Kaşıkçı davasında karar verildi: Adalet Bakanlığı'nın olumlu görüşü üzerine dosyanın Suudi Arabistan'a devrine karar verildi. Eşi Hatice Cengiz'den ilk açıklama

Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'na 2 Ekim 2018'de girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan ve daha sonra öldürüldüğü ortaya çıkan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesine ilişkin 26 sanıklı davada, Adalet Bakanlığı'nın olumlu görüşü üzerine dosyanın Suudi Arabistan'a devrine karar verildi.

Google Haberlere Abone ol
Kaşıkçı davasında karar verildi: Adalet Bakanlığı'nın olumlu görüşü üzerine dosyanın Suudi Arabistan'a devrine karar verildi. Eşi Hatice Cengiz'den ilk açıklama

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2018 yılında İstanbul'da öldürülmesine ilişkin davanın 31 Mart'ta yapılan duruşmasında, savcı yargılamanın durmasını ve dosyanın Suudi Arabistan makamlarına devrini talep etti.

Mahkeme heyeti, savcının talebi hakkında Adalet Bakanlığı'ndan yazılı olarak görüş istenmesine karar verdi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da hemen ardından, dosyanın Suudi Arabistan'a devri için İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne olumlu görüş bildireceklerini söyledi; "Yargılamanın devri Türk mahkemelerinin yetkisini ortadan kaldırmıyor" dedi.

Bu arada davanın, haklarında yakalama kararı bulunan ve teammüden adam öldürme ve delilleri yok etmekle suçlanan 26 firari sanığının hiçbiri 31 Mart'taki duruşmaya katılmamıştı.

Suudi yetkililer daha önce Türkiye'nin davayı devretmesini istemişlerdi.

İstanbul'daki son duruşmada savcı sanıkların yabancı uyruklu olması nedeniyle yakalama emirlerinin yerine getirilemeyeceğini ve ifadelerinin alınamayacağını söyleyerek bu talebin kabul edilmesini istedi.

KARAR VERİLDİ

Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'na 2 Ekim 2018'de girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan ve daha sonra öldürüldüğü ortaya çıkan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesine ilişkin 26 sanıklı davada, Adalet Bakanlığı'nın olumlu görüşü üzerine dosyanın Suudi Arabistan'a devrine karar verildi.

HATİCE CENGİZ: KARARA İTİRAZ EDECEĞİZ

SUUDİ Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'na 2 Ekim 2018'de girdikten sonra bir daha kendisinden haber alınamayan ve daha sonra öldürüldüğü ortaya çıkan gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın katledilmesine ilişkin 26 sanıklı davada, Adalet Bakanlığı'nın olumlu görüşü üzerine dosyanın Suudi Arabistan'a devrine karar verildi.

Duruşma sonrasında basın mensuplarına açıklama yapan Hatice Cengiz'in avukatı Gökmen Başpınar, "Beraat eden sanıklar yönünden yargılamanın devam etmesi gerektiğinin kanunda açıkça yer almasına rağmen ne yazık ki 11. Ağır Ceza Mahkemesi Türk milletine ait olan yargılama ve egemenlik hakkını adil yargılama ilkesinin olmadığı Suudi makamlarına devretmiştir. Bu karara tarafımızdan itiraz edilecektir. 7 gün itiraz süresi vardır. Ayrıca Adalet Bakanlığının vermiş olduğu karara da Ankara İdare Mahkemeleri nezdinde iptal davası açtık. Sonuçta hak yerini elbet bir gün bulacaktır ve Türk milletine ait olan yargılama yetkisi, İstanbul'da işlenen cani bir suikast sonucunda Türk milleti tarafından kamu vicdanında yargılamasını neticesinde, Türk adaleti tarafından da gerçek bir gün elbet ortaya çıkarılacaktır" dedi.

"SUÇ DEĞİŞMEDİ"

Hatice Cengiz ise "Çok fazla söylenecek şey bulamıyorum ama yine de bir şeyler söylemenin çok önemli bir an benim için. Biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir cumhuriyet ve demokrasi ile yönetiliyor. Kurumları var, Hukukun üstünlüğü olan bir ülke. Suudi Arabistan gibi bir aile tarafından yönetilmiyoruz. Burada hukuki süreci yöneten ve vatandaşların mağduriyetlerini gideren bir hukuk sistemi var. Ve biz bu hukuk sistemi uyarınca az önce avukatımın da söyleyeceği karara itirazlarımızı yapacağız" dedi.

Cengiz, "İki ülke arasında bir anlaşmadan bahsediliyor. Fakat bu bana bir şey hatırlattı. Mavi Marmara davasında da buna benzer iki ülke arasında anlaşmasından sonra davalar düşürülmüştü. Fakat orada altını çizmek gereken bir şey var. İsrail Türkiye'den işlemiş olduğu cinayetlerden ötürü özür diledi. Burada iki ülke anlaşıyor olabilir. İki ülke yeni bir döneme giriyor olabilir ama suç aynı suç. Suç değişmedi. Suçu işleyen kişiler de değişmedi. Karşımızda bir olay var. Bu olayı hiçbir şey olmamış gibi, ülkeler anlaşıyor artık bu dosyayı Suudi Arabistan'a bırakmalıyız diye bir şey olamaz. Bir anlaşma yoluna gidilse bile bunun yolu bu şekilde olmamalı. Hükümetler ve devletlerin bir ilkesel duruşu olması lazım. Hukuk bunun için var. Hukuki süreci kullanmak bunun için önemli. Benim elimden geldiği sürece bu süreci devam ettireceğim" diye konuştu.

"HUKUKTAN VAZGEÇMİŞ OLUYORSUNUZ"

Hatice Cengiz, şöyle devam etti:

"Elbette ki farkındayım Türkiye'nin yalnız bırakıldığının hukuki sürecin bu noktaya gelmesinde, Türkiye'nin büyük emeğinin olduğunun elbette farkındayım. Yani uluslararası kamuoyundan tutun, uluslararası sistem, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler vesaire bütün bu kurumların hiçbiri bu meseleyle ilgili çalıştırılmadı. Herhangi bir bağımsız yargı ya da soruşturma için adım atılmadı. Türkiye kendi özsel varlığıyla ya da güçleriyle belli bir noktaya geldi ama son gelmiş olduğu noktada vermiş olduğu karar kabul edilebilir bir karar değil. O yüzden ben böyle bir kararı desteklemekle yükümlü değilim. Netice itibariyle ben bir Türk vatandaşıyım. Ayrıca şunu da söylemek istiyorum, ben sadece Cemal'le bir akraba ilişkisinden dolayı hala savunuyor değilim, Cemal rahmetli eşim olduğu için değil. Onunla aynı şeylere inandığım için, onunla aynı mücadelenin için de yer almak istediğim için ve ben hala aynı şeylere inanıyorum. Yani bugün davayı devrettiğiniz ülke, daha yakın bir dönemde hiçbir açıklama yapmadan, hiçbir dosya gösteremeden 81 kişinin idamına karar verdi ve bunu gerçekleştirdi. Hiç kimseden bir açıklama gelmedi. Bunları düşünmek lazım. Bugün bu davayı Suudi Arabistan gibi hiçbir şekilde kanunun uygulanmadığı, hukukun geçerli olmadığı bir ülkeye devrediyorsunuz ve hukuktan vazgeçmiş oluyorsunuz. Adalet arayışınızdan vazgeçmiş oluyorsunuz. Ben buna karşı olarak hukuki süreci devam ettireceğim" 

NE OLMUŞTU?
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı, nişanlısıyla evlenebilmek için gerekli evrakları almak amacıyla 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdi ve bir daha çıkmadı.

Kaşıkçı'nın İstanbul'un göbeğindeki konsolosluk binasında vahşice yok edildiği ortaya çıktı. Tüm dünyanın kanını donduran olay, Türkiye - Suudi Arabistan ilişkilerini daha da gerginleştirdi.

Sert bir tavır takınan Türk yetkiler, cinayetin henüz gizemini koruduğu günlerde yaptıkları açıklamalarda Kaşıkçı’nın başkonsoloslukta öldürüldüğünü söylüyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir ay sonra Washington Post için kaleme aldığı yazıda şunları dile getiriyordu:

 “Cemal’in cenazesi nerededir? Suudi yetkililerin cenazeyi teslim ettiklerini öne sürdükleri ‘yerel işbirlikçi’ kimdir? Bu ince ruhlu insanın katil emrini kim vermiştir? Maalesef Suudi makamları bu soruları yanıtlamayı reddetmektedir.”

'EMRİN SUUDİ HÜKÜMETİNİN EN ÜST MAKAMLARINDAN GELDİĞİNİ İYİ BİLİYORUZ'
Bu yazıda “Cemal'in katledilmesi emrinin, Suudi hükümetinin en üst makamlarından geldiğini de iyi biliyoruz” diyerek net bir mesaj veren Erdoğan, şunu da ekliyordu:

“Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrini Kral Selman’ın verdiğine inanmam kesinlikle mümkün değildir. Dolayısıyla bu cinayetin, Suudi Arabistan’ın resmi politikasını yansıttığına inanmak için de herhangi bir sebep bulunmamaktadır.”

Erdoğan'ın ve Türk yetkililerin cinayetin emrini vermekle suçladığı kişi ise Veliaht Prens Muhammed bin Selman'dı. 

Selman'ın sert yanıtlarının ardından Suudi Arabistan'da Türk mallarına yönelik boykot başlatılmıştı. 

'SUUDİ MAHKEMELERİNE GÜVEN YOK' MESAJI
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, Türk yetkililer Kaşıkçı cinayetinde sorumluların ortaya çıkarılması konusunda Suudi mahkemelerine güvenilmeyeceğini söyledi.

Erdoğan, Washington Post’taki yazısında, Cemal Kaşıkçı cinayetini Suudilerin örtbas etmeyi sürdürdüğünü söyledi. Erdoğan, Kaşıkçı cinayetinin önemini şöyle anlatıyordu:

“Suudi gazetecinin ölümünün tüm yönleriyle aydınlatılıp aydınlatılmayacağı, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecektir.”

EKONOMİK KRİZ KAPANAN KAPILARI ÇALDIRDI
Türkiye’nin içine girdiği ekonomik krizle birlikte AKP hükümeti daha önce gerginlik yaşadığı ülkelerle ilişkilerini düzeltme çabalarına girdi.

Mısır, Birleşik Arap Emirliği gibi ülkelerle kurulan temasların ardından sıra Suudi Arabistan’a geldi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 10 Mayıs 2021'de ikili ilişkileri geliştirmek adına Riyad'a gitmişti. Bu ziyaret Kaşıkçı cinayetinden sonra bir ilkti. 

Erdoğan'ın da Şubat ayında Riyad'a gitmesi bekleniyordu ancak bu ziyaret gerçekleşmedi. Gazetecilerin sorusu üzerine Erdoğan şu yanıtı vermişti:

"‘Biz Suudi Arabistan’la da olumlu diyalogumuzu sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde somut adımlarla ilerleme arzusundayız. Suudi Arabistan’la bu süreci olumlu istikamette geliştirelim istiyoruz."

Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Türkiye’de süren dava, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinin önündeki başlıca sorunlardan biriydi.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin