Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Yan tarafına Hülya Avşar'ı alabilir

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Google Haberlere Abone ol
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Yan tarafına Hülya Avşar'ı alabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ASKON toplantısında yaptığı konuşmasında kendisine yönelik sözlerinden haberdar olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, "Herhalde gündemde kalmak için benimle tartışmak istiyor. Meraklanmasın ben onunla tartışmayacağım. Çünkü benimle tartışması ona itibar kazandırmaz. Ona itibar kazandıracak olan saraydır. Sarayında otursun. Ona yine itibar kazandıracak olan Rıza Sarraf'tır. Onu da yanına alsın, genel sekreter yapsın. Yan tarafına Hülya Avşar'ı da alabilir" dedi.



Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.



Ankara'da gazetecilerin sorularına cevap veren Kılıçdaroğlu, zorunlu din dersi ve Osmanlıca hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine Milli Eğitim Şurası hakkında değerlendirmede bulunarak "Adı Milli Eğitim Şurası olmakla beraber bu milli bir şura değil. Gayri milli bir şura. Türkiye'nin geleceğini düşünmeyen, bilimsel yayınları kısıtlayan; çocuklara fizik, matematik, kimya gibi fen dersleri öğrenmesini engelleyen, toplumu geriye götüren bir şura, bu şura. Bu şuraya milli eğitim şurası demek doğru değil. Gayri milli bir şura var" dedi.



"KİMİN PARASIYLA ALDIĞINI GAYET İYİ BİLİYORUZ"



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın yeni bir gemi aldığı yönündeki haberler sorulan Kemal Kılıçdaroğlu, "Hayırlı olsun. Kimin parası ile aldığını biz gayet iyi biliyoruz. Beşinci, altıncı, yedinci gemilerini alacaklar. Benim derdim o değil. Benim derdim Ermenek'teki Recep Usta" ifadelerini kullandı.



"MİLLİ EĞİTİM ŞURASI GAYRİ MİLLİ BİR ŞURADIR"



İlköğretimde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin liselerde ise Osmanlıca'nın zorunlu hale getirilmesi konusunda görüşleri sorulan Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi: "Adı Milli Eğitim Şurası olmakla beraber bu milli bir şura değil. Gayri milli bir şura. Türkiye'nin geleceğini düşünmeyen, bilimsel yayınları kısıtlayan; çocuklara fizik, matematik, kimya gibi fen dersleri öğrenmesini engelleyen, toplumu geriye götüren bir şura, bu şura. Bu şuraya milli eğitim şurası demek doğru değil. Gayri milli bir şura var. Bu şuranın kararlarının da büyük ölçüde uygulama olanağı bulacağını sanmıyorum. Geçmişi okuyarak siz geleceği çizeceksiniz ama geçmişe takılıp kalırsanız geleceği çizemezsiniz. Bugün çocuklarımız denek konuma getirildi. 11 yılda eğitim sistemi 13 kez değişti. Ne oluyor bu ülkeye? Bizim çocuklarımız yetenekli, yeteneksiz olan siyasetçiler. Ülkeyi yönetenler yeteneksiz olanlar. Çocuklarına gemi alıyorlar. Bunu gayet iyi biliyorlar. Vatandaşın çocuğunu daha iyi eğitim alması için her türlü engeli çıkarıyorlar"



"YAN TARAFINA HÜLYA AVŞAR'I ALABİLİR"



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ASKON toplantısında yaptığı konuşmasında kendisine yönelik sözlerinden haberdar olup olmadığı sorulan Kılıçdaroğlu, "Herhalde gündemde kalmak için benimle tartışmak istiyor. Meraklanmasın ben onunla tartışmayacağım. Çünkü benimle tartışması ona itibar kazandırmaz. Ona itibar kazandıracak olan saraydır. Sarayında otursun. Ona yine itibar kazandıracak olan Rıza Sarraf'tır. Onu da yanına alsın, genel sekreter yapsın. Yan tarafına Hülya Avşar'ı da alabilir" dedi.



"TÜRKİYE'Yİ ORTA ÇAĞ ÜLKESİ HALİNE GETİRMEK İSTİYORLAR"



Seçim öncesinde alınan şura kararlarını nasıl değerlendirdiği sorulan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Toplumu geriye götürme çabası. Toplumun düşünmesini engelleme çabası olarak düşünüyorum. Çünkü eğitimin temel özelliği çocuklarımızın nitelikli, kaliteli sorular sormalarını sağlamaktır. Merak duygularını geliştirmektir. Siz bununla çocuklarımızın soru sormasını engelliyorsunuz. Birileri düşünecek ama onlar hiçbir zaman soru sormayacak. Eğitimi farklı bir kulvara sokuyorlar. Türkiye'yi bir Orta Çağ ülkesi haline getirmek istiyorlar. Ama bunu yapamazlar"



"BİN 150 ODAYA KİMLERİ İSTİHDAM EDECEK?"



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın bin 150 odalı olduğunu açıklaması sorulan Kılıçdaroğlu, "Demek ki bin 150 odaymış. Merak ediyorum acaba bu odaları gezme fırsatı ne zaman bulacak kendisi. Bin 150 odaya kimleri istihdam edecek? 3'üncü dönem milletvekilliğini bitirenler acaba o sarayda görev alacaklar mı?" diye yanıt verdi.



"TÜRGEV RÜŞVETİN MERKEZİDİR"



TÜRGEV kendisine yönelik açtığı hakaret davası sorulan Kılıçdaroğlu, "TÜRGEV rüşvetin merkezidir. Rüşvetin kaynağıdır. Devletten ihale alanlar, ihale almadan önce götürüp TÜRGEV'e para veriyorlar. Bunun adı nüfus ticaretidir. Türk Ceza Kanununa baksınlar. TÜRGEV yetkililerinden rica ediyorum. Kim size bağış yaptı? Ne kadar bağış yaptı, hangi gerekçeyle bağış yaptı? Sizin bilançolarınız nedir? Gelir-gider tablolarınız nedir? Niye bunları saklıyorsunuz? TÜRGEV istediği kadar dava açabilir. Ben açık ve rahat adımın Kemal olduğunu bildiğim kadar TÜRGEV'in rüşvetin merkezi olduğunu da biliyorum. Bunu da yargıda ortaya çıkaracağım. Bilançolarını, gelir-gider tablolarını, kimlerden bağış aldıklarını bir an önce mahkeme dosyasına getirip koysunlar. Rüşvetle beslenen bir yapı var orada" diye konuştu.



"TOPRAKLARIMIZIN BAŞKA ÜLKEYE MÜDAHALE ETMEK AMACIYLA KULLANILMASINI DOĞRU BULMUYORUZ"



İncirlik Üssü'nün ABD'ye verildiği iddiaları ve bu konuda yapılan son açıklamaları sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Herhalde parlamentonun bilgisi dışında böyle bir şey yapamazlar. Böyle bir çabanın içindelerse düzenlemeyi parlamentoya getireceklerdir. Biz kendi topraklarımızın bir başka ülkeye müdahale etmek amacıyla kullanılmasını doğru bulmuyoruz" ifadelerini kullandı.



"YOKSUL AİLELERİN ÇOCUKLARI DA ASKERLİKTEN YARARLANACAKLARSA BİZ DE DESTEK VERİRİZ"



Bedelli askerliğin salı günü Meclis'ten geçirileceğine yönelik söylemler sorulan Kılıçdaroğlu, "Yoksul ailelerin çocukları da geliri yüksek olan ailelerin çocukları gibi askerlikten yararlanacaklarsa ki yoksullar için bedel ödenmemesi gerekiyor, biz de buna destek veririz. Ama yoksul askerlerin çocukları askere gidecek, durumu iyi olanlar bedel ödeyecekler bu çifte standardı doğru bulmuyoruz. Hani var ya bir ozanın söylediği gibi 'Askerimiz fakirdendir, zenginlerimiz bedel öder' diye. Şimdi biz bu türküyü 21. yüzyılda AKP'den dinliyoruz" şeklinde konuştu.



"ORTAM OLURSA NİYE GÖRÜŞMEYELİM?"



Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu ile eşi Selvi Kılıçdaroğlu'nun görüşmesi hatırlatılarak Başbakan Davutoğlu ile de kendisinin benzer bir konuşma yapmayı düşünüp düşünmediği sorulan Kılıçdaroğlu, "Ortam olursa niye görüşmeyelim? Sare Hanım'a ayrıca teşekkür ediyoruz tabi" dedi.



"SARAYINA KAPANSIN SARAYINDA OTURSUN"



Daha önce yaşadığı bir kayıpta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın taziyeye gelmediği hatırlatılan Kılıçdaroğlu, "Allah aşkına şu Erdoğan ile ilgili bana soru sormayın. O kendisini gündemde tutmak için her şeyi yapıyor. Sarayına kapansın, sarayında otursun. Mesela şuna bakabilir, rüşvet nasıl toplanır? Yolsuzluk nasıl yapılabilir. Bunlarla ilgili anılarını yazabilir, kitaplar yazabilir. Bu konularla ilgili toplantılara katılabilir. Toplumu aydınlatırsa bu konularda belki daha fazla yararı olur" açıklamasında bulundu.



'MAKUL ŞÜPHEDEN VARLIKLARINIZA EL KOYABİLECEKLER'



Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Güçlü Çiftçi Güçlü Türkiye etkinliğine katıldı. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, "Makul şüpheden dolayı mal varlıklarınıza el koyabilecekler" dedi.



Ankara'da düzenlenen buluşmada çiftçiler ile bir araya gelen Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada makul şüphe uygulamasına değinerek "Türkiye tarımıyla beraber batış noktasına doğru gidiyor. Yeni bir kanun çıktı. Makul şüpheden ötürü sizin evinizi, fabrikanızı, iş yerinizi arayabilecekler. Sonra makul şüpheden ötürü sizin mal varlıklarınıza el koyabilecekler. Sonra makul şüpheden ötürü sizi hapse atabilecekler. Siz gidip bir avukat tutacaksınız. Makul şüpheden ötürü dosyanıza gizlilik kararı alacaklar. Sizin avukatınız da dosyanın içinde ne var onu öğrenemeyecek. Bunların getirdiği ileri demokrasi bu" dedi.



"MAKAMLARA OTURDUKTAN SONRA KÖYÜ UNUTMUŞ OLMALARINI KINIYORUM"



Etkinlikte Türkiye'nin farklı illerinden gelen çiftçiler, tarım sektöründe yaşanan sıkıntıları anlattı. Burdur ilinin Merkez Çine Köyü'nden gelen üretici Bekir Ceylan, konuşmasında pratikte yaşadıkları köyün sorunlarını aktararak "Geçmişte yanlış politikalar yüzünden tarımın nerelerden nerelere kadar çökertilerek geldiği hala çökertilmekle yetinilmediği tümden yok edilme noktasına doğru götürülmeye zorlandığı bir ortamı yaşıyoruz. Tarımın en büyük ihtiyacının temin edilebileceği makamlara gelmiş, oturmuş, kendilerinin köy çocuğu olduğunu iddia edenlerin o makamlara gelip oturduktan sonra köyü unutmuş görünmüş olmalarını nefretle kınıyorum. Ben Burdur Merkez Çine Köyü'nün bir gariban köy çocuğu olarak yeşil fasulye üretiminde görkemli bir köyün insanıyım. Orada üretilen o yeşil fasulye İstanbul Kadıköy halinde Bayrampaşa halinde güzelim Antalya'da Türkiye'de marka olmuş fiyatlara baktığımız zaman batsın batabildiğine kadar bu köylü diyen bir anlayış hakim. Orada fasulye 75 kuruş ne hazindir İstanbul Kadıköy halinden aynı gün orada 5 lira" açıklamasında bulundu.



"3 AY DAYANDIK 10 SAAT DAYANAMADIK MAALESEF"



Zeytin ağaçlarının kesilmesi ile gündeme gelen Manisa'nın Soma ilçesindeki Yırca Köyü'nün muhtarı Mustafa Akın, konuşmasında Meclis gündeminde olduğunu belirttiği Zeytin Yasasına değinerek "Soma 6-7 ay önce maden faciasıyla gündeme geldi. 301 şehit verdik orada. Tam bu olaylar unutturulurken Soma bir daha gündeme geldi. 6 bin zeytin ağacımız katledildi. Acı olan Danıştay kararı o gün çıktı. Sabah saatlerinde 6 bin ağaç katledildi. Akşam üstü ise Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararı çıktı. 3 ay dayandık, 10 saat dayanamadık maalesef. Meclis'in gündemine gelecek olan zeytin yasası, öngörülen değişiklikler ile Meclis'ten çıkacak olursa zeytinlik alanlar büyük tehlike altındadır. Bu yasa zeytinlik alan tanımını tamamen değiştirmektedir. 25 dekarın altındaki zeytinlikler her türlü yatırıma açılabilecektir" ifadelerini kullandı.



"ÇİFTÇİ BATARSA TÜRKİYE BATAR"



Tarım ürünlerinin ithal edilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, "Biz neden buğday ithal ediyoruz, biz neden pamuk ithal ediyoruz, biz neden soya ithal ediyoruz, neden canlı hayvan ithal ediyoruz? Acaba bunlar bizim ülkemizde yok mu? Bunları yetiştirecek çiftçimiz yok mu? Toprağımız var, çiftçimiz var, suyumuz var. Çiftçinin kralı var. Dünyanın en bereketli toprakları var. Niye ithal ediyoruz? Bizim eksiğimiz şurada. Yanlış siyasetin peşine düştük ve yanlış siyasetin bizi getirdiği nokta, bu nokta. Üretici mağdur, tüketici de mağdur. Üretici kazanamıyor, tüketici pahalı alıyor. Arada bir şey var. Bunun çözülmesi lazım. Emin olun çiftçi batarsa Türkiye batar" diye konuştu.



"SİZİN İNANÇLARINIZI SÖMÜREREK SİYASET YAPIYORLAR"



Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Son 12 yılda ekilmekten vazgeçtiğimiz toprak alanı, 2 Trakya büyüklüğünde. Dışarıdan geliyor. Sadece 2013'te dışarıdan gelen tarım ürününe verdiğimiz para 37 milyar lira veriyoruz. Onun 4'te 1'ini bizim çiftçiye verse daha fazlasını üretecek. Bir arkadaşım söyledi. Anlayamıyorum diyor. Bu kadar perişan vaziyetteyiz, neden oy alıyor bunlar? Sizin inançlarınızı sömürerek siyaset yapıyorlar. Sizin inancınızı sömürenler sizi bu noktaya getirenlerdir. Bunların din, iman edebiyatına hepiniz inandınız. Şimdi görüyorsunuz ki o edebiyat kendileri için değilmiş, sizin içinmiş. Onlara göre çiftçinin bir derdi yok. Bize göre çiftçinin derdi çok büyük"



"BU DÜZENİN ADI HARAMİLERİN DÜZENİDİR"



Anadolu'da yaşanan göçlere değinen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Anadolu boşaldı. İstanbul'a gidiyor, İzmir'e gidiyor, Adana'ya gidiyor. İşin garip tarafı şimdi Adana da göç vermeye başladı. Narenciye para etmiyor. 25 kuruş. Markette 2,5 lira. 25 kuruş, 25,5 lira. Nasıl oluyor bu? Neyin düzenidir bu düzen? Bu düzenin adı Haramilerin düzenidir. Biz ne diyoruz? Ne ezen ne ezilen. İnsanca hakça bir düzen diyoruz" şeklinde konuştu.



"MAKUL ŞÜPHEDEN ÖTÜRÜ SİZİ HAPSE ATABİLECEKLER"



Yeni yargı paketi içerisinde yer alan makul şüphe uygulaması hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, "Türkiye tarımıyla beraber batış noktasına doğru gidiyor. Kimse konuşmasın diye baskı inşa ediliyor bu ülkenin üstüne. Yeni bir kanun çıktı. Makul şüpheden ötürü sizin evinizi, fabrikanızı, iş yerinizi arayabilecekler. Sonra makul şüpheden ötürü sizin mal varlıklarınıza el koyabilecekler. Sonra makul şüpheden ötürü sizi hapse atabilecekler. Siz gidip bir avukat tutacaksınız. Makul şüpheden ötürü dosyanıza gizlilik kararı alacaklar. Sizin avukatınız da dosyanın içinde ne var onu öğrenemeyecek. Bunların getirdiği ileri demokrasi bu. Demokrasinin yolu üretimden geçer. Demokrasinin yolu herkesin karnının doymasından geçer. Demokrasinin yolu alın terinden geçer" ifadelerini kullandı.



"PARAYI YANDAŞIN İÇİN Mİ HARCAYACAKSIN VATANDAŞIN İÇİN Mİ?"



Devlette 27,5 sene hesap uzmanlığı yaptığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bize güvenin. Biz öyle 12 falan da istemiyoruz. 4 yıllık yetki istiyorum sizden 4 yıl. Bakın bakalım 4 yılda bu ülkenin tarımı ne oluyor. 4 yılda bu ülke nasıl şaha kalkıyormuş. Bizim paramız var. Biz zengin ülkeyiz. Bu ülkenin kaynakları yeterli. Kimseye el avuç açmaya gerek yok. 27,5 yıl ben bu devlete hizmet ettim. Benim asıl görevim devlette hesap uzmanlığıdır. 27,5 yıl her kuruşun nerelere harcanması gerektiğinin hesabını yaptım. 27,5 yılın sonunda hiçbir Allah'ın kulu çıkıp sen şuradan malı götürdün demedi. Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden sonra en büyük bütçeleri yönettik. Para var, kaynak da var. Sorun parayı nerede ve kimin harcayacaksınız. Parayı yandaşın için mi harcayacaksın vatandaş için mi, sorun bu"



"KORKUYORSA KOLTUĞUNDAN AYRILACAK"



Ziraat Odaları'nın olmadığını savunan Kemal Kılıçdaroğlu, "Ziraat Odası Başkanı da yok. Buraya geldi bir arkadaşım Finike'den geldi. Narenciye'nin içine düştüğü durumu anlattı. 25 kuruş, alıcı yok. Bunu illa bir sanayici mi seslendirecek? İlla bir siyasetçi mi seslendirecek? İlla bir esnaf mı seslendirecek? Ziraat Odaları Başkanı ne yapıyor? Korkuyorsa koltuğundan ayrılacak oraya yürekli bir adam gelecek. Finike'den gelip burada yiğitçe konuşuyorsa getireceksiniz onu Ziraat Odası başkanı yapacaksınız. Korkuyorum, konuşamıyorum. İyi de o koltukta niye oturuyorsun o zaman? Ayrılacaksın o koltuktan" dedi. (DHA)

 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin