KEMAL YILMAZ \ Radikal Hayat
Nihayet yılın düğünü önceki gece bir grup aydının ve gazetecinin katılımıyla Armada Oteli’nin terasında gerçekleşti. Ne zamandır bütün Radikal ve bazı Cihangir Kahve sakinleri gazetenin bilge kişiliği Tuğrul Eryılmaz’ın oğlunu evlendirme heyecanını paylaşıyordu. Oğlu dediysek, Milliyet gazetesinin çelebi fotoğrafçısı Hüseyin Özdemir’den söz ediyorum tabii...
Nihayetinde bu müthiş geceyi kaçırmamak için Bodrum’daki tatilini yarıda kesip gelenlerin bile olduğu o seçkin kitleye, davetli olmadığım halde karışmazlık edemezdim. Çıktım gittim. Kapıdan girer girmez bir İKSV Festival açılışıyla İletişim Yayınları kitap kokteyli karışımı ortama kolaylıkla adapte oldum ve hatta bir ara gelinle damat ortaya çıkmasa nerede olduğumu bile unutuyordum... Herkes yeterince şık, yeterince bronz ve yeterince neşeliydi. Halil Ergün, Tomris Giritlioğlu, Sevda Ferdağ, Nalan Kuruçim gibi televizyon insanları, Ahmet İnsel, Oral Çalışlar, Yıldırım Türker, Sedat Ergin, Cengiz Semercioğlu gibi köşe yazarları, Vivet Kanetti, İpek Çalışlar, Gaye Boralıoğlu, Esmehan Aykol, Bilal Dede gibi yazarlar, Ümit Kıvanç, Orhan Koçak, Nadire Mater, Tayfun Mater gibi bağımsız entelektüeller,
Hilmi Hacaloğlu, Mete Çubukçu, Ömer Özgüner gibi televizyoncular, Sevgi Çubukçu, Ayşe Buğra, Ahmet Tonak, Orhan Tekelioğlu gibi çok sayıda akademisyen, Tuğrul Paşaoğlu, Fahri Aral gibi yayıncılar, Osman Kavala, Görgün Taner gibi kültür insanları, Cengiz Turhan gibi iletişimciler hep oradaydı. Ve tabii ki gazeteciler, Milliyet’ten sadece Deniz Alphan, Filiz Aygündüz, Yasemin Bay, Miraç Zeynep Özkartal, Burcu Karakaş ve Yurttaş Tümer’i fark ettim. Radikal ise eskisi yenisiyle epey kalabalık bir kadro halinde oradaydı. Ne bileyim Elçin Yahşi, Murat Çelikkan, Ali Topuz, Ertuğrul Mavioğlu, Osman Kaytazoğlu, Olkan Özyurt da; Cem Erciyes, Erkan Aktuğ, Şenay Aydemir, Burcu Aktaş, Elif Türkölmez, Turgut Yüksel, Bahar Çuhadar, Cüneyt Çomoğlu, Pınar Öğünç, Elif İnce de; Tuğrul Eryılmaz’ın yakın mesai arkadaşı Nazan Özcan ile Erman Ata Uncu da o neşeli kalabalığın ayrılmaz birer parçasıydı.
Gelinle damat (yani Gülizar Bayraktar ve Hüseyin Özdemir) içeriye ‘Gülizar’ şarkısıyla girdiler. Nikâh kısa ve acısız gerçekleşti. Damadın gelini dudaklarından öpmesi gecenin belki de tek müstehcen anıydı. Tuğrul Eryılmaz kız istemeye gittiklerinde olduğu gibi bir kez daha gözyaşlarını salıverdi. Onu, etrafını saran yaşıtı prof. ve gazeteci kadınlar korosu teskin etti. Müzik işini tabii ki bir Radikal İki yazarı olarak Naim Dilmener üstlenmişti. Hatta kendisi bu işi o kadar ciddiye almış ki, rivayete göre bir gece önce mekâna gelip şöyle bir kontrol etmeden duramamış... Dilmener’in Orhan Babalı, Ajdalı oynak müziklerine ilk teslim olanlar gelinle damadın yakın çevresi yani Kubilay Özmen, Çiğdem Mater, Cem Türkel, Ceren Akardaş oldu. Ama pistin kalabalıklaşması fazla zaman almadı. Bu arada düğün alanında koşuşturan beyaz kıyafetler giymiş küçük kız çocukları gibi tatlı bir dedikodu dolaşmaya başladı: “Sezen Aksu gelecekmiş.”
Dedikodunun gerçekleşmesi uzun sürmedi. Sezen Aksu kalabalığın
arasından sıyrılıp öyle başköşelere filan değil, terasın kenarında
sakin bir yere oturuverdi. Öyle ki, dostlarıyla birlikte orada
tuhaf bir Sezen Aksu masası/köşesi oluşturdu ve hatta geline
verdiği zarif kolyeyi bile orada taktı. Sonra bir ara piste çıkıp
mikrofonu eline aldı ama vınlayan ses şöyle bir güzel Sezen şarkısı
dinlememize olanak vermedi. “Çocuklar tesis yetersiz, TV’deki gibi
playback yapacağız artık” dedi, “Tuğrul sevgilim neredesin” diye
onu da yanına çağırdı ve etrafını saran kalabalıkla birlikte dans
ederek bir şarkı ‘söyledi’. Bu da hepimize yetti. Gelin ve damadın
neşesi, 88, 98 ya da 68 kuşağı ayrımı gözetmeden herkese sirayet
etti ve pek bir eğlenildi. Büfe de içki de boldu. Her şey pek bir
güzeldi. Öylesine ki, Tuğrul Eryılmaz bile halinden memnun
görünüyordu. Bize de ‘onlar ermiş muradına...’ deyip yavaşça mekânı
terk etmek ve evlerimizin yolunu tutmak kaldı.