'Muammer Güler'i arardım, Hrant Dink ölmezdi ama...'

Trabzon Valisi olan Hüseyin Yavuzdemir Hrant Dink suikasti ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Google Haberlere Abone ol
'Muammer Güler'i arardım, Hrant Dink ölmezdi ama...'

Rahip Santoro ve Hrant Dink suikastleri ile TAYAD'lılara linç girişimi gibi olaylar sırasında Trabzon Valisi olan Hüseyin Yavuzdemir, “Bana polisten veya jandarmadan bu tür bir bilgi gelseydi ve dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler’e, ‘Hrant Dink’e karşı bir şey yapılacağına dair duyum var. Bu şahıs İstanbul’da yaşıyor. Bunun hakkında gereken önlemlerin alınması gerek’ deseydim Güler, orada gereken tedbiri alırdı. Ve Dink, öldürülmezdi” dedi. Yavuzdemir, TAYAD’lıların linç girişiminde Ergenekon’un parmağı olduğunu, Rahip Santoro cinayetinin arkasında ise kimlerin olduğunun aydınlatılmadığını söyledi.



Trabzon Valiliği görevine 9 Eylül 2004’te Ağrı Valiliği’nden atanan Hüseyin Yavuzdemir döneminde, Trabzon’da dünya gündemine oturan olaylar yaşandı. Yavuzdemir, 24 Ekim 2004’te Yasin Hayal’in Mc Donalds’ı bombalaması, 6 ve 10 Nisan 2005’te bildiri dağıtmak isteyen TAYAD’lılara linç girişimleri, 5 Şubat 2006’da İtalyan Katolik Kilisesi rahibi Andrea Santoro’nun öldürülmesi ve 19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in Trabzonlu Ogün Samast tarafından İstanbul'da öldürülmesi sırasında Trabzon Valiliği görevlerinde bulundu. Yavuzdemir, bu süreç içinde Emniyet Müdürü olarak önce Ramazan Akyürek ve Reşat Altay’la, Jandarma Komutanı olarak da Hrant Dink suikastinde görevi ihmalden 6 ay hapis cezasına çarptırılan Albay Ali Öz’le çalıştı. Hüseyin Yavuzdemir ve Emniyet Müdürü Reşat Altay, Hrant Dink suikastinden bir hafta sonra 27 Ocak’ta Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla görevden alınarak merkeze çekildi. Yavuzdemir, daha sonra emekli oldu.



Trabzon’dan yayın yapan Karadeniz Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan dönemin valisi Hüseyin Yavuzdemir, böyle karışıklıkların olacağı bir dönem öncesinde Ağrı'dan Trabzon’a atanmasının planlı olduğuna inanmadığını belirterek, “Trabzon’un genel yapısında, vatanseverlik, milliyetçilik yattığı için, Ergenekon dediğimiz, devletin derinliklerinde olan örgüt, Trabzon halkını daha kolay provoke edeceğini zannederek, devamlı orada olay çıkarmayı düşündü. Nitekim, bunda da başarılı oldu” dedi.



'TAYAD OLAYLARI ERGENEKON’UN PARÇASI'



Trabzon’da 6 ve 10 Nisan 2005’te F Tipi cezaevlerine karşı bildri dağıtmak isteyen bir grup gencin linç edilmek istenmesiyle ilgili olarak konuşan Hüseyin Yavuzdemir şunları söyledi:



“Birkaç tane TAYAD üyesi Trabzon Meydan’ında, ‘F Tipi cezaevine hayır’ diyor. Trabzon’un insanı da kalkıyor ve müdahale ediyor. Bir anda 2 bin kişilik bir kalabalık. Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’ti o zaman. Emniyet Müdürü, zırhlı aracı almasa linç edilecekler. Onları kim göndermiş Trabzon’a, kimler tahrik etmek istemiş? F Tipi cezaevi olmayan bir yerde, gidip de halkın gözüne baka baka, ‘F Tipi cezaevine hayır’ diye bağırmak veya buna neden olmak, kimlerin işi tahmin etmek zor değil. TAYAD olaylarından sonra çok suçlandım. ‘Vali özgürlüklere karşı’ filan diye. Ama TAYAD’lıları ölümden kurtardık. Ertesi gün medyada ben suçlanıyorum. Ama polisimiz orada gerekeni yaptı. TAYAD’lıları, zırhlı polis aracına almak suretiyle onları ölümden kurtardı. TAYAD’lılar, halkı suç işlemeye teşvik ve tahrik etmekten mahkemeye sevk edildiler. Bu defa polisin bu tutumunu eleştirdiler. Ergenekon denen örgüt, devamlı Trabzon’u kaşıyor. TAYAD olayları da bunlardan bir tanesi. Şimdi neden olmuyor? Niye TAYAD’lılar gitmiyor Trabzon’a?”



'ERGENEKON SONLANDIRILMADI AMA...'



Yavuzdemir, “Ergenekon’un sonlandırıldığını mı düşünüyorsunuz?” sorusunu yanıtlarken de, “Ergenekon sonlandırılmadı ama Ergenekon’a karşı ciddi bir operasyon yapıldı Türkiye ’de. Ülkede bir rahatlama oldu. Ergenekon’u, rahmetli Bülent Ecevit de, ‘kontrgerilla ismiyle tespit etti, biliyordu ama çekindi. Şimdiki başbakan, Karadenizli olması dolayısıyla inatçı ve sonuna kadar gitme arzusu var. Bunun için Ergenekon’un üzerine ısrarla gitti. Böyle de bir olumlu sonuç alındı Türkiye’de” ifadesini kullandı.



'EMNİYET MÜDÜRÜNÜN SÖYLEMESİ LAZIMDI AMA SÖYLEMEDİ'



Hrant Dink suikastinde de yargılanan Yasin Hayal’in 24 Ekim 2004’te Mc Donalds’ı bombalaması olayıyla ilgili görüşlerini de açıklayan Hüseyin Yavuzdemir, “Yasin Hayal, emniyetin tanıdığı bir çocuk. Ama olağan asayiş toplantılarımızda Yasin Hayal’in ismi hiç geçmedi. Öncesinde haberim yoktu” dedi. Yavuzdemir, “Döneminizde gerçekleşen olaylarda, haberinizin olmadığını söylüyorsunuz. İstihbarat birimleri, sizce bunu bilinçli mi yaptı?” sorusunu yanıtlarken de şu ifadeleri kullandı:



“İstihbarat şube müdürleri, birbirleriyle serbest çalışabilir, serbest yazışabilirler. Ama Trabzon’un genel güvenliğini ilgilendirecek konularda İstihbarat Şube Müdürü, kendi İl Emniyet Müdürünü bilgilendirmez mi? Bilgilendirmesi lazım. İl Emniyet Müdürü’nün de bunu gelip bana söylemesi lazım, bilgi olarak. Bana söylenilmedi. Bunun bilinçli yapılıp yapılmadığı sorusunun muhatabı ben değilim. O soruyu Cumhuriyet savcılarının onlara sorması lazım.”



'SANTORO CİNAYETİNİN ARKASI HİÇBİR ZAMAN ARAŞTIRILMADI'



Hüseyin Yavuzdemir, 5 Şubat 2006’da öldürülen İtalyan Katolik Kilisesi rahibi Andrea Santoro cinayetiyle ilgili olarak ise, “Rahip Santoro cinayeti de Hrant Dink cinayetine benzer. O cinayetin arkasında kimin olduğu hiçbir zaman araştırılmadı. Yargılamayı yapan mahkeme, davaya gizlilik koydu. Trabzon Valisi olarak, o çocuğun hangi şekilde yargılandığı, ne olduğu ne bittiği hakkında en ufak bilgim dahi yoktu. Gizlilik var ya, öğrenemiyorsun. Bakıyorsun, arkasında örgüt var mı? Yok. Sadece o çocuğa ceza verildi. Bana göre Rahip Santoro cinayeti de aydınlatılmadı. Onun da arkasında birileri var” dedi.



'BİLGİ VERİLSEYDİ MUAMMER GÜLER’E SÖYLERDİM, ÖNLERDİ'



Agos Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi olayı öncesinde Trabzon Valisi olarak kendisine ne Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden ne de Trabzon Jandarma komutanlığından en küçük bir bilgi bile gelmediğini belirten Hüseyin Yavuzdemir, “Bilgileri vardı ama size aktarmadılar mı?” sorusunu şöyle yanıtladı:



“Tabii. Trabzon İstihbarat Müdürü, bunu kendi imzasıyla oraya bildirmiş. İstihbarat Müdürleri doğrudan yazışabilir, normaldir. Ama Hrant Dink bir gazete Genel Yayın Yönetmeni. Böylesine önemli şahsiyetler ile ilgili konulara ilişkin valinin bilgilendirilmesi lazım. Bana polisten veya jandarmadan bu tür bir bilgi gelseydi; ya talimat verirdim, ‘şuraya şöyle yazın’ diye veya ben kendim de yazardım. Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler’e, ‘Hrant Dink’e karşı, bir şey yapılacağına dair duyum var. Bu şahıs İstanbul’da yaşıyor. Bunun hakkında gereken önlemlerin alınması gerek’ deseydim Güler, orada gereken tedbiri alırdı. Ve Dink, öldürülmezdi.”



'BELEDİYE BAŞKANININ ESPRİSİ'



Dink’in öldürülmesini televizyonlardan öğrendiğini vurgulayan Yavuzdemir, şimdiki CHP Trabzon Milletvekili olan dönemin belediye başkanı Volkan Canalioğlu’nun kendisine yaptığı espriyi de şöyle anlattı:



“Dink öldürüldü, öldüren de Ogün Samast diye Trabzonlu bir çocuk çıktı. Fatura bize kesildi. Hatta dönemin Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu bir espri de yaptı; ‘demek ki İstanbul’da bir yangın çıksa, Trabzon’daki itfaiye müdürü görevden alınacak’ dedi. Neticede bu olay üzerine ben görevden alındım. Kader diye düşünüyorum. Yani, benim bilgim yok olayla ilgili. En ufak dahi bilgim yok. Bilgi verdim diyen varsa, çıksın karşıma. Eğer görevde kalsaydım mutlaka bunların hesabını sorardım.” (Ömür AVCI/DHA)


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin