Hıncal Uluç’tan ‘Bir Başkadır’ eleştirisi: Başka falan değil!

Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç, son günlerin en çok konuşulan Bir Başkadır dizisinin çok uzun olduğunu ve monologlar ile susulan anların kısalması durumunda 1 bölüme indirilebileceğini savundu.

Google Haberlere Abone ol
Hıncal Uluç’tan ‘Bir Başkadır’ eleştirisi: Başka falan değil!

Hıncal Uluç, Sabah'taki köşesinde Berkun Oya’nın yazıp yönettiği ve Netflix’te yayınlanan Bir Başkadır dizisiyle ilgili yorumlar yaptı.

Hıncal Uluç, dizinin uzun monologlardan, susma sahnelerinden oluştuğunu ve bu açıdan sıkıcı olduğunu öne sürerek, “Berkun'un yazdığı senaryo ile Berkun'un yönettiği dizi ise, 20 değil, 200 saniye susmalar, bakmalarla dolu” diye yazdı.

Hıncal ULUÇ / SABAH

"Bir Başkadır" başka falan değil!..

...

Berkun Oya'nın yazıp yönettiği bir oyun vardı, gene mi Zeyno zorlamış da, gitmiştik ne, "Dünyada Karşılaşmış Gibi.." Onu hatırladım. Girdim internete, yazdığım yazıyı buldum.. Bakın ne demişim..

*

"İnsanların bol vakitlerinin olduğu Shakespeare Trajedileri gibi bitmez tükenmezliklere, bu televizyon ve internet çağında tahammül etmek zor. Üç saat oyun izler mi, bugünün seyircisi.. Hele üç saatlik değil, 30 dakikalık bile lafı yoksa..
Hele de Berkun Oya'nın yazdığı gibi, yüzde 80'i monologlardan oluşan bir oyuna..
Berkun diyalog yazmayı bilmiyor sanki.. Biri lafı alıyor. 10 dakika anlatıyor, öteki (ler) bakıyor sadece.. Sonra öbürü lafı alıyor.. O başlıyor anlatmaya..
3 saatlik bir "Seyircinin sabrını ölçme" testi sanki..
Ben sabrettiysem, birincisi, ilk perde "Nihayet" bitince arkadaşlarımı bırakıp gidemediğimden.. İkincisi.. Oyuncuların hepsi, ama hepsi gerçekten harika oynuyorlardı. İşte onlar gerçekten seyre değdi de, dayandım.
Kusur, Berkun Oya'nın hem yazar, hem yönetmen olmasında.. O bitmez tükenmez monologların kelimesine kıyamamış.."

*

Bu yazıyı kelimesi kelimesine "Bir Başkadır" için söyleyebilirim.. Berkun gerçekten Shakespeare'iyen tiradlar yazıyor.. Ama Shakespeare 400 yıl öncenin oyun yazarıydı. Sinemasız, televizyonsuz, eğlencenin az, vaktin bol olduğu devirlerde insanlar gidip 3 saat o tiradları dinliyor, keyif de alıyorlardı.
Bugün Shakespeare, okumak için. Müthiş zevk okumak ve düşünmek. Ama sahnelenirken ya da filme çekilirken, yönetmen makası eline alıyor..
Hele televizyon dünyası, tamamen ritm, tamamen tempo demek.. Yıllar yıllar önce, Kartallar Yüksek Uçar adlı yerli dizi, o unutulmaz Amerikan dizilerinden daha fazla sükse, reyting yapıp efsane olunca, senarist, dostum, yakın ahbabım Attila İlhan ile konuşmuş, o zaman hazırladığım Televizyon Sayfası'nda da yazmıştım, Cumhuriyet'te..
"Televizyon sinemaya da benzemez. Hızlı, akıcı, tempolu ve ritmli olmak zorundadır. Büyük rekabet içindeki Amerikan televizyonları, seyirciyi yakalama sırrını keşfetmişler ve '20 Saniye' kuralını koymuşlar" dedi,Kaptan..
Yani 20 saniyede bir, ya sahne değişecek, ya da sahnede bir değişiklik olacak. Biri girecek, ya da çıkacak yani. Kaptan, senaryoyu bu kuralla yazmış.
Berkun'un yazdığı senaryo ile Berkun'un yönettiği dizi ise, 20 değil, 200 saniye susmalar, bakmalarla dolu.. Tek başına bir yere, olmadı boşluğa, ya daiki başına birbirine susarak bakan insanlar.. Yani çıkarın o susan sahneleri.. Dizi 4 bölüme iner..

Hıncal Uluç'un yazısını okumak için TIKLAYIN

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin