Reha Muhtar, TMSF'nin el koyduğu Show TV'de yaşananların perde arkasını anlattı

Vatan Gazetesi köşe yazarı Reha Muhtar, TMSF'nin el koyduğu eski kanalında yaşananların iç yüzünü kaleme aldı.

Google Haberlere Abone ol
Reha Muhtar, TMSF'nin el koyduğu Show TV'de yaşananların perde arkasını anlattı

İşte, Reha Muhtar'ın bugünkü köşe yazısı:



"Show TV’ye el koyarlarken!..

 

Bir yıl önce, SHOW TV’de yönetim kadrosunda çalışan arkadaşlardan biri beni aradı...



-“Reha Bey” dedi “SHOW TV’nin kuruluşundan bugünlere; başarılarla dolu yayın hayatını kapsayan ve yıldönümümüzde çıkartmayı düşündüğümüz çok değerli ve anlamlı bir dergi yapma hazırlığındayız...



Siz olmadan SHOW TV anlatılmaz... Sizin için bir tam sayfa ayırdık... Buradaki günlerinizi, yayınlarınızı, yaptıklarınızı ve yaşadıklarınızı anlatan bir yazı rica ediyoruz sizden.. Çok önemli...”



Olur gibisinden bir şeyler mırıldandım ama, tam olarak ne “evet” dedim, ne de “hayır” eski çalışma arkadaşıma...



“Bakarız...” gibisinden bir tavırda elimin gitmediği kalemle, kendi gündemimde sürdürmeye çalıştım hayatımı... Haftalar geçti aradan...



Birkaç defa daha aradılar çocuklar...



-“Sayfa yazınızı bekliyor Reha Bey...” dediler...



***



Hani insanın bir türlü elinin gitmediği durumlar vardır...



Hani bir türlü içinizden gelmez, dört başı mamur bir yazı ruhunuzdan akmaz, sözcükler karşısında eveler gevelersiniz...



Hani bu tavrınızın; burnundan kıl aldırmamakla, snobizmle, kendini matah bir şey zannetmekle zinhar bir ilgisi yoktur....



Hani birilerine bir ders vermek, ibret olsun kabilinden bir mesaj iletmek, intikamdan mülhem bir rövanşizme saplanmakla ilgili bir duygusu, düşüncesi, birikimi mevz-u bahis değildir... Hani sadece, ‘ilham’ denilen o “nev-i şahsına münhasır gizem” oturup yazmanıza bir türlü izin vermemektedir...



Şelale gürül gürül akmamakta, kurumuş ve aşınmış kayalıklara “su“yun kattığı hayat uğramamaktadır... Ruhunuzdan ve kalbinizden sözcükler, kağıda dökülmemekte, eli sıkı davranmaktadır...



***



Muhtemeldir ki; hayatınızın iki bin beş yüz günü; gece ve gündüzün toplam yirmi saatlik bölümünde; kendinizden, alın terinizden, hayatınızdan, kimliğinizden, kişiliğinizden, ruhunuzdan, varlığınızdan, katılabilecek her şeyi kattığınız bir “sevgili“ye karşı, artık o enerji kalmamıştır...



Hani “Bugün benim doğum günüm“ diyen sevgilinin, halini görür, fazlaca bir şey söylemeden doğum gününü “geçiştirmek istersiniz...”



***



Oysa o “sevgili” en güzel olsun diye, hayatınızı vermiş, sevgili en güzel olurken, siz de aynada kendi “güzel“inizi bulmuş, hayatınızı anlamlandırmışınızdır vakt-i zamanında...



Ve şimdi gördüğünüz tabloda içinizden sadece Sezen’in söylediği bir şarkıyı gelmekte;



“Şimdi artık kelimeler yetersiz anlamı yok...” diye mırıldanmaktasınızdır... 



Sanırım öyle bir şeydi işte...



Gelmedi yazmak bir türlü içimden o özel “doğum günü dergisi” için...



-“Sayfa boş kalacak...” dediler...



-“Aman ne yapıp edip bir şeyler karalayayım...” diyemedim...



-“Sizsiz mi çıkacak yani SHOW TV dergisi?..“ diye sordular...



-“Yahu ayıp olacak iki satır karala...” diyemedi kalbim...



Tevekkeli, üç vakte kalmadan “El koyacaklarmış yüzlerce arkadaşın elleriyle yarattığı bir zamanların en güzel sevgilisine...”



Tevekelli “el gitmemiş” yaşarken yarattığın sevgilinin bir şeyler karalamana “ölüm defterine...”



TMSF dün el koymuş koskoca SHOW TV’ye...



Yüzlerce çalışanının, yaratıcılarının; alın terine, göz nuruna, evrenin sonsuzluğunda kıpırdayan enerjilerine, harcanan milyonlarca saatlik tertemiz emeğe “saygı ve selam ve şükran” niyetine çıkıyor, bu satırlar bugün bu kalemden...



Akıp giden zamanın içinde tutunulacak ufacık bir “durak” niyetine..."



Yazının devamı için tıklayın.




Sıradaki Haber İçin Sürükleyin