İstanbul Modern Sinema'da yeni sezon başlıyor! İşte 11 filmlik program

İstanbul Modern Sinema yeni sezonda izleyicilere 11 filmlik bir seçki sunuyor.

Google Haberlere Abone ol
İstanbul Modern Sinema'da yeni sezon başlıyor! İşte 11 filmlik program

İstanbul Modern Sinema'da yer alacak 11 filmlik programda sinema tarihinin farklı dönem ve coğrafyalarından örnekler yer alıyor. 



19 - 29 Eylül tarihlerinde yayınlacak filmler şöyle:



Bana Alfredo Garcia’nın Kellesini Getirin (Bring me the Head of Alfredo Garcia), 1974



Yönetmen: Sam Peckinpah



Oyuncular: Silvia Pinal, Francisco Rabal, Fernando Rey



Zengin ve güçlü çiftlik sahibi bağırır: “Bana Alfredo Garcia'nın kellesini bulun!” İki ödül avcısı yola koyulur ve asıl kahramanımız, piyanist barmen Bennie ile bir salonda karşılaşırlar. Film Bennie’nin kelleyi teslim ettiğinde bir milyon dolar ödül kazanacağını inanarak kız arkadaşıyla birlikte çıktığı sarhoş ve şiddetli Meksika yolculuğunu anlatır. Yıllar sonra kült film olarak anılacak bu yolculuk kan ve tekila kokacak, Peckinpah çaresiz anti-kahramanını sevse de ona acımayacak, filmini Western gibi başlatıp daha karanlık bir anlatıma gidecek, tutku ve saplantının sınırlarını sorgulatacaktır.



Başka bir Dünya (The Sweet Hereafter), 1997



Yönetmen: Atom Egoyan



Oyuncular: Ian Holm, Caerthan Banks, Sarah Polley



Holm’un oynadığı büyük şehir avukatı Mitchell Stephens küçük bir Kanada kasabasına gelir. Kasaba halkının başına büyük bir trajedi gelmiş, 14 çocuk bir otobüs kazasında feci şekilde ölmüştür. Stephens kalan ebeveynlere giderek onları birleştirmeye ve suçluya karşı dava açmalarına ikna etmeye çalışır. Bir yandan da kendi kızının uyuşturucu problemiyle uğraşmakta, onu neredeyse kaybetmek üzeredir. Kazadan kurtulan tek tanık Nicole, bu dava için kilittir. Egoyan mecazi mikroskobundan suçun özüne, insan ilişkilerindeki çetrefilliğe bakıyor. Ölümün trajedisinden çok hayatta kalmanın yasıyla ilgilenen yönetmen, ustalığını parlattığı bu filmle Oscar’a aday olmuştu.



Beşinci Mevsim (La Cinquième Saison), 2013



Yönetmen:  Peter Brosens, Jessica Hope Woodworth



Oyuncular: Aurélia Poirier, Django Schrevens



İsimsiz, sıradan bir Belçika köyü gizemli bir afetin etkisi altında kalır ve köye o yıl bahar gelmez. Belli ki, doğanın döngüsünde bir sorun vardır. Her yıl kış sonu kutlanan şenlik ateşinde otlar alev almayınca tohumlar da büyümemeye, inekler süt vermemeye başlar. Köy halkı panik ve husumetle bir araya gelir; kısa sürede bir günah keçisi aramaktan da çekinmeyecektir. Doğa adeta insanoğlunu cezalandırmaya karar verdiğinde, köyün üç çocuğu Alice, Thomas ve Octave olan biten karşısında hayatta kalmaya çalışırlar. Bu tüyler ürpertici kıyamet filminin ilk gösterimi Venedik Film Festivali’nin yarışmasında yapıldı. 



Dayanılmaz Aşk (Enduring Love), 2004



Yönetmen:Roger Michell



Oyuncular: Rhys Ifans, Daniel Craig, Samantha Morton



Zekice yazılmış, dramatik bir gerilim. Akademisyen Joe’nun hayatı, bir gün piknikte kurtarmaya çalıştığı bir adamın ölümüne sebep olan balon kazasından sonra değişir. Joe, tanık olduğu kazanın kötü anılarını ve ölümün etkisini üzerinden atmakta zorlanır ve kendi rolünü sorguladığı olayda balonun ipini tutarak yardım etmeye çalışanlardan biri olan Jed, onu bulur. Aralarında “Tanrı sevgisi” ile birlikte tuhaf bir bağ oluşur. Aşk, kader ve tutkuyu inceleyen film için iki erkek arasında geçen bir tür Öldüren Cazibe, denilebilir. Ian McEwan'ın romanından uyarlanan filmin özellikle nefes kesen açılışına dikkat!



Diva, 1981



Yönetmen:  Jean-Jacques Beineix



Oyuncular:  Frédéric Andréi, Wilhelmenia Wiggins Fernandez



Fransız Neo-Barok döneminin de ilk örneklerinden olan, Jean-Jacques Beineix’nin bu ilk filmi, gösterişli, stilize bir polisiyedir. Opera tutkunu bir postacı olan Jules, özellikle de Amerikalı diva Cynthia Hawkins’e saplantıyla bağlıdır. Konserinden gizli bir ses kaydı alınca işin içine müzik piyasasındaki korsan çeteler girer. Çürümüş polis teşkilatının olaya karışmasıyla işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu rengarenk, romantiklikten de vazgeçmeyen distopyada aksiyondan kara filme birçok janr bir arada. Filme ruhunu veren en etkileyici unsur ise Vladimir Cosma'nın operaya çalan müzikleri.



Kader, 2006 



Yönetmen: Zeki Demirkubuz



Oyuncular:  Vildan Atasever, Ufuk Bayraktar, Settar Tanrıöğen  



Altın Portakal’da En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini alan Kader’de, Demirkubuz’un1997 filmi Masumiyet’teki Bekir ve Uğur karakterlerinin geçmişlerine, onları ömürleri boyunca tutsak eden duyguların başlangıcına gidiyoruz. Tanışmalarından başlayarak uzun yıllara yayılan bu tutku ve teslimiyet hikayesinde Bekir’in Uğur’a olan umutsuz aşkı hayatını kemirerek onu tam bir ‘tutunamayan’a çevirirken, Uğur ise körü körüne bir hapishane tutkunu olan Zagor’a aşıktır. Kader, izleyicinin yüreğini yakan, ölesiye tutkunun ağırlığını omuzlarımıza yükleyen gerçek anlamda bir kara sevda filmidir.



Seks Yalanları (Sex, Lies, and Videotape), 1989



Yönetmen: Steven Soderbergh



Oyuncular: Andy McDowell, James Spader, Peter Galagher



Los Angeles’ta geçen bu film cinsel hayatları karmaşık bir çiftin hikâyesini anlatıyor. Çiftimizin ilişkilerindeki denge, bir yabancının hayatlarına girmesiyle değişiyor. Cinsel fantezilerin videoya çekilmesi, yalanlar ve sırlarla ilişkiler daha da girift bir hâl alıyor. Seks Yalanları, 29 yaşındaki Steven Soderbergh tarafından Los Angeles’a yaptığı bir seyahat sırasında sekiz günde yazıldı. Film beklenmedik bir gişe başarısı yakaladı ve Cannes’da Altın Palmiye ve Spader’a da En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandırdı.



Solaris (Solyaris), 1972



Yönetmen: Andrey Tarkovski



Oyuncular: Natalya Bondarchuk, Donatas Banionis



Solaris isimli uzay istasyonundan tuhaf sinyaller gelmektedir. Kozmonot ve psikolog Kris Kelvin bu sorunla ilgilenmek üzere oraya gönderilir. Ancak kendisi de bu büyülü, okyanusa benzer gezegende yaşanan doğaüstü olaylara maruz kalacak, yıllarönce ölmüş karısına kavuşarak kendi bilincinin en karanlık katmanlarına doğru bir yolculuğa çıkacaktır. Rus yönetmen Tarkovski, bilim kurgu yazarı Stanislaw Lem’in romanındaki bilimkurgu şablonunu kırarak insan-doğa ve hakikat kavramları üzerine kendi fikir ve duygularını aşılayarak bir başyapıt yaratmıştır. Vicdan muhasebesi üzerine derin bir gerilim filmi olan Solaris, Cannes’da hem Jüri Büyük ödülü’nü, hem de FIPRESCI ödülünü kazandı. 



Veronika Voss (Die Sensucht der Veronika Voss), 1982



Yönetmen: Rainer Werner Fassbinder



Oyuncular: Rosel Zech, Hilmar Thate, Cornelia Froboess



Fassbinder’in 'BRD Üçlemesi'nin ikinci filmi olan Veronika Voss, ‘50’li yıllardan – özellikle de UFA Stüdyoları’nın ürettiği – bir melodram kılığına bürünmüşse de, aslında ülkesine dair sert bir hicivdir. Bir zamanların gözde aktrisi Veronika Voss savaş sonrası bir uyuşturucu bağımlısı olarak Münih’te yaşamaktadır. Sinemadaki geçmiş zaferlerinin gölgesinde hayatta kalmak için mücadele ederken bir spor yazarı olan Krohn ile tanışır. Veronika esrarengiz güzelliğiyle onu etkiler, ancak ilişkileri geliştikçe geçmişindeki karanlık sırlar ortaya çıkar. Gerçek bir hikayeden yola çıkan bu melankolik film hem savaş sonrası Batı Almanya’nın ekonomik mucizesine bakıyor, hem de kadın karakteri üzerinden ülkesindeki ahlak ve dürüstlüğü sorguluyor. Bu film katıldığı yıl Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı ile dönmüş, Fassbinder birkaç ay sonra odasında ölü bulunmuştu.



Viridiana, 1961



Yönetmen: Luis Buñuel



Oyuncular: Silvia Pinal, Francisco Rabal, Fernando Rey



Gündüz Güzeli’nin iffetli ama düşmüş sarışını, burada Viridiana’yı oynuyor. Viridiana kendini ebediyen Kilise’ye adamak üzereyken başrahibe eğitimi için gereken masrafları karşılamış olan zengin amcası Don Jaime’ye bir veda ziyareti yapar. Önce ondan kuşkulansa da Jaime masum yeğenine o kadar nazikçe davranır ki, kız onun kendisini baştan çıkarmaya niyetlendiğinden şüphelenmez. Ancak, Viridiana ilaçlı kahveyi içip kendinden geçince, Jaime’nin yüreği ona tecavüz etmeye elvermez. Yine de, kendisini bırakıp manastıra dönmesin diye Viridiana’ya artık bakire olmadığını söyler. Fetişi ve taşlamayı seven bir yönetmen olan Buñuel’den tanıdık bir kara komedi. İnsan doğası üzerine alaycı ve bozguncu film, yetkililerden habersiz olarak İspanya adına Cannes Film Festivali’ne katılarak Altın Palmiye’yi kazanmıştı.



Yay (Hwal), 2005



Yönetmen: Kim Ki-duk



Oyuncular: Yeo-reum Han, Si-jeok Seo, Gook-hwan Jeon



Çocukluğundan beri büyüttüğü genç bir kızla birlikte okyanusun orta yerinde, teknede yaşayan 60 yaşlarındaki bir balıkçının hikayesini anlatıyor Yay. Dış dünyaya kapalı yaşayan bu ikilinin geçim kaynağı teknede balıkçılara ev sahipliği yapmak ve ok atarak fal bakmaktır. Genç kız için hayatın anlamı o tekne ve engin sularken, balıkçı kızı babacan bir tavırla kollar, ona bakar ve evlenecekleri gün için hediyeler alır. Sabır ve bilgelikle kız 18’ine varınca onunla evlenmeyi hayal ederken genç bir delikanlının kızın gönlünü çalmasıyla işler planladığı gibi olmaz. Ahlak, sevgi, tutku, bağlanma ve öldürme derken hikaye kendini mistik bir sona doğru taşır.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin