Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonucu için net tahmin yaptı!

Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı TV programında önemli açıklamalar yaptı. Seçim sonucu için tahminini açıklayan Kılıçdaroğlu, net konuştu. 300 milyar dolar vaadinin kaynağını açıkladı, seçim güvenliği konusunda ise "YSK ve Anadolu Ajansı'na güvenmiyoruz" dedi. Seçim meydanlarını da anlatan Kılıçdaroğlu "İmamoğlu ve Yavaş'tan memnun musunuz" sorusunu yanıtladı, partisi için özeleştirisine açıklık getirdi.

Google Haberlere Abone ol
Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonucu için net tahmin yaptı!

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü TV'de Liderler Özel programına katıldı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

ERDOĞAN’IN GEÇİRDİĞİ RAHATSIZLIK

Dün canlı yayında rahatsızlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili Kılıçdaroğlu, “Siyaset ayrı insanların sağlığı ayrı. Biz siyaseten rakip olabiliriz ama sonuçta rakiplerimizin de sağlıklı olmasını isteriz. Olması gereken de budur” dedi.

Sağlığıyla ilgili bir tavsiyeniz var mı sorusuna Kılıçdaroğlu, “Mutlaka doktorları ilgileniyordur. Sonuçta doktorları gerekeni yapıyordur. Doktorların söylediklerine uymak gerekiyor. Kural o” cevabını verdi.

MEYDANLARIN DİLİ NASIL?

* Seçim tarihi belli olduğu için çok daha geniş kitlelere ulaşmamız gerekiyor. Kendi vaatlerimizi aktarmamız gerekiyor. Bunun için de iki yolumuz var. Bir; benim belirli aralıklarla çektiğim videolar ve bunun sosyal medyada yayınlanması. İkincisi ise doğrudan doğruya yüz yüze gelerek… Alanda geniş kitlelerle birlikte oluyoruz.

* Vaatlerin daha dikkatle dinlendiğini görüyorum. Örneğin emeklilere kurban bayramında 15 bin lira yatıracağımızı söylemem, Şanlıurfa'da güneş enerjisinden yararlanıp çiftçilere elektriği ücretsiz vermeyi… Yapacağız bunu Türkiye genelinde.”

“BENİ EN ÇOK ÜZEN ŞEY…”

* Liderler doğal olarak kendi tabanlarının sesini dinlemek zorundadır. İktidar sahiplerinin topluma mesajlarının daha sıcak ve daha kucaklayıcı olmasını isterdim.

* Fakat ayrıştırıcı bir dil kullanılması ve bu dilin toplumun değişik kesimlerine daha sert biçimde yansıması sadece toplumda ayrışma değil, medya dünyasındaki ayrışmayı, sivil toplum örgütlerindeki sendikalardaki ayrışmayı görüyorsunuz…

* Tamamen kutuplaşan ve birbirini düşman gibi gören bir anlayışın egemen olması beni en çok üzen olay. Oysa biz insani olarak bir arada oturup tartışabiliriz. Niye tartışmayalım? Benim de hatam varsa söyleyebilirler, ben de onların eksiklikleri, hataları varsa söyleyebilirim. Siyasi liderlerin kavga etmemesi lazım. Hepimizin ortak amacı ülkeye hizmet etmek. İyilikte yarışmalıyız, niye kavga ediyoruz?

* Beni temelde üzen nokta ise iktidardaki siyasi partinin devletleşmiş olmasıdır. Oysa parti ayrı, devlet ayrıdır. Parti ile devleti karıştıran bir toplum haline geldik. Seçim sürecindeyiz, bu kolonları inşallah yeniden sağlamlaştıracağız.

YSK'YA GÜVENMİYORUZ

Kılıçdaroğlu, vatandaşların seçim güvenliği endişesine ilişkin şunları söyledi:

* Tam 1.5 yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. Biz Yüksek Seçim Kurulu'na güvenmiyoruz. Neden güvenmiyoruz? ‘Aynı zarfın içine konan 4 oy pusulasından 3'ü doğru, 1'i yanlıştır' diye karar alan bir Yüksek Seçim Kurulu topluma güven vermez.

* Yargıda ciddi bir bozulma var. Bunu bu ülkenin saygın yargıçları farkındalar ve bunu kapalı toplantılarda dile getiriyorlar. Devletin kolonlarını tahrip ettiler. Yargı bu kolonlardan birisidir. Adaleti yıprattığınız andan itibaren devleti çökertmiş oluyorsunuz.

* Türkiye'de kaç sandık var, bu sandıklar nerede, en son YSK'dan veriler geldi. Biz daha önceki veriler üzerinden ilk çalışmamızı yaptık. Hangi sandıkta görevlimiz olacak, Ankara'da gönüllü bir ekibimiz, Türkiye'deki her bir sandık görevlisini aradı ‘siz hangi sandıkta görevlisiniz?' diye. Doğru yanıt verdiyse ‘tamam bu işini biliyor'… Onlar ayrıca bizim eğitim merkezinde eğitime alındılar.

* Bu konuda bizim binlerce arkadaşımız eğitildi. Sadece CHP için söylüyorum. Diğer partilerin de buna benzer çalışmaları var. Islak tutanağın fotoğrafını çekip bize gönderdikten sonra o çuvalların nakliyle de arkadaşlar ilgilenecekler.

“ANADOLU AJANSI’NA GÜVENMİYORUZ”

* Biz Anadolu Ajansı'na da güvenmiyoruz. Malum İstanbul seçimlerinde bazı verileri vermemeye başladılar. Yüksek Seçim Kurulu durdu, verileri vermiyor. Ama bizim arkadaşlarımızın her birisinde, sandık görevlisinde, tutanaklar vardı elinde ve biz kazanacağımızı biliyorduk.

* Şunu rahat bir şekilde söyleyebilirim: Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir siyasal parti seçim sandıklarıyla ilgili bu kadar geniş ve güvenli bir önlem aldı.

* Ayrıca seçim gecesinin nasıl olacağıyla da ilgili bir çalışma var. Sağ olsun özellikle büyük kentlerdeki barolar her bir okula bir gönüllü avukat görevlendirdiler.

* O avukatlar da bir sorun çıktığı zaman hemen arkadaşlarımızı arayacaklar ve olaya müdahil olacak. Tutanaklarda bir olumsuzluk varsa muhalefet şerhlerini süratli bir şekilde yazacaklar.

“ÖZELEŞTİRİSİNE AÇIKLIK GETİRDİ”

Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan yaptığı, “Onları aramızdan uzaklaştırmayı başardık” özeleştirisine ilişkin şunları söyledi:

*Bu ülkede soğan bile alınamayacak noktaya gelindiyse, meyveler-sebzeler taneyle satılmaya başlandıysa… Geniş ve zengin toprakları olan bir ülke nasıl olur da bu pozisyona gelir?

*Buğday dışarıdan, arpa dışarıdan, yulaf dışarıdan, mercimek dışarıdan, canlı hayvan dışarıdan… Allah aşkına söyler misiniz bana niye böyle oldu? Kim yaptı bunu? Herhalde ben yapmadım.

*Ülkeyi bu hale getiren kim? Siyasi iktidar. Aldığı kararlar çiftçiyi toprağa küstürdü. Çiftçi ekemiyor çünkü ekse zarar edecek. Siyasal iktidar kendi çiftçisiyle rekabet ediyor. ‘Sen ekmezsen ben dışarıdan getiririm' diyor ve dışarıya daha pahalı ödeme yapıyor. İçeride çiftçiyi cezalandırıyor.

*Fiyatlar doğal olarak yükseliyor. Vatandaşın alım gücü yok. Şimdi bu insanlar soğana muhtaç hale geldiler ve ben bir video ile bunu eleştirdim.

*Geçmişte bizim hatamız şuydu: Geçmişte vatandaşı ‘iki kilo bilmem neye oy veriyorsun…' ‘Sana şunu verdiler sen oyunu veriyorsun…' diye eleştirirdik. Sormazdık, ‘Bu insan neden iki kilo mercimeğe veya bir kilo makarnaya muhtaç hale geldi?' Sormazdık bunu. Bunu eleştirdim. Şimdi biz gerçekten halkın partisi olma konusunda mesafe alıyoruz. Ve gerçekten halkın sorunlarıyla birebir yakından ilgileniyoruz.

*Sosyal yardım yapan bakanlığın yaptığı açıklamaya göre 4.5-5 milyon hane sosyal yardım alıyor. Bu 20 milyon nüfus demektir. Bir ülkede 20 milyon kişi avucunu açmış devletten gelecek yardımı bekliyorsa Türkiye'nin ciddi bir sorunu var demektir. 22 yıldır ülkeyi yönetenler sayıyı artırdılar ve bunula da övünüyorlar. İşte Türkiye için asıl temel sorun budur.

*Beka sorunu diyorlarsa beka sorunu budur. Kendi halkını, 20 milyonluk bir kitleyi açlığa ve yoksulluğa mahkum eden bir düzen. Bu düzenin değişmesi lazım. Biz bunu eleştirdik. (Partiyi) Buradan çıkardık. Bu sorunu çözmek için Aile Destekleri Sigortası diye bir sigorta dalını uygulayacağımızı ifade ettik.

“5 YILDA 300 MİLYAR DOLAR” VAADİNİN KAYNAĞINI AÇIKLADI

Kılıçdaroğlu, “5 yıl içinde 300 milyar dolar para gelecek” vaadini ilişkin detayları şöyle anlattı:

*Temiz para gelecek. Öyle uyuşturucu baronlarının paraları değil. Kirli para değil. Kirli parayı bunlar getirdiler. 11 kez kanun çıkardılar. Parayı getiren adam hakkında, kirliyse, ‘kovuşturma-soruşturma açılamayacak' diye de düzenleme yaptılar.

*Uyuşturucu parası geldi, arkadan uyuşturucu baronları da geldi. Ve bunlar Türkiye'de hesaplaşmaya başladı. Birbirlerini öldürmeye başladılar. Türkiye için tam yüz karası tablo.

*Ben Londra'ya gittim. Temiz para var, fonlar var, fonlarla görüştüm. ‘Eğer siz demokratikleşirseniz, can ve mal güvenliği olursa, adalet olursa, hukukun üstünlüğü olursa, haksızlıkla karşılaştığımızda hakkımızı alabilirsek biz geliriz Türkiye'de yatırım yaparız' dediler. 300 milyar dolar 5 yıl içinde Türkiye'ye gelecek ve yatırım yapılacak. Yatırım alanlarını da belirledik. Bunu da sosyal medyada paylaştım.

İMAMOĞLU VE YAVAŞ AÇIKLAMASI

Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanı adayı yardımcısı olmasına ilişkin, “İyi ki olmuş diyor musunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

*Son derece memnunum. Kampanyada faydasını görüyorum. Mansur Bey de Ekrem Bey de seviliyorlar zaten. Onlar da çıkıyorlar, onlar da konuşuyorlar. Türkiye'nin bir değişime ihtiyacı olduğunu vurguluyorlar. Memnunuz.

SEÇİM SONUCU TAHMİNİNİ YAPTI

Kılıçdaroğlu 14 Mayıs'taki seçimin sonuçlarına ilişkin tahminlerini ise şöyle aktardı:

*Seçim ikinci tura kalmaz. Birinci turda sonuçlanır. Birinci turda bu iş bitecek. Çünkü ben bu ülkenin gençlerine güveniyorum. Seçimin kaderini belirleyecek olan gençler, biz değiliz. Yaklaşık 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidecek, oy kullanacak.

*Bu gençler var olan düzenden şikayetçiler. Memnun değiller. Bütün mesele gençlerin sandığa gitmesi ve oy kullanması.

*Onları sandığa götürmemiz lazım. Eğer siz sandığa gider, otoriter bir rejimi demokratik yollarla değiştirirseniz dünya siyaset tarihine çok güzel bir armağan bırakmış olacaksınız.

"AK PARTİLİLER DE ZATEN GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEMİ İSTEYECEKLER"
Parlamentoda çoğunluğu alacağız. Öyle bir tablo var. AK Partililer de zaten güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyecekler. Siyaset yapma haklarını ellerinden aldılar. Zaten istiyorlar. Onlar belki çıkıp net ifade etmiyorlar da arkadaşlar görüşüyorlar, parlamentoda konuşuyorlar.

"VİZESİZ AVRUPA NEDEN OLMASIN?"
İlk 3 ay içinde Avrupa Birliği ile olan vize sorununu aşmak istiyoruz. Düzenlemeleri yapacağız. İlla dayatma kültürü ile iş mi yapılır, bizim aklımız yok mu? Kendi irademizle ülkemize getirebiliriz. Birinci sınıf demokrasiyle. Vizesiz Avrupa'ya gidilsin, neden olmasın?

"VATANDAŞLAR YOKSULU BİLMEYECEK, SOSYAL DEVLET BİLECEK"
Bir ülkede 20 milyon kişi devletten gelecek yardımı bekliyorsa ciddi bir sorun var demektir. Normalde bu sayının düşmesi lazım. Sayıyı artırdılar bununla da övünüyorlar. Asıl temel sorun budur. Beka sorunu budur. Kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum eden düzen. Bunun düzelmesi lazım. Vatandaşlar yoksulu bilmeyecek, sosyal devlet bilecek, afişe etmeyecek yoksulu. Devlet vatandaşın soyulmasına hizmet etmez, güzel bir gelecek vaat eder.

"AVM'LER İÇİN DE HAFTADA 1 GÜN TATİL ZORUNLULUĞU GETİRMEK LAZIM"
Zincir mağazalar değil AVM'ler için de haftada 1 gün tatil zorunluluğu getirmek lazım. Bu Fransa'da da diğer ülkelerde de var. 1 gün kapalı kalırlar, o gün insanlar tatil yapar, esnaftan alışveriş yaparlar, bu batılı ülkelerde uygulanan kural. Esnafın özel olarak korunması lazım. Deprem bölgesinde de esnafın hızlıca dükkanını açması konusu üzerinde durdum. Esnafın sosyal güvenliği 9 bin üzerinden, diğerleri daha düşük günden hesaplanıyor. Esnaf dükkanında, işçi işinden olabiliyor. Dolayısıyla sürekli çalışma şansı yok. Emekli olmak için belli bir yaşı doldurmak zorunda. Bağkurlu düşük aylık alıyor, bu büyük haksızlık benzer haksızlığı işçiler için görmek mümkün. Milli gelir artışından pay vermemekle ilgili bir yasal düzenleme yaptılar. Emeklilik sisteminin tümüyle yeniden ele alınıp değerlendirilmesi gerekiyor...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin