Bu zorbalara kim dur diyecek?
Zorbaları tanıyalım: Katılımcılara saldıran Ramazan Bakkal'a
(solda) ilk müdahale kadınlardan geldi. Ermeni Katalikosu 2.
Karekin'in Heybeliada'daki ziyareti sırasında yaşlı bir kadını
tokatlayan Muammer Kocadağlı (üstte sağda) yine işbaşındaydı.
Sessizce ekibinin performansını izleyen Kerinçsiz çıkışta polisle
tartıştı. FOTOĞRAFLAR: ERHAN ELALDI / AA
Olay çıkarmayı kendilerine iş edinen zorbalar bu kez TESEV
toplantısındaydı. Hem kadınlara hem de erkeklere tokat atan
saldırganlar polise de kafa tuttu
İSMAİL SAYMAZ (Arşivi)
İSTANBUL - Avukat Kemal Kerinçsiz ve 'milliyetçi' ekibi bu kez de Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı'nın (TESEV) 'Zorunlu Göç ile Yüzleşmek: Türkiye'de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası' adlı kitabın tanıtım toplantısında 'terör' yarattı. Araştırmacı Dilek Kurban'ın babası, bir vakfın kadın yöneticisi ile bir izleyici tokatlandı. Araştırmacı Kurban ağlarken, milliyetçi saldırganlar konuşmacılara hakaretlerini sürdürdü. Saldırganlar en son kendilerini 'izlemekle' yetinen polislerle de kavga etti.
TESEV, 19 aylık akademik çalışma ve saha araştırmasına ilişkin kitabını dün tanıtacaktı. Yer, Beyoğlu'ndaki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'ydi. Toplantının başlayacağı 11.00'de TESEV Başkanı Can Paker, TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü gazeteci Etyen Mahçupyan ve işadamı Osman Kavala hazırdı. Dilek Kurban, Deniz Yükseker ve Ayşe Betül Çelik, raporu sunmak için kürsüdeydi.
Kerinçsiz tam kadro!
Salonda, emekli askeri savcı Ümit Kardaş ve kimi akademisyenlerin
yanı sıra bildik yüzler de vardı: Büyük Hukukçular Birliği Başkanı
Kemal Kerinçsiz, salonun en arkasındaydı. Yanında, Ermeni
Katalikosu 2. Karekin'in Heybeliada'daki ziyareti sırasında bir
kadını tokatlayan Muammer Kocadağlı vardı. Ön taraflarda
Kerinçsiz'in, üçü kadın beş arkadaşı yerini almıştı. Salonun
solunda Ramazan Bakkal, Ramazan Kırkık ve bir kadın yan yanaydı.
Mahçupyan, bu arada polis yetkililerine haber vermişti: "Kerinçsiz
ve diğerlerini görünce önlem almalarını istedim. Salona sivil
polisler girdi."
İlk konuşan Paker'di. Paker, 1984-1999 arasında köylerin
boşaltıldığını, Doğu ve Güneydoğu'daki Kürtlerin zorunlu göçe tabi
tutulduğunu anlatıyordu ki Bakkal söze karıştı, "Filistin'i de
anlatın" dedi. Paker, "Türkiye'de demokrasi süreci..." diye devam
edecekti ki Bakkal, devam etti: "Karabağ'daki, Yunanistan'daki
Türklerden bahsedin" dedi. Salonun her yerinden bağrışlar
geliyordu: "Türkiye Türk kalacak", "Soros'un sözcüleri", "Kürtlerin
nasıl kandırıldığı da raporda var mı!"
Paker, konuşamadı. Bağrışlar arasında kürsüye Mahçupyan, çıktı.
Tartışma kültürünün öğrenilmesi gerektiğini söyledi. Dönmez, bu
iddiaya yörüklerin hakkını savunarak, yanıt verdi: "Yörükler
azınlık değil, çoğunluktur!" Başka bir göstericiyse "Siz Ali
Kemal'in, biz Mustafa Kemal'in soyuyuz" diye bağırdı. Muhcupyan,
"Kendinizi bu kadar küçük düşürmeyin" dediyse de sesi bağrışlar
arasında kayboldu.
Söz sırası, hengâme içinde araştırmacı Dilek Kurban'a geçti.
Kurban, bu koşullarda toplantının yapılamayacağını söyledi.
Konuşmasını bitirecekti ki Bakkal, sataştı. Bakkal'ın arkasında
oturan ve kızına müdahale edilince Bakkal'ı uyarmak isteyen baba
Baki Kurban, yumruk yedi. Ortalığın karışmasını fırsat bilen Kemal
Kerinçsiz'in yanındaki milliyetçi saldırganlar kavgaya karıştı.
Bunlardan biri de Kocadağlı'ydı. Bu arada Bakkal, bu kavgayı
ayırmaya çalışan Başak Kültür ve Sanat Vakfı Yöneticisi Filiz
Aslan'ı tokatladı.
Yumruklar havada uçuştu
Olan biteni sessizce izleyen sivil polisler Bakkal ve Kocadağlı'yı
gözaltına alıp polis aracına doğru götürdü. Binanın dışında onlarca
çevik kuvvet polisi vardı. Bu arada, babası yumruklanan Kurban,
sakinleştirmeye çalışılırken, gözaltına alındığı sanılan Bakkal,
salonda başka bir dinleyiciye yumruk atmaya çalıştı.
Tüm bunlar olup biterken, avukat Kemal Kerinçsiz koltuğundan hiç
kalkmadı, hiç itiraz etmedi, yalnızca izledi.
TESEV Başkanı Paker, toplantının yapılamadığını, bir hafta sonraya
ertelendiğini duyurdu. Üzgündü. Paker'e göre, salonda can güvenliği
yoktu: "Kaba kuvvet nedeniyle erteliyoruz. Katılımcıların hayati
tehlikesi var. Türkiye'de ifade özgürlüğü için çalışıyoruz.
Düşüncesini kaba kuvvetle kabul ettirmek isteyenler var. Bunlarla
da mücadele ediyoruz."
Mahçupyan'a göre saldırganlar demokratikleşmeyi ifade eden her
ortamı çatışma alanına çeviriyordu: "Bu çatışma alanını kullanarak
kendilerini siyasi aktör haline getiriyorlar. Bunlara MHP ve DYP
kapı açmıyor. Açık olan şu ki, burada bir finansal destek mevcut bu
insanlara. Ancak toplumsal olarak hiçbir etkisi yok."
Kerinçsiz, polis kavgası
Olay esnasında salonda bulunan ve sessizce oturan Kemal Kerinçsiz,
toplantıya neden katıldığını açıklamazken, gözaltına alınan iki
kişiyi sormak amacıyla polisle tartıştı. Avukat Kerinçsiz, 'polisi
taraflı davranmak ve vatandaşlara kötü muamele etmekle' suçladı.
Bir polis komiseri de Kerinçsiz'in üzerine yürüdü.
TESEV bunları açıklayacaktı
TESEV, 1984-1999 arasındaki çatışmalı dönemdeki köylülerin zorunlu
göçe tabi tutulması sürecini ele almak için 19 aylık akademik ve
saha çalışması yaptı ve 'Zorunlu Göç İle Yüzleşmek: Türkiye'de
Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası' başlıklı bir rapor
hazırladı. Raporun sonuç metninde şu öneriler sıralandı:
Hükümetin talebi üzerine Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri
Enstitüsü'nün gerçekleştirdiği 'Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus
Araştırması' açıklanmalı, koruculuğun kaldırılması ve mayınların
temizlenmesi noktasında Van'da pilot proje başlamalı.
Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi'nde en geniş yararlanma
sağlanmalı, yerel kalkınma programı olmalı.
Küçük girişimcilik desteklenmeli, eğitim ve yeşil kart
yaygınlaştırılmalı,
Sivil toplum örgütleri eğitilmeli.
Tazminat Yasası inandırıcı biçimde işletilmeli, ayrımcılık ortadan
kaldırılmalı, bürokrasideki direnç kırılmalı.
Ruhsal ve toplumsal rehabilitasyon için toplum merkezleri
artırılmalı, sağlık ocakları ile eşgüdümlü çalışılmalı, ruhsal
danışmanlık hizmeti verilmeli.
PKK ve korucular silahı bırakmalı, köy boşaltmaların anayasal hak
ihlali olduğu kabul edilmeli, STK'ler toplumsal mutabakat sürecine
katılmalı.
Bunu hep yapıyorlar
6 Eylül 2005: Beyoğlu'nda açılan 6-7 Eylül
Olayları Sergisi'ni basan grup fotoğraflara yumurta attı.
FOTOĞRAF: HÜSEYİN ÖZDEMİR
17 Mayıs 2006: Hrant Dink'le Aydın Engin'in
yargılandığı davada, saldırganlar Dink'e, tükürdü.
FOTOĞRAF: OSMAN KARA
17 Aralık 2005: Orhan Pamuk davasında
AB'li gözlemcilere saldırıldı. Pamuk'un aracı yumruklandı.
FOTOĞRAF: AA
7 Haziran 2006: Perihan Mağden'in
yargılandığı duruşma öncesi Mağden'e 'PKK cariyesi' denildi.
FOTOĞRAF: TİMUR SOYKAN
8 Şubat 2006: Ermeni Konferansı'nın
ertelenmesini eleştiren gazetecilerin davasında kavga ettiler.
FOTOĞRAF: VAHAP ŞATIR
23 Haziran 2006: 2. Karekin'in
Heybeliada'ya gitmesini protesto
eden grup bir kadını tokatladı.
FOTOĞRAF: TAHSİN AKSU