KÖŞE YAZILARINDA SAVUNULAN TEZLERLE ÇOCUK YETİŞTİRSEK NASIL OLUR?

Haşmet Babaoğlu geçen hafta, gazetelerin yıllardır neden satışını artırmadığını sorguluyordu. Yeni haftaya ise ´vicdana´ dokunan bir soru ile başladı. İşte, Babaoğlu´nun Vatan´daki köşesinden diğer köşe yazarlarına yönelttiği ´uzmanlık´ sorusu...

Google Haberlere Abone ol
KÖŞE YAZILARINDA SAVUNULAN TEZLERLE ÇOCUK YETİŞTİRSEK NASIL OLUR?

Bu kafayla çocuk yetiştirseydik!





Iraklılar terliklerini çıkarıp Saddam heykellerini pataklamaya başlayınca içleri rahatlayan, kendi deyimleriyle "kendine güveni geri gelen" meslektaşlarımı anlıyorum. Çeşit çeşit insanlık hali var, bu da onlardan biridir. Amerikan silahlarının gölgesinde cakalanmalar, harap olmuş insanları aşağılamalar filan, hepsinin hem mesleki hem de ruhi açıklaması vardır elbet!.. Masa başında kuruluşundan beri diktatörlerden diktatör beğenmiş, 12 yıldır ambargo altında inim inim inleyen bir halkın çok güçlü bir düşmana direneceği hayaline kapılan ve hüsrana uğrayınca öfkeye kapılan arkadaşları da anlıyorum. Ama sakın bana Irak aynasına bakarak kopan bizim "medya savaşı" nda gerçekten geleceğimizin analiz edildiğini, ortada fikirlerin var olduğunu ve bu fikirlerin tartışmaya açıldığını söylemeyin. Yok öyle bir şey. İpin ucu bir kaçarsa "ölümüne" olabilme ihtimali de taşıyan bu "medya savaşı" aslında basbayağı siyasal bir mevzilenmenin yansıması. Yine de bu platformda iç açıcı şeyler olmuyor da değil elbette. Geçen cuma NTV'de Basın Odası programında Murat Belge söyledikleriyle Türkiye'nin asıl düğüm noktalarını işaret etmişti. Cumartesi günü de CNNTürk'ün Söz Sizde programında Mensur Akgün'ü dinlemek hem iç hem de zihin açıcıydı. Bana gelince...



Ben "safım ya, başka yerlerdeyim! Mesela, Amerikan tezlerini bir parça bile sorgulamaksızın kabullenip Türkiye'nin bu savaşın dışında kalma çabalarını yerin dibine batıran meslektaşların yazılarını iki gündür bambaşka bir açıdan okuyorum. O da şu: Bu yazılarda savunulan ve karşı çıkılan tezlerden yola çıkarak çocuk yetiştirsek nasıl olur? Buyrun bakalım düşünelim. Çocuğunuz vicdansız biri olarak yetişsin ister misiniz? İstemezsiniz... Ama vicdana kulak vermeyi sürekli aşağılıyorsunuz. Her gün "Özgür vicdanmış, hıh!" diye dalga geçiyorsunuz! Çocuğunuza "aklını kullan" dediğinizde bundan ne anlamasını istersiniz? Vicdanını ve ahlâkını asla çıkarlarından üstün tutmamasını mı? Eyvah! Çocuğunuzun bir numaralı hayat kuralı "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mı olsun? Eyvah! "Akılcı çözümler" denince çocuğunuzun bundan ne anlamasını beklersiniz? "Yağmadan pay almak" ve okulun en güçlü, en kabadayı çete liderinin sözünden bir adım dışarı çıkmamak mı? Eyvah ki eyvah! Çocuğunuz düşmüşlerle, yoksullarla, yenik düşenlerle, kendisine benzemeyenlerle hiç arkadaşlık kurmasın, hatta onları hor görsün, alay etsin ister misiniz? Tabii ki istemezsiniz.. İyi de kuzum, siz yazılarınızı okuyor musunuz!..

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin