MAGAZİN MEDYASI OLMASAYDI...

Magazine gösterilen ilgiyi ´kaçış´ olarak yorumlayanlara, Vatan gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu yanıt verdi: Kaçmak devrimci bir eylemdir.

Google Haberlere Abone ol
MAGAZİN MEDYASI OLMASAYDI...

Gündelik hayattan kaçmak ve magazin

Magazine gösterilen ilgiyi bir "kaçış" olarak yorumlayanlar var, biliyorsunuz.

Pek de tutuluyor bu tez.

İnsanlar dertlerinden, sıkıntılarından, gündelik hayatın patırtısından kaçıp magazinin "parıltılı ve yalan dünya"sına sığınıyormuş!

Kendi hayatlarının gerçeğinden kaçmanın bir yoluymuş magazin basınına duyulan ilgi...

Ne palavra!

Magazine duyulan ilgi hayattan kaçmaktan kaynaklanmıyor, hayatın tam içinden çıkıyor.

Çekin magazin medyasını ortadan, sıradan insanların dünyasında dedikodu, merak, cinsel rekabet ve keyif, sırlar ve ifşaatlar ortadan kalkacak mı? Hayır.

Orada, gündelik hayatın göbeğinde münasebetsiz bir çıban gibidir, kimin eli kimin cebindeymiş, kim kiminle ne halt etmiş merakı ve mahrem olanı, sır olarak tutulanı öğrenmek için yanıp tutuşma hastalığı.

Üstelik bu merakların altında sadece basit tatminler yatmaz.

Başkasının ihanetinde kendi ihanet potansiyelimizi ölçeriz...

Başkasının aşkında kendi cesaret ve korkaklığımızı gözleriz...

Başkasının çılgınlıklarında kendi hayallerimiz tahterevalli yapar...

Yani magazine doğru kaçamaz insan, zaten oradadır!

Olsa olsa belki magazinden kaçabilir!..

Bugün magazin medyasının yaptığı, gündelik hayatımızın magazini yerine bütün dikkatlerimizi bir avuç magazin "oyuncusu" nün üzerine odaklamak.

Yalan, dolan, imaj, reklam...

Ama emin olun "olumlu" tarafları da vardır.

Çünkü böylece apartmanınızın giriş katındaki emekli memur Hayri Bey sizi gözetlemek için kullanabileceği vaktinin önemli bir kısmını Deniz Akkaya'yı gözetlemeye ayırır.

En yakın arkadaşlarının özel hayatlarını kurcalayarak, kıskançlık ve rekabet duygularına kapılarak her günü hem kendine hem de etrafına zehir etmeye meyilli karınız aklını Hülya-Kaya çiftine takar da biraz rahatlar!

Magazin medyasının yaptığı, hayatın içindeki dedikoduyu ve mahreme karşı merakı bir tür "sahne oyunu" haline çevirmektir.

Bu yüzden, ikide bir her şeyin suçlusu olarak magazini göstermek, kültürümüze yapışan her bayağılıktan magazini sorumlu tutmak komik kaçıyor.


Gündelik hayatın gerçeklerinden kaçmak öyle kolay ve "ben yaptım oldu" türünden bir şey değil ki! Hele tatsız gerçeklerinden kaçmak, kaçabilmek hiç kolay değildir.

Nerede kaldı bunu magazin medyası başarabilsin!

Çok sevdiği birini kaybeden bir yakınınızın eline verin bakalım bir magazin dergisini veya oturtun televole ekranının karşısına da avutun bakalım avutabilirseniz...

Veya posta kutusuna konmuş yüklü bir faturanın acısını iki üç manken dedikodusuyla üzerinizden atın akalım, atabilirseniz..

Yoktur öyle bir şey!


Ama "kaçmak"sa konu...

Onu da konuşalım biraz.

Kaçmak aslında devrimci bir eylemdir.

Delicedir...

Hatta ya delirmedir ya da yeni bir hayata başlamaktır.

Düşünün; sırlarınız sır kalacak, başkalarına da "sırlarına değil sana ihtiyacım var" diyeceksiniz...

Düşünün, sevgilinizden başka hiç kimse bilmeyecek onu nasıl sevdiğinizi...

Düşünün, eğlenceniz bütün sevinçleriyle eğlence, üzüntünüz bütün ağırlığıyla üzüntü kalacak...

Kaçmak, kaçabilmek budur.

Becerebilsek ne çok şey değişirdi.

Etiketler Haşmet Babaoğlu
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin