RSF: "Gezi işgalinde krizin günah keçileri"

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Gezi Parkı ve Taksim Meydanı eylemlerini izleyen dört habercinin daha 11 Haziran’da saldırıların hedefi olmasını kınadı.

Google Haberlere Abone ol
RSF: "Gezi işgalinde krizin günah keçileri"

Paris’ten dün yapılan “Gezi işgali: Gazeteciler krizin günah keçileri” başlıklı yazılı açıklamada, “Türkiye’de protestoları izleyen gazetecilerin içinde bulunduğu olumsuz çalışma şartları bizi gittikçe daha çok endişelendiriyor. Hükümet karşıtı eylemlerin üzerinden iki hafta geçerken haberciler, hem polis şiddetiyle, hem yetkililerin tehdidiyle hem de eylemcilerin kuşkusuyla mücadele etmek zorunda kalıyor.



RSF, saldırıların polisin Taksim Meydanı’ndaki eylemcilere şiddetli şekilde müdahale ettiği sırada geliştiğini kaydetti; “Bir kez daha tüm tarafları gazetecilerin çalışmalarına saygı göstermeye ve onları hedef almamaya çağırıyoruz” dedi.



Yeni şiddet dalgası



Örgüt, Star gazetesi muhabiri Osman Terkan’ın güvenlik kuvvetlerinin attığı gaz bombasının eline isabet etmesi sonucu parmağının kırıldığını, EPA Ajansı’nın stajyer muhabiri ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Jivan Güner’in başına henüz belirsiz şartlar altında aldığı bir cisimle yaralandığını bildirdi. Güner, Taksim Hastanesi’nde başına dikiş atıldıktan ve beyin tomografisi çektirdikten sonra taburcu edildi.



Sabah saatlerindeyse, düzenli şekilde Le Monde ve Wall Street Journal gazetelerine çalışan bağımsız gazeteci Mathias Depardon polis yönünden gelen bir cisimle hafif yaralandı. Cisim önce gazetecinin gaz maskesine sonra da omzuna çarptı. Cismin göz yaşartıcı gaz kapsülü veya plastik mermi olup olmadığı bilinmiyor.



Daha önce 31 Mayıs’ta yaralanan gazeteci Ahmet Şık’ın başına 11 Haziran’da bir kez daha gaz kapsülü isabet etti. Haberci, başında kaskı olduğu için bu kez yaralanmadı.



RSF’ye konuşan Şık, alandaki zor şartları şöyle ifade etti: “Birçok savaş bölgesinde çalıştım ama Taksim korkunçtu. Emniyet kuvvetleri resmen ava çıkmıştı. Medya çalışanları iki tarafın hedefi haline geldiler. Bir yandan gazetecilerin hükümet yanlısı olduğunu ve olayları gerektiği gibi yansıtmadıklarını düşünen eylemciler, diğer yandan da hedef gözeterek üzerimize ateş eden güvenlik kuvvetleri”.



4 Haziran’da sert bir müdahaleyle gözaltına alınan ve sınır dışı edilmesinden endişe edilen Fransız iletişim öğrencisi Lorraine Klein dört gün sonra serbest bırakıldı. 



Sansür ve tehditler



RSF, açıklamasında Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Gezi eylemlerini aktif şekilde yansıtan Halk TV, Ulusal Kanal, Cem TV ve EM TV’ye “şiddeti özendirmek” iddiasıyla ağır para cezası verdiğini de hatırlattı. Televizyon kuruluşlarına, “çocukların ve gençlerin fiziksel ve zihinsel gelişimine aykırı yayın yaptıkları” gerekçesiyle 11 bin TL idari para cezası verildi. İlk günlerde diğer bazı televizyon kuruluşları eylemlere sessiz kalırken söz konusu televizyonlar eylemleri güçlü şekilde aktararak kamuoyunda daha da bilinir oldular.



RSF’nin görüştüğü Halk TV yayın yönetmeni Hakan Aygün, RTÜK cezasının gazetecileri yıldırmayı ve eylemlerle ilgili hükümet vizyonunu kendilerine dayatmayı hedeflediğini ifade etti. RTÜK kurul üyelerinin belirlenmesinde siyasi partilerince seçildiğini ve hükümetin de bunda belirleyici bir rol oynadığını da anımsatan Aygün, “Diğer üç üye cezaya karşı çıktıysa da AK Parti’nin seçtiği üyelerin oylarıyla cezalandırıldık” dedi. Gazeteci, karara itiraz edeceklerini, yargı sürecinden sonuç almamaları durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarını belirtti. Aygün, medya yetkililerinin siyasi yıldırmalardan çekindikleri için bundan önce AİHM’e gitmediklerini, ancak gerçekleşmesi durumunda başvurularının bir ilk olacağını da söyledi.



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, medyayı sözlü olarak hedef almayı sürdürüyor. Erdoğan, medyayı belirli grupların çıkarlarına hizmet edecek şekilde olayları abartmakla suçluyor. Başbakan, geçen hafta da twitter’ı bir sorun olarak gördüğünü ifade etmişti. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç da uluslar arası medya kuruluşlarını ülkenin istikrarını hedef alan dış güçlere hizmet etmekle suçlamıştı.



Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), 11 Haziran’da gazetecilere yönelik saldırıları kınayan bir açıklama yayımlamıştı. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) çağrısıyla toplanan yüzlerce haberci, bundan beş gün önce de, Gezi eylemlerine destek vermek için bir yürüyüş gerçekleştirmişti. Haberciler, meslektaşlarını gazetecilik etiğine saygı göstermeye ve eylemleri tarafsızlık içerisinde yansıtmaya çağırmıştı.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin