Ümit Alan/BİRGÜN
Saldıray Abi köşe yazarı olsaydı...
Açık yazayım, Hıncal Uluç’un Ayşe Arman’a verdiği üniforma
fantezili röportajın üzerine çıkılamayacağını düşünürdüm.
Hıncal Uluç’un her şeyi meşru kılan “Hıncal Abi” payesine dayanan
özgüveniyle bu konuda zirveyi gördüğüne emindim. Ancak Taraf’ın
bıçkın delikanlısı, Habertürk’e verdiği röportajla arayı
kapatıverdi. Rasim Ozan Kütahyalı’nın şöhret hırsı hakikaten
korkutucuymuş. Demokrasi mücahitliğiyle başlayan maceranın Helin
Avşar’ın bacaklarında nihayetlenmesi, köşe yazarlığı piyasasındaki
çılgınca rekabetin boyutlarını gösteriyor öte yandan.
Hayır, madem ki, böyle bir işe kalkışıldı, Esquire, Boxer,
Cosmopolitan gibi dergilerdeki estetik fotoğraf tadı
yakalanabilirdi pekala. Şimdi durup dururken 80’li yılların Stüdyo
Erol tadını hatırlatmanın ne manası vardı ki? Artık ciddiye
alınmadığını fark etmiş olacak ki, yakayı bağrı açıp, ucuz erotizme
yaslanırsam belki söylediklerim de konuşulur diye düşünmüş olmalı.
Ama yine başarısız oldu. Röportajdan geriye hazretin göğüs kılları
kaldı. Ancak röportajdaki kimi fikirleri ön plana çıkarmak gibi bir
derdi varsa ona daha seksi fotoğraflar önermek isterim.
70 lerdeki gençler hastalıklıydı
Rasim Ozan Kütahyalı’nın ‘büyük Türk gazetecisi’ Helin Avşar’a
verdiği röportajın başlıklarından biri bu. Kütahyalı, 70’lerin
idealist gençlerine nazaran şimdiki gençleri daha sağlıklı
buluyormuş. Bu fikrini sağlıklı bulduğu apolitik genç kızlar
tarafından şehvetle kovalanıp denize dökülürken fotoğraflayabilirdi
pekala. Bir zamanın gençleri Amerikan askerlerini denize dökerken,
şimdiki gençler de benim gibilerin peşinde, bakın ne kadar güzel
demenin kolay bir yolu olabilirdi bu. Kütahyalı’nın kafasındaki
Helin Avşar tarzı Türk genci idealini daha iyi görselleştirebilirdi
bu fotoğraf. Düşünsenize Helin Avşar gibi yüzlerce genç kız,
‘zamanınımızın kahramanı’ Kütahyalı’yı kovalıyor ve Kütahyalı
ellerinden denize atlayarak kurtuluyor. ‘Tam da çılgın seks yapan
kadın severim’ diyen yazarın hayalindeki Türkiye’ye yakışan bir
fotoğraf olmaz mıydı?
Gülen hareketi içindeki sahtekarlar
Rasim Ozan Kütahyalı’nın Fettullah Gülen cemaatine mensup olduğu da
sık sık iddia edilir. Helin Avşar da sanıyorum bu iddialardan yola
çıkarak Gülen hareketiyle ilgili bir soru sormuş Kütahyalı’ya.
Kütahyalı ise “arkadaş iyi de çevresi kötü” gibisinden bir cevap
vermiş bu soruya. Gülen hareketinin içinde özgürlükçü insanlar
olduğu gibi eyyamcı ve sahtekar insanların arttığından dem vurmuş.
Bu sahtekarları ‘gerekirse’ isim isim yazacağını iddia etmiş hatta.
Buradaki ‘gerekirse’ vurgusuna takıldım şahsen. Hani korkusuzduk,
gözümüz kapalı orduya bile girişiyorduk, hani özgürlük çarpıntı
yapıyordu? Eğer röportajı, kendisinin Helin Avşar’ın bacaklarını
okşayan fotoğrafları yerine ‘gerekirse’ isimlerini yazacağı o
‘sahtekarlar’ın fotoğraflarıyla süsleseydi, eminim daha çok dikkat
çekerdi.
Mükemmel ordu ideali
Kütahyalı bu röportajda ‘güçlü ve dinamik ordu’ idealinden de
bahsetmiş. Türkiye’de devletin bir ordusunun değil, ordunun bir
devleti olduğu gibi aslen kendisine ait olmayan haklı bir teze
atıfta bulunarak yapmış bunu. Ancak bu arada “ben ordumu severim”,
“sevdiğim için eleştiriyorum” gibi çevir kazı yanmasın hamlelerine
ne demeli? Hangi orduyu sevdiğini sormak isterim kendisine? 12
Eylül’dekini mi? Cevabını bilemem ama ‘güçlü ve dinamik ordu’
hayalini üniforma fantezili bir fotoğrafla desteklese daha iyi
anlatırdı sanki. Gerçi Hıncal Uluç bir benzerini yaptı ama
olsun.
90’ların efsane TV dizisi Bir Demet Tiyatro’yu hatırlayanlar
Saldıray Abi’yi de iyi hatırlar. Kadınlara karşı aşırı ilgisi olan
bu karakter, Züleyha ile sevişme hayaline bir türlü ulaşamaz ve sık
sık komik duruma düşerdi. Yazarlıklarına sola ve sol geleneğe
saldırmak ve başarısız olmak üzerine kurmuş kimi köşe yazarlarını
da Saldıray Abi’ye benzetiyordum açıkçası. Rasim Ozan Kütahyalı’nın
son röportajı kafamdaki imgeyi biraz daha netleştirdi. Eğer
Saldıray Abi köşe yazarı olsaydı, herhalde sola saldırarak prim
yapmaya çalışan köşe yazarlarına benzerdi. En az onlar kadar komik
olurdu. ‘Yalanım varsa, şuradan şuraya sevişmek nasip
olmasın!’