MURAT SAYGI RTÜK BAŞKANININ BASIN TOPLANTISINI NASIL DEĞERLENDİRİYOR?

MT: Sizin, ekranda aşırıya kaçan programlardan aslında çok da memnun olmadığınız biliniyor. Buna rağmen Kanal D reality show'ları yayınlanmaya devam ediyor. RTÜK Başkanı Fatih Karaca'nın bu programlarla ilgili yaptığı uyarı niteliğindeki basın toplantısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Murat Saygı (Kanal D Genel Müdürü): RTÜK Başkanı Sn. Fatih Karaca’nın Çarşamba günü yapmış olduğu basın toplantısını son derece yersiz ve anlamsız buldum. Çünkü...

Google Haberlere Abone ol
MURAT SAYGI RTÜK BAŞKANININ BASIN TOPLANTISINI NASIL DEĞERLENDİRİYOR?

MURAT SAYGI:


RTÜK  Başkanı Sn. Fatih Karaca’nın Çarşamba günü yapmış olduğu basın toplantısını son derece yersiz ve anlamsız buldum. Çünkü gerek şahsının, gerekse kurul üyelerinin Tv Yayıncıları Derneği ve televizyon yöneticileriyle son derece iyi ilişkileri vardır. Zaten 2 gün önce reklamlar gündemli bir toplantı yapılmasına rağmen, gündem bu programlara kaymış, sıkıntılarını dile getirmiş ve tv yöneticilerine söz konusu sıkıntılarını giderecek vakit dahi vermeden bu basın toplantısını yapmıştır. Bana göre esas hata buradadır.


 


Öte yandan basın toplantısındaki sinirli ve agresif tavrı bugüne kadar sergilemediği bir yöntemdir. RTÜK ve tv yöneticileri arasında kızan-kızılan, azarlayan-azarlanan tarzında bir ilişki olması söz konusu olmamıştır, ancak dünkü üslupta böyle bir tavır sergilenmiştir.


 


Konunun özünün dışında Sn. Karaca’nın ifadeleri içinde vahşi kapitalizm ürünü, reklam veren, kanal, rating saadet zinciri gibi deyişler kullanılmıştır ki bunlar bana göre maksadını fazlasıyla aşan talihsiz beyanatlardır. Çünkü dünyadaki tüm tv kanalları bu üçgen içinde yaşarlar ve bu son derece doğaldır, buna bir yozlaşma ifadesiyle yaklaşmak son derece tahlikelidir, zira RTÜK de zaten bu reklamlardan ödenen paylarla ayakta durmaktadır.


 


Eleştiriye konu programlara gelince;


Bu tarz programlar dünyanın her yerinde oldukça fazla izlendiği için yapılmaktadır. Bu tür programlardaki sıkıntı; ilk yapıldığı dönemlerde ön plana çıkan karakterler daha sonraki serilerdeki yarışmacılara örnek oluyor ve taklit ediliyor. Bizler yarışmacı seçiminde son derece hassas davranmamıza rağmen gerek bu nedenle gerekse kapalı bir evde uzun bir süre kalmaları bizim de kontrolümüz dışında gelişmelere sebebiyet veriyor.


 


Özellikle son dönemdeki tartışmalar doğrultusunda bizler de programların ekrana yansıtılan şekillerine ciddi müdehalede bulunduk ve tansiyonu düşürdük.


 


Burada RTÜK’ün dayandığı Alo RTÜK hattına gelen 700 telefonun 70 milyonluk bir ülkede 100.000’de 1 ile temsil edilebilen ve istatistiki olarak hiçbirşey ifade etmeyen bir orandır. Bu programları izlemek isteyen Alo RTÜK’e telefon etsin deseniz belki onbinlerce insan arayacak. O zaman nasıl bir karar verecekler?


 


Öte yandan  Türkiye’deki rating sistemi dünyada birçok ülkede kullanılan ve güvenirliliği çok kez test edilmiş bir sistemdir. Bu sistemin verdiği bilgiler analiz edildiğinde sadece sayısal değil kantitatif bilgilere de ulaşmak mümkündür.


 


Sonuç olarak; tv programcılığı izlenecek ve üzerinde konuşulacak programlar yapmaktır. Zaman zaman şikayetler de olabilir, gerek kamuoyunun gerekse RTÜK’ün kanalları yönlendirerek programları yasaklamak değil, yasalara uygunluk ve sosyal sorumluluk çerçevesinde yapılacak revizyonlar ile varlıklarını devam ettirmelerini sağlayacak önerilerin getirilmesi daha uygun bir yöntem olacaktır diye düşünüyorum.  “Bunlara dur deme zamanı gelmiştir.” gibi bir slogan değil “Şu şekilde yaparsak kamuoyunun tepkisini almayız, izleyicide tepki yaratmayız” şeklindeki uyarıları her zaman daha fazla saygı ile karşılayabiliriz.


 


RTÜK gecmiş donemlerde, Ana Haber Bultenleri, Magazin programları, Bilgi iletişim telefon uygulamaları, reklam kirliliği gibi konularda da defalarca kanalları uyarmış, fikir alışverişinde bulunulmuş, tarafların talep ve dileklerini dinlemiş ve ortak bir uzlaşma noktası her zaman bulmuştur. Bu kez sergilenen tavır bu yüzden şaşırtıcıdır.


 


Bu tür programlarda olan olaylardan çok yarışmadan elenenlerin  başka kanallar ve programlarda  çıkarttıkları kontrolsüz hareketlerdir.


 


Hatta bugun bu işin temizlenmesine bayrak açan Savaş Ay birkaç ay önce  bu eve girmiş ve gündeme gelmek için aşk  hikayesi bile çıkarmıştır, haftalarca bu program odaklı program yapmıştır, Ali Kırca ise her gün ana haber bultenlerinde en az 10-15 dak verdi,  en vahim olaylar Gülben Ergen in programlarında ortaya çıkmıştır, dolayısıyle problem bu yarışmalarda değil, bu yarışmaların çıkarttığı insanları kontrolsüzce kullanan kanal ve program yapımcılarındadır; yoksa  bu formatlar uluslararası formatlardır ve kendi oto-kontrol sistemleri mevcuttur. RTÜK'ün konuya bu gözle de bakması gerekir.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin