Türkiye medyası dün, olağanüstü günlerinden birine daha tanıklık etti. Olağanüstü derken güzelliği anlamında söylemiyoruz tabii ki; son dakika olarak geçmeyi hak edecek haberlerin yine üst üste yaşanması nedeniyle oluşan, yine normal olmayan bir gündem akışını kastediyoruz.
Ama tabii, refah düzeyi gelişmişlik olan bir ülkenin anormali uzunca bir süredir Türkiye'nin normali oldu. Artık medya yaşanan gelişmelere gazetecilik refleksiyle anında tepki vermiyor. Kendisine yapılan saldırıya bile...
Dün gece önce Milli Takım'ın Hollanda karşısındaki galibiyeti flaş haberdi. Ama öğrenildi ki aslında Türkiye o "zaferi" yaşarken memleketin doğusunda kanlı başka bir manzara var. Daha sonra, gecikmeli olarak gündemePKK bombası düştü, arrdından da 23.30 sıralarında ülkenin en çok satan gazetelerinden birine taşlı sopalı saldırı olduğu... Ciddi bir saldırı.
Ve bu sabah... Ülkenin ulusal gazetelerinin ilk sayfasında Hürriyet'e yapılan bu saldırı kendine yer bulamadı.
Baskıya mı yetişemedi acaba diye düşündük önce. Hürriyet'i aradık. Maç olduğu için gazetelerin baskısı daha geç gelecek bir habere hazırlıklıymış. Yani haber gazetelere girebilirmiş.
Gündemin yoğunluğu, hafta sonu olması da tabii ki bir etken ama esas neden gazetelerin yarısından fazlasının bu saldırıyı görmezden gelmesi. Mesleki dayanışmaya medyada zaten az rastlanır. Ama dün gerçekleşen saldırı özelinde daha da vahimi bazı gazetelerin sürekli olarak bu saldırıyı - ve ne yazık ki yenilerini - kışkırtacak haberler yapması.
Saldırıya uğrayan Doğan Grubu içinde yayın yapan Posta (Ve tabii ki Hürriyet'in kendisi) dışında haberi ilk sayfasından gören ise sadece iki gazete var: Cumhuriyet ve Milliyet.
Hürriyet'e geçmiş olsun.