Anayasa Mahkemesi kararı açıklandıktan sonra ‘yandaş medya’
kategorisi içinde, ‘görevimizi hangimiz daha iyi yapacağız’
yarışması başladı.
Hangisi daha ağır, daha saldırgan tavır alırsa onun Başbakan’ın ve
AKP’nin gözüne gireceği düşünüldüğünden, mesafeli seyredildiğinde
hayli zevkli olabilen bir yarıştı bu.
Sertlik ve saldırganlıkta ‘Olağan şüpheliler’ arasında olan ‘Vakit’
gazetesini bu değerlendirme dışında tutacağız. Çünkü onlar hep
öyleler ve saldırgan olmak için yeni nedene ihtiyaçları yok.
Taraf gazetesi özgürlükçü demokratik prensipleri doğrultusunda
hayli etkili yayın yaptı. Ve yine özgürlükçü demokrat olup da
AKP’yi kendi yaşam tercihlerine yönelik bir tehdit olarak gören
insanlar bu dünyada hiç yokmuş gibi davranıp, bence yine onları
rencide edecek yayınlar yaptı.
En zavallı durumda olan Sabah gazetesi, yarışa arkadan utanarak
yetişmeye çalışıyor gibiydi. Çünkü kimlik krizi yaşıyor, ‘bir an
önce Vakitleşseler de rahatlasalar’ diyorum ben.
Yazarlarından Engin Ardıç ‘Bu bir savaştır’ başlığı atıp güzel bir
yazı yazdı ama yazısını yazarken savaş lafının hayli problemler
açabilecek bir laf olduğunu hissetmiş olmalı ki; savaşı bırakıp maç
metaforuna başlamış yazısının ortasında.
Sabah gazetesine, bu gayretlerine rağmen üzücü bir haber vermek
istiyorum.
Siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, Star gazetesi kadar başarılı
olamazsınız. Onlar ‘yandaş medyalık’ta birinciliği kapacak ve
iktidarın gözüne girecekler.
Çünkü Mustafa Karaalioğlu karardan sonra gazetecilik unvanını bir
kenara bırakıp cengâver olmuş durumda. ‘Söz bitti, sözleşme
bozuldu’ başlıklı bir zehir zemberek yazı yazdı.
Yazı hayli başarılıydı. Ben okurken bile şiddetinden ürktüm. Hatta
bir aşamasında ‘acaba Mustafa Bey’i arayıp da arkadaşça bir uyarıda
mı bulunsam?’ diye bile düşündüm. Ama sadece birkaç kez karşılaşmış
ve aramızda bir samimiyet olmadığından yanlış anlamalara yol açar
diyerek bundan vazgeçtim.
Yazının özeti; “Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’yı çiğnediği bir
ülkede artık kimsenin hukuka riayet etmesini bekleyemezsiniz” ve
‘açık olan bir savaşın başladığıdır’ şeklindeydi.
Ben, bizlerin, yani her gün yazı yazmak sorumluluğu altına girmiş
olan insanların, bu tür kışkırtıcı yazılar yazmaktan kaçınmaya
dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Kısa görüşmelerimde genelde makul bir insan görüntüsünü algıladığım
Mustafa Karaalioğlu’nun neden bu kadar sert yazmak zorunda
hissettiğini tam da anlamadım.
“Acaba Sabah’ın doldurması zor gözüken yeni misyonuna mı oynuyor?”
dedim kendi kendime.
Yani yandaş medyanın amiral gemisi galiba Star olacak gibi
gözüküyor.
İstedikleri gibi itişip kakışsınlar, bizi pek alakadar etmez ama
onlar itişip kakışırken Türkiye’yi tehlikeli maceralara iterlerse
bunun da sorumluluğunu yaşamları boyunca taşırlar.
Arkadaşlara vicdani sorumluluk uyarısı yaparak bitirmek istiyorum
yazımı.
Serdar TURGUT/AKŞAM
SABAH NE KADAR UĞRAŞIRSA UĞRAŞSIN, YANDAŞ MEDYALIKTA STAR KADAR BAŞARILI OLAMAZ!
Serdar Turgut, son dönemde 'yandaş medya' içinde Başbakan'ın gözüne girme yarışı olduğunu iddia etti. Bu yarışta favorisi Star: Çünkü Mustafa Karaalioğlu karardan sonra gazetecilik unvanını bir kenara bırakıp cengâver olmuş durumda.‘Söz bitti, sözleşme bozuldu’ başlıklı bir zehir zemberek yazı yazdı. Ben okurken bile şiddetinden ürktüm. Hatta, ‘acaba Mustafa Bey’i arayıp da arkadaşça bir uyarıda mı bulunsam?’ diye bile düşündüm...
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin