son halkası Hırant Dink… Tam 61 gazeteciymişsiniz öldürülen…


Sadece Türkiye’de değil tabii dünyada da gazeteciler ölümle burun buruna çalışıyorlar… 2009’da 133 gazeteci öldürülmüş, 573 gazeteci tutuklanmış, 1456 gazeteci de fiziki şiddet görmüş.


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç’in açıkladığına göre; Türkiye’de son yıllarda gazetecilere yönelik soruşturma ve kovuşturma çok artmış ve şu anda gazetecilerle ilgili 5000 soruşturma ve kovuşturma sürüyormuş.


Gazetecilik zor bir meslek biliyorsun. Kısa da olsa bu mesleği yaptın. Sosyal güvenlik her zaman yok, işsiz kalma, parasız kalma da cabası…1980’de sadece TRT televizyonu vardı, şimdi sayısını bilemediğim kadar çok özel TV kanalı var. Sanma ki programlar halka doğruları ve gerçekleri aktarıyor, sanma ki bu TV’lerde gazeteciler çalışıyor. Güzellik yarışmalarından gelen kızlar ana haber bülteni sunuyordu bir zamanlar. Şarkıcı olduğu ileri sürülen kişiler gün boyu program yapıyorlar. Bir de açık oturum, panel türü programlar var ki onlarda da katılımcılar hep aynı kişiler. Kavga çıkarsa reyting artar… Sen reytingi bilmiyorsun, kimlerin evinde olduğu açıklanmayan bir ölçme aleti var, işte o insanlar hangi programı seyrediyorsa o programlara reklam yağıyor…


Gazeteler, esas işlevinden uzaklaştı. Yayın yönetmenleri patronun iş takipçisi olmaktan çekinmiyor, yatak odasında yaptıklarını anlatan kadın gazeteciler en başarılı yazar kabul ediliyor. Bir dönem satabilmek için tencere, tabak, kur’an bile dağıttılar kuponla… Buzdolabı, araba, uçak ve TV vereceğini vaat eden gazeteler, veremeyince kapandılar.


12 Eylül’den sonra Türkiye’ye 2,5 gazete yeter diyen bir parti iktidara gelmişti. İşte bu düşünce basını çok hırpaladı… Hırpalanan elbette basın emekçileri oldu… Sendika’nın sadece adı kaldı…


Artık Medya deniliyor basına… Sen radyoyu, televizyonu, gazete ve dergileri bilirsin… Şimdi internet medyası da var. İşte bizimki de internet ortamında yayınlanan bir gazete… Ama yasalar bu e-gazetelerde çalışan gazetecilerin 212’li olmasının alt yapısını hazırlayamadı.


Bizim öğrencilik yıllarımızda sadece devlet üniversiteleri vardı. Şimdi vakıf üniversiteleri de var ve hepsinde iletişim fakültesi açıldı. Üniversiteye gitmek, mezun olmak kolay, iş bulmak zor… Dekanlar artık kontenjanlar artmasın sektörde istihdam yetersiz demeye başladılar.


Basın özgürlüğü sözü o kadar çok kullanılıyor ki anlamını yitirdi… Bir de RTÜK kuruldu, başkanı da yine bizim sınıf arkadaşımız Davut Dursun…


İşte böyle Recai…


Senin ölüm haberinin olduğu gazeteyi saklamıştım…23 Temmuz 1980 gününün gazetesi… Belki arşivlerde bile kalmamıştır, çünkü Demokrat Gazetesi kapandı.


Biz okul arkadaşların 25 Temmuz Pazar günü uzun bir aradan sonra toplanıyoruz…50 yaşımızı devirdik hepimiz… Saçlarımızda beyaz teller çoğaldı, yüzümüzde ince kırışıklıklar başladı… Çoluk çocuğa karıştık… Emeklilik yaşına geldik… Pazar günü keşke sen de aramızda olabilseydin demiyorum zaten aramızda olacaksın… Senden söz edeceğiz, hatta okulda bu yıl senin adına bir toplantı düzenlemek için komite oluşturacağız…


Ne zaman Basın Müzesi’nde bir toplantıya gitsem senin fotoğrafının bulunduğu salona mutlaka uğruyorum…


Sen hep 21 yaşında, genç, çalışkan, mesleğini seven bir muhabir olarak kaldın arkadaşım…


http://www.haberakis.com/index.php?option=com_content&view=article&id=4357:recai&Itemid=63




Etiketler Emeklilik Yaşı
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin