Numan Kurtulmuş'tan tv100 canlı yayınından önemli açıklamalar. Yeni asgari ücretle ilgili 'herkesi tatmin edecek' diyen Kurtulmuş, doları kuru için ise 'dengeye oturacak' ifadesini kullandı

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, tv100 canlı yayınında Ankara Temsilcisi Deniz Gürel'in sorularını yanıtları ve önemli açıklamalar yaptı. Asgari ücret konusunda yeni yılda herkesi tatmin edecek bir ücret zammı yapacaklarını açıklayan Kurtulmuş, dolardaki yükseliş için de "düşüş bekliyorum, dengeye oturacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Google Haberlere Abone ol
Numan Kurtulmuş'tan tv100 canlı yayınından önemli açıklamalar. Yeni asgari ücretle ilgili 'herkesi tatmin edecek' diyen Kurtulmuş, doları kuru için ise 'dengeye oturacak' ifadesini kullandı

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, tv100 Ankara Temsilcisi Deniz Gürel sorularını yanıtladı.

Numan Kurtulmuş'un açıklamaları şöyle:

(Tezgahı dağıtmayalım sözü)

Pandemiyle yaşadığımız süreçle insanoğlunun yaşadığı en büyük ekonomik krizle karşı karşıya kaldık. Ekonomide bir takım dengesizlikler bir takım yapısal sorunlarla birlikte pandemi tuz biber ekti. Tedarik zincirlerinin kırılması, endüstriyel metaryellerin, enerji fiyatlarının yükselmesiyle birlikte dünyada fevkalade bir türbülansın içine girildi. Artık bu türbülans belli ülkeleri değil, gelişmiş ülkeler dahil olmak üzere bütün dünya ekonomilerini yakından etkiledi, etkilemeye devam ediyor.

Türkiye'de doğal olarak bu sürecin başından itibaren çok hassas çok dikkatli bir süreci yürütmek mecburiyetindeydi. Bunun için ben de bu uyarıyı yapmak durumunda kaldım. İnsanlık bu tür krizleri daha evvelde yaşadı. 2009'daki Avrupa'daki finansal kriz, Asya'daki kriz. Burada şunu gördük. Tezgahı dağıttırmayan ülkeler üretim kabiliyetini, fabrikalarını atölyelerini çalışır vaziyette tutan ülkeler az da olsa zarar görebilir ama başarılı bir şekilde çıkabilirler. Bizim ilk anlamda birinci önceliğimiz buydu, tezgahı dağıtmamak.

Bugün geldiğimiz noktada şunu söyleyebiliriz. Türkiye üreten ülke olmaya devam ediyor. İhracatını sürdürmeye devam ediyor. Türkiye 2022'de yüzde 7,5'lar seviyesinde bir büyüme ortalamasına ulaşacak. Türkiye büyüyor, ihracatını yapıyor. Gittiğimiz şehirlerde görüyoruzki OSB'ler yetmiyor. Yeni OSB'ler talepleri var. Türkiye harıl harıl üreten ülke olma yolunda çalışıyor.

Tezgah dağılırsa, ortaya çıkan çok büyük bir enflasyon bir takım tedarik zincirindeki kırılmalar, Türkiye bundan en az etkilenen ülkeler arasında oldu. Bütün bunlar ekonomiyi vatandaşın alım gücünü etkiliyor. Günlük hayattaki ekonomik alışverişlerini azaltan unsur olarak ortaya çıkıyor. Birde tezgah dağılsaydı çok yoğun bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya kalırdık. Ve Türkiye ekonomisinin genel dengelerinde ciddi bozulmalar ortaya çıkardı. Dolayısıyla bu tezgahın dağıttırılmaması temel ana felsefelerimizden biri oldu. Bu süre içerisinde üretim kabiliyetini artırarak yoluna devam ediyor. Bu yaşadığımız ekonomik sorunların farkında değiliz anlamına gelmiyor. Türkiye'nin ihracatı gelişiyor, büyüme hızı devam ediyor. Burada bu pandemide 2 tane yol vardı. Bir mühlet sonra Türkiye'nin bu tercihinin ne kadar doğru olduğunu daha iyi kavrayacağız. Ya frene basarak yani küçülerek, daralarak ülkeler bu şekilde bir pozisyon izledi. Sıkı para politikaları izleyen ülkeler oldu.

DOLARDA DÜŞÜŞ BEKLİYORUM

Resesyon tehlikesi karşı karşıya kalacakları konuşuluyor. Bu süreçte olumsuz süreçlere rağmen gaza basarak daha Türkiye yoluna böyle devam etmiştir. Diğer ekonomik sorunları ciddi maliye politikaları yaparak, vatandaşımızın alım gücünün artırılması için çalışıyoruz. Dün sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı. Burada özellikle bütün kesimlerin, dar ve düşük gelirli vatandaşlarımızın alım gücünü artıracak ilave tedbirlerin ortaya konulacağını ifade etti. Bir taraftan üretim gücünü artırırken diğer taraftan istihdamı güçlendiriyoruz. İstihdam rakamları itibarıyla pandemi öncesi dönemi aşmıştır. Bu önemli bir gelişmedir. Bu süreci denbgeli götürmemiz, hasassiyetli götürmemiz lazım.

Türkiye'de en önemli problemlerden bir tanesi milletin tasarruf açığıdır. Biz millet olarak tasarruf açığımız var. Bunu giderebilmek, açığı kapatabilmek için dışarıdan bir takım döviz girdisi elde etmek zorundayız. Bunu ya üreterek ya da turizmi artırarak bu şekilde yapacağız ya da geçmiş dönemlerde olduğu gibi borç alarak bu açığı kapatacağız. Bu anlamda Türkiye'nin gerçekten bu süreçlerde dikkatli yürüttüğünü görüyoruz. Bu tasarruf açığı geleneksel bir problem. Bu noktada vatandaşımız kendisi için iki tane yatırım aracı görüyor. Bunlardan bir tanesi kısa dönemde dolar, diğeri ise uzun dönemde altın. Bu Türkiye'deki bir tasarruf yaklaşımıdır.

Ne yazık ki son dönemlerde pandeminin başından itibaren Türkiye'de altın fiyatlarını yükseltmiştir, doların da hemen hemen dünyadaki para birimleri para karşısında yükselmiştir. Şu anda ABD'de Fed'in faizi yükseltme kararı ve sıkı para politikasıyla birlikte, daha önce ABD naptı, kağıda mürekkebi akıttılar dolar diye bastılar. Bunun neticesinde büyük bir dolarizasyon oluştu. Büyük bir enflasyon sorunu çıktığı gördüler anında parayı geri çektiler. Aynı zamanda doların dünya piyasalarında diğer para birimleri karşısında olağanüstü değerlendirmesini ortaya çıkıyor. Bu Türkiye ekonomisi bakımından dışsal bir faktördür. Bizim ekonomik nedenlerimizden değil. ABD küresel ölçekteki bir dolarizasyonla ilgilidir. Bizim yıllardır konuştuğumuz şey dolarizasyondur.

Dünyadaki alışverişin yüzde 65'i dolar üzerinden yapılıyor. Türkiye'de de olağanüstü bir dolarizasyon vardır. Bu dolarizasyonu önleyecek azaltacak, politikalar izlenmesi yönünde gayret ediyoruz. Burada bir alışkanlık var. Dolar şu anda başta euro olmak üzere bütün uluslararası para birimleri karşısında değerlendi. Bu ABD ekonomi bakımından da geçici bir durumdur. Bu anlamda bunun belli bir noktada dengeli bir noktaya ulaşması ekonomi işleyişinin doğal sonuçlarından olacaktır. İlla şu kararla bu kararla düzelmesi değil, küresel ekonomideki sistemin doların düşmesini belli bir noktaya getireceğini biliyorum. Dolarda düşüş bekliyorum, dengeye kavuşacaktır. 

Belli bir noktada duracağını ümit ediyoruz. Burada esas mesele doların fiyatının nasıl uluslararası bir piyasada nasıl gerçekleşeceğini biz bilemiyoruz. Dolayısıyla bizim elimizdeki imkanlarla, şu anda ekonomide ortaya çıkan bu sorunları çözebilmek esas marifet budur. Mesela biz Türkiye bakımından para politikalarının imkanlarını, maliye politikalarının imkanlarını kullanırız. Yani elimizdeki imkanları seferber ederek özellikle dar gelirli ve sabit gelirli vatandaşlarımızın bu yüksek hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında ezilmesini önleyecek tedbirler alabiliriz.

YENİ ASGARİ ÜCRET

Bu yılın başında beklentilerin çok üstünde bir asgari ücret rakamı vardı. Bu anlamda fiyat artışlarının devam etmesi sonucu bu asgari ücreti güncelleme sorunu ortaya çıktı. Temmuz ayında da 10 yıllar boyunca yapılmamış bir şey yapıldı. Türkiye'de aynı yıl içinde 2. kez asgari ücrete zam yapılmış oldu. Önümüzdeki yılın başında da bütün bu fiyat artışları göz önünde bulundurularak vatandaşımızın alım gücünü azaltmayacak herkesi tatmin edecek bir asgari ücret zammı yapılacak diyebilirim. Türkiye'nin şartları içerisinde bir rakam belirlenir. Vatandaşların alım gücünü yükseltecek tedbirler alınacaktır. 

ABD BU SAVAŞIN BİTMESİNİ İSTEMEDİ

(Strateji çalışmaları) Türkiye'nin en önemli meselelerinden bir tanesi ekonomik meselelerdir. Özellikle Rusya-Ukrayna krizinden sonra Türkiye'nin ortaya koymuş olduğu kürsel vizyon ve sayın cumhurbaşkanımızın kürsel liderliğidir. Aşağı yukarı dünyanın bütün ülkeleri bakımından Türkiye arabuluculuk yapabilecek, Ukrayna ile de konuşabilen tek ülkedir. İstanbul'da nihai anlaşma için bir görüşme kalmıştı. Birileri savaşın devam etmesini istediği için savaş uzadı.

ABD bu savaşın bitmesini istemedi. Ukrayna'ya destek verdi.

Sonuçta iş Avrupa'ya dayanıyor. Avrupa'da dar gelirliler için hayatın nasıl idam ettirileceğine dair sorular sorulmaya başlandı. Burada savaşın sonlandırılması değil, bizim 20-30 yıldır konuştuğumuz sorunlar ortaya çıktı. Su krizi, enerji krizi, gıda krizi. Küresel bir kıtlık ortaya çıktı. Türkiye insani bir süreç izleyerek tahıl koridorunun açılmasına ön ayak oldu.

Türkiye'nin bu süreçte güçlü büyük bir ülke olmaktan başka şansı yoktur.

ENFLASYONU ÖNLEYECİ POLİTİKALAR

Vatandaştan aldığımız bazı vergilerden vazgeçeriz. Bu da bir maliye ekonomisi politikasıdır. Bu anlamda geçtiğimiz sene Türkiye elektrik enerjisini maliyetini yaklaşık yüzde 75'ini kamu maliyesiyle karşıladık. Yani vatandaşımızın 100 liralık faturasının 75 lirasını devlet ödedi. Bu bir doğrudan yardımdır. Veya arz yönlü bir takım enflasyonu önleyici politalar izlersiniz.

TOKİ'nin yaptığı son kampanya bunlardan birisidir. Devlet alım gücü olmayan, normal şartlarda ev alması mümkün görünmeyen vatandaşlarımıza ucuz imkanlarla kolay ulaşabilecekleri bir fırsat sunmayı teklif ediyor. 5 milyona yakında başvuru olmuş. Bize ait olan imkanları sonuna kadar seferber ederek vatandaşımızın alım gücünün artırılmasını, korunmasını sağlamak ve enflasyon canavarının altında ezilmemesini sağlamak kısa vadede yapılabilecek şeyler budur. Ama bunu yaparken de ilk sorduğumuz soru Türkiye'nin üretim kabiliyetini yitirmeden, uluslararası alanda özellikle yüksek teknolojiler başta olmak üzere kabiliyetini kaybetmeden bu süreçte devam etmesi temin etmemiz gerekiyor. Bu istikamette ana hedefimiz budur.

YÜKSEK OTOMOBİL FİYATLARI

Bu tür alanlarda spekülatörlerin olduğunu biliyoruz. Özellikle otomobil fiyatlarında. Bununla ilgili bakanlığımız çalışmalarını yapıyor. Yeri geldiğinde de güncellemeler yapılıyor. Bunun en önemli araçlarından biri de Türkiye'nin yerli otomobilini üretmesidir. Togg çıktığında piyasalar dengelenecektir. Sanayileşme oranındaki sorunlarını Türkiye aştı. Togg'un ortaya çıkması geç kalınmış bir sorun. İhanetler zincirini çok geç aşabilmiştir Türkiye. Bugün İHA/SİHA'larımız varsa hiç kuşkusuz Türkiye'nin geldiği nokta bellidir. Sadece Togg olarak görmemek lazım, Türkiye otomotiv yan sanayide de sınıf atlayacaktır. Bu bir yoldur, bir istikamettir. Türkiye artık üretelim zihniyetine gelmiştir. Bence en önemlisi Türkiye olağanüstü bir özgüven kazanımı elde etti.

ANKETLER NE DİYOR?

AK Parti yüzde 30'un altına düştü mü? AK Parti gidiyor mu? sorusuna

Hayır... Anketlerle ilgili bir oran rakam vermem. Bizim avantajımızı şu ne yaptığımızı biliyoruz. derdimiiz sadece önümüzedki seçimi kurtarmak değil, geleceği, Türkiye'yi kurtarmak... Hep vatandaşların içerisinde olduk. 

Seçimi birinci turda bitireceğiz. Muhalefette 'şu anda ben cumhurbaşkanı adayıyım' diyen yok. 

(AK Partinin oy potansiyeli ne?) Bizim avantajımız şu. Ne yaptığımızı biliyoruz. Vizyonlarımız belli değil. Türkiye'nin geleceğini şekillendirmek için adımlar atıyoruz, vatandaşımızda bunları görüyor. Siyaseti belirleyen vatandaşların talepleridir. En büyük özelliğimizde bu. Vatandaşlarımızın taleplerini dinler ve siyaseti de buna göre şekillendiririz. Biz bütün çalışmalarımızı, bütün hedefimizi, bütün planlamamızı 1. turda inşallah bu işi bitirerek sayın Cumhurbaşkanımızı, Cumhurbaşkanı seçmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin