Oral ÇALIŞLAR / RADİKAL
Meltem Cumbul 'tehlikesi'!
Meltem Cumbul kendisinden genç bir erkekle evlendi. Evlendiği
erkeğin babası ise bu birliktelikten hoşlanmadığını, bu evliliğin
yaş farkı nedeniyle kısa sürede biteceğini iddia etti: “Bildiğim
kadarıyla aralarında 14 yaş fark var. Alican’a bundan 5 sene sonra
o bayan yeterli olmayacak. Başka bayan bulur ondan sonra. 70
yaşındaki insanlar 25 yaşında kızlar alıyor, bu kalkmış gitmiş
kendinden kaç yaş büyükle! Bilemiyorum.(...) Bence bu evlilik uzun
sürmez, yaş farkından dolayı. İnsan annesiyle evlenir mi? Anneler
doğuruyor, çocuklarımız oluyor genç kızlar bulsun diye.”
Damadın otelci babasının “70 yaşındaki insanlar 25 yaşında kızlar
alıyor” ifadesi, bütün ‘sistem’i birçok açıdan özetliyor: ‘İnsan’
kavramı bütün insanlara değil erkeklere işaret ediyor. (Yakın bir
geçmişe kadar, kadınlar ‘yurttaş’tan sayılmıyorlardı.) ‘Almak’
kelimesinin içerdiği zihniyet yapısını ise konuşmaya bile gerek
yok.
Yazıyı yazarken bir arkadaşım hatırlattı: Nilgün Belgün de
kendisinden 23 yaş genç bir erkekle evlenmeye hazırlanıyormuş ve
kır düğünü yapacakmış. İşte toplumsal huzura, birlik ve beraberliğe
en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, ‘Türk aile yapısı’nı tehdit
eden tehlikeli bir örnek daha. (Bu arada Pınar Altuğ’u da listeye
dahil edebiliriz.)
Erkek kadından yaşlı olursa
Ünlü veya ünsüz, sıradan veya sıradışı yaşam biçimi olan birçok
erkek, kendilerinden çok genç kadınlarla beraber ya da evli.
İstatistikleri inceleyebilmiş değilim ama benim ‘kuşağım’dan, benim
çevremden erkekler arasında bu konuda çok sayıda örnek var. Bu
örneklerin bazen dedikodusu yapılsa bile, bir ‘garipseme’ söz
konusu değil.
Yaşları ne olursa olsun, iki insan birbirini seviyorsa, birlikte
bir hayat yaşamak istiyorlarsa mahalle baskısına uğramadan bunu
özgürce yaşayabilmeliler. Yaşça kendisinden büyük erkeği tercih
eden kadın da kendisinden genç erkeği tercih eden kadın da aynı
oranda normaldir ve kendi açısından geçerli kriterleri vardır.
Yaşadığımız çağda, ‘evliliğin birliktelik için şart
oluşturduğu’ndan söz etmek giderek imkânsızlaşıyor.
Evlilik, beraberliği gönüllü olmaktan çıkarıp, mecburiyete ve hatta
karmaşık kuralları olan ‘ekonomik bir kurum’a dönüştürebiliyor.
Evlilik konusunda şu durumu da göz önünde bulundurmakta yarar var:
Yeni çıkarılan birçok yasa, evlilikte edinilmiş malların eşit
paylaşılması dahil sağladığı bazı avantajlarla ayrılık anında
psikolojik ve maddi olarak sıkıntılar yaşayan kadınlara destek
sağlayabiliyor.
Yerleşik erkek zihniyeti
Kadın-erkek arasındaki yaş farkı konusunda önümüze çıkan çifte
standartlı değerlendirme biçimi, sadece ‘ilişki’ veya ‘evlilik’le
ilgili değil. Cinsellikteki temel yaklaşımı böyle olan mantık orada
durmuyor. Erkeklerin, yönetim kademelerini, ‘iktidar’ı kadınlarla
paylaşmak istemeyişlerinde de aynı mantık yapısı etkin. ‘Her şeye
hükmetme güdüsü’, ‘dünyayı paylaşma’ya engel.
Erkek egemen paradigma, kadını ‘yararlanılacak bir ürün’ olarak
tanımlar. Genç kadını ‘almak’, erkekliğin şanına yakışan bir
özellik olarak kabul edilir ve ‘erkekler arası rekabet’ açısından
da önem taşır.
Cumbul’un evlendiği erkeğin babası, özelde Türk erkeklerini,
genelde dünya erkeklerini temsil ediyor. Kendisi, göründüğü
kadarıyla “Alırız, satarız” yaklaşımını tam anlamıyla
içselleştirmiş.
Tabii, kendilerinden genç erkeklerle beraber olabilen, evlenebilen
kadınların büyük bölümü; güçlü, maddi imkânları olan, toplumda
ağırlığı bulunan kadınlar. ‘Sıradan’ kadının, böyle bir beraberlik
veya evlilik kurabilmesi pek kolay değildir. En başta, ‘mahalle’
engel olur.
Meltem Cumbul, Nilgün Belgün gibi kendilerinden genç erkeklerle
olabilen ve erkek egemen alışkanlıklarımızı sarsabilen kadınları
bir ‘toplumsal model’ olarak önemsemek gerekiyor. Cinsler
arasındaki eşitsizliğin ortadan kaldırılması uzun bir yolculuk.
Bazı kadınlar, bu yolculuğun kısalmasına katkıda
bulunuyorlar.