Muharrem İnce tv100'e konuştu önemli açıklamalar yaptı: Önce parti içi demokrasi olması lazım

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, "Ben aday olacağım ama belki bir başka kişi de olacak. Üyeler Cumhurbaşkanı adayını belirlerse hiçbir tartışma olmaz. Çözüm demokrasidedir. Parti içi demokrasi olmadan ülkede demokrasi olmaz." dedi.

Google Haberlere Abone ol
Muharrem İnce tv100'e konuştu önemli açıklamalar yaptı: Önce parti içi demokrasi olması lazım

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, tv100'de yayınlanan Yerinde Siyaset programında gündeme özel açıklamalarda bulundu.

Yerinde Siyaset programında Deniz Tural'a konuk olan  İnce, adaylık tartışmalarından ekonomide gelinen son duruma değin birçok başlıkta önemli açıklamalar yaptı. 

İnce'nin açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle: 

Atatürk’ün Yalova’ya ilk gelişi 19 Ağustos 1929’dur. Son ayrılışı ise 1 Şubat 1938’dir. Yani Yalova, cumhuriyetin yazlık başkentidir. Çok partili yaşama geçişin temelleri, ziraat ile ilgili çalışmaları, Kur’an-ı Kerim’in Türkçeleştirilmesi hep Yalova’da yapılmıştır.

Siyaset benim için çocukluk aşkıydı. 11-12 yaşlarından beri politikayla ilgiliydim. Politika benim için yaşam şekli oldu hep. Siyasete başladığımda bıyıklarım çıkmamıştı daha, şimdi ise saçlarım kalmadı.

İyi bir dede olmaya çalışıyorum. Hayallerim hep bütün çocuklar üzerine. Herhalde kendimle ilgili kurduğum hayallerin çoğunu gerçekleştirdim ama ülkeyle ilgili olanları henüz gerçekleştiremedim. İnşallah onu da yapacağız.

"Parti içi demokrasi olmadan ülkede demokrasi olmaz"

Bizim partimizde Cumhurbaşkanı adayını üyeler belirliyor. Ben aday olacağım ama belki bir başka kişi de olacak. Üyeler Cumhurbaşkanı adayını belirlerse hiçbir tartışma olmaz. Çözüm demokrasidedir. Parti içi demokrasi olmadan ülkede demokrasi olmaz.

Kılıçdaroğlu ile aramızda halkı sokağa çağırmak gibi bir konuşma geçmedi. Diyelim ki geçti, kendisi yapsaymış o zaman. Niye yapmamış? Bunlar palavradan ibarettir. 2017’de mühürsüz oylar kullanıldı. Sayın Kılıçdaroğlu o zaman milleti sokağa dökseymiş.

Benim CHP’nin ilkeleriyle bir sorunum yok. Benim sorunum tepedeki yöneticilerle. Onlar partiyi çizgisinden çıkardılar, Atatürk’ün partisi olmaktan uzaklaştı. Ben de yollarımı ayırdım.

"Hazırladığım raporu siyasi partilere sunacağım"

Geçtiğimiz günlerde bütün siyasi parti Genel Başkanlarına bir mektup yazdım. Bitkisel üretimi ve hayvansal üretimi nasıl ayağa kaldırırız diye. 100 maddelik bir rapor hazırladım. Nasıl doğalgaz vanası varsa her apartmanda her tarlaya da su vanasını getirmeliyiz.

Bizim yeter ki milletimize hizmetimiz olsun. Enflasyonla mücadele etmek için, hayat pahalılığıyla mücadele etmek için mutfaktaki yangını söndürmek için. Millete biz bunları anlatmak istiyoruz. Bu raporu bütün siyasi partilere sunacağım.

"Ayasofya’nın mülkü Türk milletine aittir"

Can Dündar çok ciddiye aldığım birisi değildir. Onun eleştirisini duymadım bile. Ayasofya’nın mülkü Türk milletine aittir. İster müze yaparız ister cami yaparız. Onun kararını biz veririz.

Ben yörüngesi belli bir adamım. Yerli milli, bu milletin değerleriyle barışık bir adamım. Can Dündar gibi kaçak değilim. Kendi yurdumda yaşıyorum, burada muhalefet ediyorum. Başka ülkelere sığınıp Almanlardan yardım alıp memleketime doğru saydırmıyorum.

Türk toprağı üzerinden Türkiye’deki iktidara laf ediyorum, muhalefet ediyorum, çözüm üretiyorum. Gelsin Türkiye’ye burada konuşsun. Gerçekten onun yörüngesi varsa tabi.

Biz cumhuriyetçi, Atatürkçü bir partiyiz. Köklerini bu topraklarda olan, gönlü yüreği Ankara’da olan, Pensilvanya’ya, Pekin’e, Moskova’ya göz kırpmayan, yerli milli bu milletin değerleriyle barışık. Atatürk’ün yolundan giden bir çizgimiz var.

Üç tarafı denizlerle çevrili, Avrupa’nın en genç nüfusu olan müthiş bereketli toprakların insanlarıyız. Biz bu zengin toprakların fakir çocukları olmayacağız. Önce barışacağız, sonra büyüyeceğiz ekonomik olarak, üreteceğiz. Sonra da adil bir şekilde bölüşeceğiz.

Milli Eğitim Bakanlarının egemenlik alanı haline geldi eğitim. Bu konuda ulusal bir uzlaşma sağlamalıyız. Bunu yaptıktan sonra yola devam edebiliriz. Çocuk kimsenin malı değildir ama devletin, ailenin, toplumun çocuğa karşı görevleri vardır.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin