Özgür Gündem'in nöbetçi yayın yönetmenlerinin tutuklanma nedeni belli oldu!

Özgür Gündem'in nöbetçi genel yayın yönetmenleri Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin tutuklandı.

Google Haberlere Abone ol
Özgür Gündem'in nöbetçi yayın yönetmenlerinin tutuklanma nedeni belli oldu!

Hürriyet'te yer alan habere göre, Haberleri nedeniyle hakkında çok sayıda soruşturma başlatılan Özgür Gündem gazetesine destek amacıyla ‘Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği’ kampanyasına katılarak birer günlüğüne gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapan Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur, ünlü yazar Aziz Nesin’in oğlu gazeteci Ahmet Nesin ile Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi gazeteci Erol Önderoğlu, tutuklandı. Gerekçe ise ‘terör örgütü propagandası yapmak’.



 ‘Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği’ kampanyasına katılan 44 kişiden 37’si hakkında soruşturma başlatılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur, ünlü yazar Aziz Nesin’in oğlu gazeteci Ahmet Nesin ile Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi gazeteci Erol Önderoğlu, Beyza Üstün, İhsan Eliaçık, Yahya Kemal Can dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde savcılığa ifade verdi. Savcılık ifadelerinin ardından Beyza Üstün, İhsan Eliaçık, Yahya Kemal Can serbest bırakıldı. Şebnem Korur, Ahmet Nesin, Erol Önderoğlu ise ‘Terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan tutuklanma talebiyle İstanbul nöbetçi 1’inci Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildi.



ADLİ KONTROL YETERSİZ



İstanbul nöbetçi 1’inci Sulh Ceza Hâkimliği kararında, Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amaçlı başlatılan nöbetçi yayın yönetmenliğini üstlendikleri gazetenin künyesinde bu hususun yayın yönetmeni sıfatıyla yer aldığı belirtildi. Suç tarihlerinde Özgür Gündem gazetesinin eser sahibi belli olmayan imzasız içerikten sorumlu yazı işleri müdürü ile sorumluluğu bulunan genel yayın yönetmeni şüphelilerinin sorumluluğunun bulunduğu ifade edildi. Haber içeriklerinde silahı terör örgütü KCK ve alt yapılanmalarının propagandasını yapan şüphelilerin atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu iddia edildi. Adli kontrol uygulamasının bu aşamada soruşturmaya konu suç ve şüpheli açısından yetersiz kalacağı ve amaca hizmet etmeyeceği ifade edilerek tutuklanmalarına karar verdiler.



İlk kez tutuklandım



Erol Önderoğlu, hâkim sorgusunda şu savunmayı yaptı: 21 yıldır gazetecilik yapıyorum. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) temsilcisi olarak ve hak odaklı habercilik yapan Bianet ineternet sitesi için siyasi görüşleri ne olursa olsun tüm gazeteciler ve ifade özgürlüğü hakkını kullananlara ilişkin 10 binin üzerinde habere imza attım. Bu güne kadar hakkımda açılmış ilk soruşturma budur. Binlerce haberde bir türlü terör örgütü propagandası yapmayı becerememiş bir şüpheli olarak karşınızda bu suçlama ile bulunuyorum. Özgür Gündem gazetesinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü günü dolayısıyla başlattığı kampanyaya ifademin başında belirttiğin his ve çerçevede katıldım. Gazeteciler arasındaki geliştirilmesi, medya içinde dayanışma ihtiyacıyla ilgili bir yazı kaleme aldım. O gün iki editöryal toplantıya katıldım. 



Propaganda görmedim



Ahmet Nesin, mahkemedeki savunmasında çok kısa bir savunma yaptı: “Okuduğunuz yazıda terör propagandası göremedim.”



Arkadaşlara destek olmuştum



Şebnem Korur Fincancı, mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi: Hak ihlallerini önlemek, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmak, gazetecilerin haklarını savunmak, yanında dayanışma amacıyla bulunmak için Özgür Gündem gazetesinin bir günlüğüne genel yayın yönetmenliğini üstlendim. Gazetede sabah toplantıya katıldık. Hangi haberlerin yer alacağı orada detaylı şekilde konuşuldu. Gazeteci arkadaşlar haberlerin yayınlanması konusunda kanaate ulaştılar. Gazeteci değilim. Arkadaşlar haberlerini sunuyorlar. Olayın ne olduğunu aktardılar. Bütün ayrıntıları hatırlamıyorum ama sonuçta gazetenin genel yayın yönetmeniydim. Gerçekten son dönemde özellikle Özgür Günden ve diğer muhalif basına yönelik tutuklama ve diğer kararların Türkiye adına üzücü olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin bunlarla nasıl başa çıkacağını da düşünmeden edemiyorum. İnsanları baskı altına alan, düşüncelerini engelleyen bir durumdur. Umarım böyle bir talihsiz olay karar olmaz. Olanlardan haberdar olma hakkımız vardır. Bunu sağlayan basına borcumuz vardır. Bu amaçla arkadaşlara destek olmuştum.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin