İŞTE DİZİLEAKS’İN MEDYATAVA’DA MERAKLA BEKLENEN İLK YAZISI

© MEDYATAVA-“Tek Başımıza”nın çok iyi bir oyuncu kadrosu var. Başak Köklükaya, Ahu Türkpençe, Tardu Flordun üçlüsünün bu dizideki oyunculukları on numara. Ancak..! “Hayat Devam Ediyor”da aslında işlenen şey küçücük kızların okuldan alınıp çocuk yaşta zorla kocaya verilmesidir. Gerçek bir dram; “Çocuk Gelinler”. “Bir Ömür Yetmez” izleyicide 'aceleye getirilmiş, üzerinde fazla düşünülmemiş' bir iş izlenimi yaratıyor. İşte DiziLeaks’in Medyatava’da merakla beklenen ilk yazısı…

Google Haberlere Abone ol
İŞTE DİZİLEAKS’İN MEDYATAVA’DA MERAKLA BEKLENEN İLK YAZISI

Yeni Başlayan Diziler:



TEK BAŞIMIZA


(1. bölüm)


Yapım: MOST PRODUCTION



Son derece özenli ve kaliteli yapımlar ortaya çıkarmasına rağmen bu yapım şirketinin reytingler konusundaki şanssızlığı sürüyor. Bunu elbette salt 'şanssızlığa' bağlamak yanlış olur. Şirket doğru projeleri yanlış işliyor. TEK BAŞIMIZA'nın çok iyi bir oyuncu kadrosu var. Başak Köklükaya, Ahu Türkpençe, Tardu Flordun üçlüsünün bu dizideki oyunculukları on numara. Ancak.......!



Senaryonun kurgusundaki büyük yanlışlar daha ilk dakikalardan başlayarak izleyiciyi diziden uzaklaştırdı. Türk izleyici hikâyenin çeşitli zaman durakları arasında gidip gelmesinden asla hoşlanmaz ve bunu yadırgar. Geriye dönüşlere (flash-back) ise alışkındır ama bu senaryoda yapılan geriye dönüş değildi. İlk sahnede kucağında çocuğu ile sokaklarda koşan, kaçan kadını gördük, daha sonra ise 14 saat öncesine gittik. Bu gereksiz yere kafa karıştırmaktan başka bir şeye yaramadı. Daha sonra da geçmiş sahneleri verirken '1 no'lu kamera kaydı, 2 no'lu kamera kaydı diye' izleyiciyi hiç ilgilendirmeyen ve onu öyküden koparan yazılar gördük. Keşke öyküyü kronolojik sırayla verselerdi, izleyici de diziden kopmasaydı.



TEK BAŞIMIZA'da üç yabancı filmin izlerini görmek mümkün. Başak Köklükaya ile Tardu Flordun çiftinin bir kiralık katilin dahil olduğu hikâyesi Michael Douglas-Gwyneth Paltrow'un oynadığı Mükemmel cinayet filmiyle çok benzeşiyor. Sanırım ikinci bölümde olay Thelma ile Louise'e, daha sonra ise Julia Roberts'ın oynadığı Yatağımdaki Düşman filmine dönüşecek.



Apayrı hayatları olan iki kadının kaçış sürecinin hemen başında bir araya gelmeleri ve yola birlikte devam etmeleri biraz Anneler ile Kızları dizisini, biraz da Melekler Adası'nı andırıyor. Bu konu senaryo aşamasında çok daha iyi işlenebilir ve bu kadar iyi oyunculuklar ve böyle özenli bir yapımla çok daha başarılı bir iş olabilirdi. Ama daha yolun başındayız ve hiçbir şey için geç değil. Belki de bu hatalar giderilmiş, senaryo izleyicinin yadırgamayacağı,reddetmeyeceği bir kurguya oturtulmuştur ve bizi çok daha başarılı bir ikinci bölüm beklemektedir.




HAYAT DEVAM EDİYOR


(1. ve 2. bölümler)



Yapım: BOYUT FİLM


Mahsun Kırmızıgül'ün uzun zamandır beklenen, tanıtımı çok iyi yapılan, gerçekten merak edilen ve daha dizi yayınlanmadan başarılı olacağı adeta kesinleşen dizisi gerçekten de bekleneni vermeyi başardı. Mahsun'un filmlerindeki kendine özgü dili dizide de aynen görüyoruz. Daha ilk tanıtımı yayınlandığı günden beri izleyicide bir 'Mahsun'un dizisi kesinlikle tutar' algısı oluştu. Kimsenin aklına 'o kadar da tutmayabilir' diye bir şey gelmediğine eminim. Dizinin müzikleri nefis. Adeta hikâye ile birbirinin içinde eriyor ve bir bütün oluşturuyor. Müzik bile bu iç acıtıcı hikâyeyi kendi başına anlatıyor gibi.



Mekânlar çok iyi, her şey 'büyük' tasarlanmış. Fikret Kuşkan-diziler sözkonusu olduğunda-hayatının rolünü oynuyor diyebiliriz. O kadar başarılı. Öylesine inandırıcı. Hayat rolünde Meltem Miroğlu rolünün hakkını veriyor. Çok etkileyici bir oyun çıkaramasa da kısa zamanda daha iyi olacağının işaretini alıyoruz. Rozet Hubeş kuma Kudret rolünde harika. Hele bir Rana Cabbar var ki bu rolde başkasını düşünemezdim bile.



Diziye hakim olan renklerde bile sanki bir zalimlik, bir vahşet,bir acımasızlık var. Her şey sanki biraz kana bulanmış. Çok sert, insanın sinir köklerine basınç uygulayan bir dizi. O yüzden de izleyiciyi etkiliyor. Ama bu kadar sert sahneleri görmeye dayanamayıp zap yapanlar olduğunu da biliyorum.


Dizinin hiç mi olumsuz bir yanı yok? Elbette var. Her iki bölümün de hemen hemen her sahnesinde herkes birbirine acaip bağırıyor, saldırıyor. Yani aşırı derecede bir bağırıp çağırma, vahşi davranış, saldırı durumu var. Sanırım gelmiş geçmiş bütün diziler içinde diyalog desibellerinin en yüksek olduğu dizi budur. Dizinin en çok öne çıkan iki özelliğinden biri 'acı' ise öteki de elbette sertliktir. Ama bu her an ve sürekli olmamalı. Çünkü bir süre sonra etkisini yitirir. Bu gibi sahneler izleyici için sıradanlaşır. Onun için bunların dozunun azaltılması gerekir. Her an bir gaza basma durumu var. Oysa bazen gaza, bazen frene basmak daha iyidir. Sakin, duygusal sahnelerden sonra gelecek olan bir şiddet sahnesi seyredeni daha çok etkiler.



Bir çok gazetede TV eleştirmenleri bu dizinin çok fazla mesaj içerdiğini yazıyor. Doğrudur. Her fırsatta her yere, her kesime ve her görüşe gönderme yapmak gayreti gereksiz ve izleyeni yorabilir. İzleyici diziyi hikayesi izin izliyor, mesajı için değil.



Bir de, kanımca, hikâyenin özünde şöyle bir hata var: Aslında burada işlenen şey küçücük kızların okuldan alınıp çocuk yaşta zorla kocaya verilmesidir. Gerçek bir dram. Çocuk gelinler. Ama bu 15 yaşındaki kızın sevgilisi ile yatıp ondan hamile kalması bu dramla örtüşmüyor. Kızın masumiyetine zarar veriyor. Seyirci Hayat'ı henüz çocuk sayılan, saf, temiz, masum bir kız olarak görmek ister. Böyle bir kızın koca diye yaşlı bir adamın yatağına atılması son derece etkileyici, isyan edilesi bir durumdur. Hayat'ı neden daha 15 yaşında cinselliği tadan, sevgilisi ile ilişkiye giren bir kız olarak vermişler? Diğeri çok daha iyi olmaz mıydı? Sevdiği genç ile aralarında masum, platonik bir aşk olsaydı keşki. Bu durum hem Hayat'ı, hem de anlatılmak istenen vahşeti zedeliyor. Adeta Hayat işlediği hatanın kefaretini ödüyor.



Temposu yüksek, gümbür gümbür bir dizi Hayat Devam Ediyor. Eğer sertliğinden, şiddetinden çok duygusal yanı ortaya çıkarılır ve asıl o işlenirse daha da başarılı olacaktır.




BİR ÖMÜR YETMEZ


(1. bölüm)


Yapım: TMC



Yıllardır Türk izleyiciye en güzel, en başarılı yapımları sunmuş olan bir kaç şirketten biri olan TMC; beklenen başarı çizgisini pek tutturamayan Bir Çocuk Sevdim'den sonra Bir Ömür Yetmez'le ne yazık ki adeta bir kan kaybetme sürecine girmiş gibi görünüyor. Çünkü TMC gibi zirvedeki bir şirketten beklenti de yüksek oluyor. Başka bir şirket için belki de başarı sayılabilecek bir reyting düzeyi TMC için çok zayıf kalıyor.



BİR ÖMÜR YETMEZ izleyicide 'aceleye getirilmiş, üzerinde fazla düşünülmemiş' bir iş izlenimi yaratıyor. Hikaye son derece sürprizsiz, zorlama. Adeta senaristler bir araya gelip 'Ne bulalım, nasıl bir şey yazalım?' diye kafa patlatıp bunu bulmuşlar. Çekici bir konu değil. Gerçek 'esin'den, 'yaratıcılık'tan yoksun. Elbette böyle bir konu da senaryo aşamasında çok iyi bir şekilde işlenip çok daha etkileyici, ilgi çekici bir hale getirilebilirdi. Sahne içerikleri ve sıralaması çok daha başarılı olabilirdi. TMC'nin parıldayan işlerine alışık olan bizler bu dizinin soluk, cansız, yeterince ışıklı olmayan etkisini doğrusu çok yadırgadık ve beklediğimizi bulamadık.



Eminim ki senaristler tekrar otursalar ve yeni bir gayret ve özenle ilk bölümü yeniden yazsalar, o kuru ve yaratıcılıktan yoksun 'ne bulsak da yazsak?' düşüncesinden ziyade ilham perilerinin sesini dinleseler çok daha iyi bir iş çıkar. Senaryoda önceden düşünülmemiş ama izleyiciyi sarsacak bir sapmaya, bir değişikliğe gitmek iyi bir fikir olabilir. İlle her şeyin baştan düşünüldüğü gibi yazılması şart değil. Bir sürpriz olayla, bir 'tokat'la, bir ters köşeyle izleyicinin diziye olan ilgisi bir anda artabilir. Var olan kadroya yeni bir ismin katılması da dikkatleri bu diziye çekebilir. İzleyici beklenmeyen ziyaretçilerden her zaman hoşlanır. BİR ÖMÜR YETMEZ'in bir kaç bölüm içinde TMC'nin alışık olduğumuz çizgisine yükselmesini heyecanla bekliyoruz.



MEDYATAVA DİZİLEAKS / 26 Kasım 2011



© MEDYATAVA-2011





Etiketler Ahu Türkpençe
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin