İstanbul depremi ile ilgili Prof. Naci Görür korkutan bir açıklama yaptı: Çok fazla kayıp vereceğimiz kesin

İBB tarafından yayımlanan 33 ilçeye ait raporu değerlendiren yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür korkutan uyarılarda bulundu. Rapora göre İstanbul depreminde tahmini olarak 90 binden fazla bina ağır veya çok ağır, 167 binden fazla bina da orta hasar alacak. Prof. Görür, "Gecekondu mantığı ile gelişmiş İstanbul'da çok fazla kayıp vereceğimiz kesin" ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol
İstanbul depremi ile ilgili Prof. Naci Görür korkutan bir açıklama yaptı: Çok fazla kayıp vereceğimiz kesin

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan 7.5 büyüklüğünde olası bir İstanbul depremi raporunda yer alan rakamlar korkutucu. Rapora göre söz konusu depremde 91 bin 81 bina ağır veya çok ağır, 167 bin 116 bina da orta hasar alacak. İBB tarafından hazırlanan raporu değerlendiren yerbilimci Prof. Dr. Naci Görür ise çok daha korkutucu açıklamalarda bulundu. Prof. Görür, “Gecekondu mantığıyla gelişmiş İstanbul’da düşündüğümüzden çok fazla kayıp vereceğimiz kesin” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet gazetesine konuşan Prof. Görür, kritik sorulara yanıtlar verdi. Prof. Görür'ün sorulara verdiği yanıtlar özetle şöyle:

- Gerek bakanlıklar gerekse belediyeler tarafından gerçekleştirilen kentsel dönüşüm çalışmaları hızlandı. Düzgün bir kentsel dönüşüm nasıl yapılmalı?

Kentsel dönüşüm projeleri doğru uygulanmadı. Onun için de adı rantsal dönüşüm oldu. Kentsel dönüşüm gerçek anlamıyla deprem odaklı yapılırken bir kentin bütün bileşenlerinin deprem dirençli hale getirilmesi için çalışılır. Bu hükümetin uyguladığı kentsel dönüşüm projesinin en önemli parametresi yapı stoku. Bir kenti depreme hazırlamak denince akla gelen ilk şey yapı stoku olmamalı. Ölüme neden olan en önemli bileşen yapı stokunun yetersiz oluşu ama sadece bir kentin yapı stokunu iyileştirmekle o kenti deprem dirençli hale getiremezsiniz. Kentin bütün tüm bileşenlerini deprem dayanıklı hale getirmek gerekiyor. Bir kentin tüm bileşenleri dediğimiz zaman ilk akla gelen, halk, ikincisi alt yapı, üçüncüsü yapı stoku, dördüncüsü çevre, beşincisi ise ekonomidir. Bu beş bileşenin çalıştığı durumda kent deprem güvenlidir. Kentsel dönüşümlerde ilk akla gelen bu beş bileşenden sadece yapı stoku. yalnızca yapı stoğuna eğildiğiniz zaman o iş müteahhit işine dönüşür. Eğer o projenin motor gücü müteahhit olursa, o iş ranta kayar. 

- Depremden sonra kritik 72 saatte İstanbul’u kurtarabilecek miyiz?

Gecekondu mantığıyla gelişmiş İstanbul’da düşündüğümüzden çok daha fazla kayıp vereceğimiz kesin. Bu depremde binaların çökme ve yıkılma sırasında olabilecek can kayıplarının dışında göçük altında kalan insanlara gerektiği zaman içerisinde müdahale edilemediği için de kayıplar vereceğimizi düşünüyoruz. Depreme müdahalede İstanbul’u kurtaracak şey İstanbul’un kendisi olamaz. Acil müdahale ekip ve ekipmanları da İstanbul’un içerisinde. Dolayısıyla ekip ve ekipmanların yüzde kaçının performans gösterebilecek durumda olacağını bilmiyoruz. Ekip ve ekipman hazırlıklarının İstanbul’un çevresinde yapılması gerekiyor. Bizler, önerilerimizde mahalle gönüllüleri kavramını önermiştik. Devlet tarafından ciddiye alınıp yapılsaydı, bir mahallede göçüğe en kolay müdahaleyi o mahalledeki insanlar yapardı. Bir zamanlar mahallede belli yerlere acil durum ekipmanlarının bulunduğu konteynerler konuldu. Sonra kayboldu ne oldu bilmiyoruz. Bu depremler başka yerde olduğunda kazara 1-2 kişi ölüyor. 1999’dan bir gün sonraki düşüncemizi hiç bozmasaydık devam etseydik, konuyla ilgili bir bakanlık kurarak bir projelendirme yapabilseydik bugün her şeyi bitirmiştik.

- Enkazın yanı sıra, deprem alt yapı sistemlerine nasıl zarar verecek?

Bir kentin beş bileşenini yapı stokunuz her yönüyle iyi de olsa kirlenmiş bir çevre sizi öldürür. Kirlenmiş bir çevreyi de haşat olmuş bir alt yapı oluşturur. Hemen hemen her büyük depremde alt yapı büyük ölçüde tahrip oluyor. Şimdi alt yapının tahrip olmasının sonucu, içme suyunun büyük ölçüde halka verilememesi demek. Deprem anında yangınların oluştuğu zamanlarda itfaiye çalışamaz. Deprem zamanında hastaneler ve okullar önemlidir. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İSKİ) bu hesapları bitirdiğini biliyorum. Çalışmalarda kanalizasyonun içme suyuna göre daha fazla tahribat gördüğünü belirledik. Genelde içme suyu şebekesi ve kanalizasyon birbirlerine çok yakın hissettiği için içme suyunda kirlilik meydana gelebilir. Bu da salgın hastalık demek. İSKİ planları yaptı, deprem dirençli hale getirme çalışmaları başlamak üzere.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin