Marketleri açmak kapatmak ceza uygulamak gıda fiyatlarını düşürmez! Peki neden gıda fiyatları bu kadar pahalı sorun zincir marketler mi ekonomi mi?

Gündeme bomba gibi düşen zincir marketler açıklamalarının ardından istifalar, kapatılma talepleri art arda geldi. Ancak bu sürede ekonomideki hal aynı seyrinde devam etmedi. Gıda enflasyonunda rakamlar üç haneli oldu. Gıda fiyatlarının artışındaki temel sebep zincir marketler mi? Zincir marketlerin etkisi ne derece? Gıda fiyatlarını düşürebilmek mümkünse bu hangi yollardan geçiyor? Ali Ekber Yıldırım'dan dikkat çeken açıklamalar.

Google Haberlere Abone ol
Marketleri açmak kapatmak ceza uygulamak gıda fiyatlarını düşürmez! Peki neden gıda fiyatları bu kadar pahalı sorun zincir marketler mi ekonomi mi?

Gıda fiyatlarındaki artış ülkenin ana konularından biri haline gelmişken zincir market tartışmalarında gerilim her geçen gün biraz daha tırmanıyor.

Zincir marketlerinin gıda fiyatlarının artışından sorumlu tutulması üzerine tartışmalar büyümüş sonuç BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç'ın istifası ve dün Meclis'te gündeme gelen BİM'in kapatılma talebiyle devam etmişti.  

ekonomim.com yazarı Ali Ekber Yıldırım, bugünkü yazısında gıda fiyatlarındaki artışı ve zincir marketlerin bu artıştaki rolünü yazdı. Alınan önlemlerin, verilen cezaların ve kapatılan marketlerin gıda fiyatlarında düşüşü sağlamayacağını ifade eden Ali Ekber Yıldırım, "Önce sorunu doğru tespit etmek gerekir. Ondan sonra çözüm bulmak kolaylaşır" dedi. 

Gıda fiyatlarındaki artışın tek nedeninin zincir marketler olmadığını söyleyen Yıldırım, "Sorunun ana kaynağı Türkiye’nin tarımsal girdilerde dışa bağımlı olması ve uygulanan yanlış tarım politikalarıdır. Sorun üretimin ilk halkası olan tarlada başlıyor" ifadelerini kullandı.

İşte Ali Ekber Yıldırım'ın yazısından dikkat çeken bölümler:

"ZİNCİR MARKETLERİN DE ROLÜ YOK DEĞİL"

"...Hükümet geçmişte bu zincir marketlere ciddi destekler de sağladı. Soğan ve patates ithal edilerek bu marketler aracılığıyla piyasaya satıldı.

Et ve Süt Kurumu aracılığıyla canlı hayvan veya et ithal edilerek bu marketlerde satışa sunulurken yerli üretim yapan besiciler çok sıkıntılı günler yaşadı.

Sorunun ana kaynağı Türkiye’nin tarımsal girdilerde dışa bağımlı olması ve uygulanan yanlış tarım politikalarıdır. Sorun üretimin ilk halkası olan tarlada başlıyor. Hükümet sorunu kaynağında çözmek yerine bu işin son halkası olan pazarda, manavda ve marketlerde yani etiketlerde çözüm arıyor. Etiketteki fiyat, uygulanan bütün yanlış politikaların sonucudur. Nedenleri ortadan kaldırmadan gıda fiyatlarındaki artışı durdurmak mümkün değil.

"DIŞA BAĞIMLI ÜRETİMDE FİYAT KONTROLÜ SAĞLAMAK ÇOK ZOR"

Türkiye, tarımsal üretimde kullanılan temel girdilerin hemen hepsinde dışa bağımlı. Gübrede yüzde 95 dışa bağımlı. Mazotta,enerjide büyük oranda dışa bağımlı. Zirai ilaçta, bazı ürünlerin tohumunda dışa bağımlıyız. Hayvancılık yapanlar için temel girdi yemdir. Yem hammaddelerinde yüzde 60 dışa bağımlı. Dışa bağımlı olunca fiyatları kontrol etmeniz çok zor. Dövizdeki her artış, girdi fiyatlarını yani üretim maliyetini artırıyor. Bu maliyet artışı ürünün fiyatını artırıyor. Plansız üretim, desteklerin yetersiz olması, üretim bölgesi ile tüketim bölgesi arasındaki mesafenin açılması ve taşıma, nakliye, lojistik maliyetleri de eklenince gıda fiyatlarında inanılmaz artışlar yaşanıyor.Dışa bağımlılık ve dünyadaki hammadde fiyatlarındaki artışlar, dövizdeki yükselme, tarımsal üretimde kullanılan girdilerin fiyatlarında çok büyük artışa neden oluyor.

"PEKİ GIDA FİYATLARI NASIL UCUZLAR?"

Daha önce de yazdığım önerilerimi yinelemek isterim:

1- Dışarıdan empoze edilen ithalata dayalı tarım politikası yerine, Türkiye’nin tarımsal potansiyelini değerlendirecek, üretim odaklı ulusal bir politika uygulanmalı.

2- Çiftçinin üretim yapmasını kolaylaştıracak, girdilerin temininde, ürünlerin satışında etkin bir kooperatifçiliğin desteklenerek yaygınlaştırılması sağlanmalı.

3- Girdi fiyatlarını düşürecek önlemler mutlaka alınmalı. Girdiler üzerindeki vergiler kaldırılmalı, destekler artırılmalı.

4- Tarım Yasası’nda yer alan çiftçinin ürettiği ürünün maliyeti ile piyasa fiyatı arasındaki farkın çiftçiye destek olarak ödenmesini öngören ve bugüne kadar uygulanmayan “fark ödemesi” günün gerçeklerine uygun olarak uygulanmalı.

5- “Yerelde üret, yerelde tüket” modeli ile belli üretim bölgelerine olan bağımlılık azaltılmalı. Her bölgenin tarımsal potansiyeli maksimum seviyede değerlendirilmeli.

6- Belediyeler, yerel yönetimler tarımsal faaliyetlerini sadece tohum, fide veya para dağıtmak yerine, kooperatifçilik modeli üzerinden hem üretime hem de üretilen ürünlerin tüketiciye en kısa yoldan ulaşmasını sağlayacak çalışmalar yapmalı.

7- Taşıma, lojistik maliyetleri desteklenerek mutlaka aşağı çekilmeli.

8- Gıda denetimleri göstermelik değil, belli bir sistem içerisinde ve her zaman yapılmalı.

9- Marketler Yasası hemen çıkarılmalı ve piyasa zincir marketlerin egemenliğinden kurtarılmalı.

10- Tüketicilerin alım gücünü artıracak önlemler alınmalı.

11- Tüketici gıda denetim mekanizmasının parçası olmalı ve gıdasına sahip çıkmalı.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin