KARA MİZAH NE ZAMAN YAPILIR?
Üstünden biraz geçti ama yine de yazmak istedim.
Zira, konu önemli.
Mazhar Alanson’un Siirt’teki çocuk tecavüzleriyle ilgili yaptığı espriler üzerine epey düşündüm.
İtiraf ediyorum, Alanson’u bir müzisyen olarak çok sevdiğim için, onu haklı bulmak için kendimi ikna etmeye uğraştım.
Ama edemedim.
Evet, mizah çok önemlidir. Özellikle kara olanı.
Ama yine de Mazhar Alason’un twitter esprileri hoşuma gitmedi. Cüneyt Özdemir’in tepkisini haklı buldum bu konuda.
Soru şu: Her koşulda mizah yapılabilir mi?
Sanmıyorum.
Mizah, yazar Kurt Vonnegut’a göre, korkuya bir tepkidir. Ve der ki, “Gülmek büyük ölçüde korku tarafından tetiklenir”.
Savaş gibi, depremler gibi, önleyemeyeceğimiz ve bizi çok aşan durumlar karşısında korkmamız ve kara mizaha sığınmamız anlaşılır bir durumdur. İyidir de.
Ama çocuk tecavüzlerinde kara mizaha sığınabilir miyiz?
Hayır.
Bu tür olaylarda korkuya kapılmak değil, öfkelenmek gerekiyor.
Öfke duymak ve değiştirmek için mücadele etmek gerekiyor.
Yani, mizahını yapmak yerine, kolları sıvamak ve sorunun bir ucundan tutmak lazım.
Özellikle de çok sevilen bir sanatçının bu konuda yapabileceği bir şeyler vardır diye düşünüyorum.
Ben çocuklar ve gençler söz konusu olduğunda hiçbir şeye gülüp geçemiyorum.
Onlara bu içi geçmiş dünyada öyle büyük haksızlıklar yapılıyor ki, insan olanın resmen içi sızlıyor.
Sevmeyi ve sevilmeyi hiç bilmemiş ya da tümüyle unutmuş, insanlıktan çıkmış, yaratık haline gelmiş “büyükler”, tüm nefretlerini sanki çocuklardan çıkartıyorlar.
Hakaret, aşağılama, dayak, baskı, sevgisizlik…
Bunlar çocuklara reva görülen gündelik davranışlar, sıradan gerçekler.
Cehaletin ve nefretin tavan yaptığı yerlerde ise iş gelip tecavüze kadar dayanıyor.
Bir insanlık suçu bu.
Bunları yapan yaratıkların en ağır cezaları almaları, en ağır mahkemelerde yargılanmaları gerekir.
Yani lafın kısası, çocuk tecavüzünün söz konusu olduğu yerde espri olmaz diyorum ben. Anlamı da yok, gereği de.
NESLİHAN ACU
neslidost@gmail.com