İrkildim!..
Hafta sonu gazeteleri elime aldığımda resmen bazı AKP'lilerin
'vücut şovları'na maruz kaldım. Magazin dünyasının ünlü klişesiyle
ifade edecek olursak, "vücuduna güvenen" ve "cesur" Devlet
Bakanımız Kürşat Tüzmen, o demode 'slip mayo'suyla karşımda!
İnsanın "Neredesin ey haşema? Kurtar bizi!" diye feryat edesi
geliyor. Yani o kadar sakil, o kadar çekilmez bir görüntü ki,
sadece irkiltiyor!
Sayın Bakan, bir yandan vücudunu sergiliyor, bir yandan da "ne
kadar sportmen bir siyasetçi" olduğunu kanıtlamak için
kurbağalamadan kelebeğe bildiği tüm yüzme tekniklerini uyguluyor!
Tabii "Slip mayo"dan "laiklik ya da irticaya dair bir manşet
çıkmayacağı"nı bilmenin de rahatlığı içinde!
Pantolonun paçalarını sıvamış, gömleğini çıkarmış bir başka
milletvekili ise "kurallara ve ölçülere uygun" görüntü vermenin
rahatlığına sığınmış voleybol oynuyor. Karşısında ise başörtülü iki
kadın! Ama unuttukları bir şey var Mesele sadece "ölçüler"den
ibaret değil ki! Neredesin her Allah'ın günü 'estetik, estetik'
diye haykıran Mehmet Şevket Eygi!..
Peki ya hafta sonu üç günlük kamp yapmak için Antalya'nın
kumsallarında bu tür görüntüler vermeye son derece elverişli bir
oteli seçen AKP'li yöneticilere ne demeli? "Haşema"yı yasaklasanız
da, "slip mayo" giyecek kadar kendine güvenen bakanlarınız olsa da,
milletvekillerine eşlerinizi getirmeyin deseniz de, toplantı için
seçtiğiniz mekanın, "irkiltici malzemeler" vermeye elverişli
olduğunu nasıl görmezsiniz? Amaç "istişare yapmak" ise bunun
Antalya'da yapılması şart mı? Neredesin sağduyu!
****
Sadece AKP'lilerin Antalya'da verdikleri görüntüler mi irkiltici?
Dün bazı gazetelerin manşetlerini süsleyen bir şiir de bende
'irkiltici' bir etki yaptı
Şiir ama ne şiir? İçinde "Dürzü" ve "Şerefsiz" gibi sözcükler
geçiyor. Şiirin bir yerinde "Anandan yine çıkardın", "Baban kimdi
bilemezdin" gibi bir bölüm bile var. Şiirin adı ise "Behey
Dürzü!"...
Bu şiir Atatürkçü bir şiirmiş, Atatürk düşmanlarına karşı
yazılmış.. Şiiri Mutlu Çelik adlı polis müdürü yazmış, Bülent
Ulusoy adlı bir çiçekçi de dükkanının vitrinine asmış. Ama bir
savcı, şiirin Atatürk'e hakaret içerdiğini sanarak dava açmış...
Gazeteler bu olayı birinci sayfalarına taşımışlar ama haberi sadece
savcının yanılsaması üzerine kurmuşlar...
Peki böyle şey olur mu? "Dürzü"lü, "şerefsiz"li, "Anandan yine
çıkardın"lı, "Baban kimdi bilemezdin"li "edep"ten nasibini almamış
bu satırlar, sırf Atatürk'ü övüyor, Atatürk düşmanlarını karalıyor
diye, baş sayfalara hiçbir eleştirel bakışa yer vermeden buyur
edilir mi?
Hatta bu şiir denilen karalamanın Neyzen Tevfik'ten esinlenerek
yazılması, işin edep kısmını görmemize engel mi?
İnsan, bugün 90'ına gelmiş, "Çocuk ve Allah" adlı kitabıyla
kuşakları etkilemiş Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan utanır. Hatta Behçet
Kemal Çağlar'dan bile utanır
Neredesin "İkinci Cumhuriyetçiler'in korkulu rüyası", şair Özdemir
İnce?..
İRKİLTİCİ HABERLER!
Sabah Yazarı Ahmet Hakan, dün gazetelerde yer alan bazı haber ve fotoğraflardan "irkilmiş". Yazısının başlığı da gayet net zaten: "İrkildim". Hakan´ı irkilten haberlere gelince...
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin