HİLAL KAPLAN, YENİ ŞAFAK OKURLARINA 5 DİLDE MERHABA DEDİ

Geçtiğimiz hafta Taraf gazetesinden ayrılan Hilal Kaplan, Yeni Şafak'taki yazılarına Nevruz'la başladı...

Google Haberlere Abone ol
HİLAL KAPLAN, YENİ ŞAFAK OKURLARINA 5 DİLDE MERHABA DEDİ

Hilal Kaplan/Yeni Şafak

Barışı beklerken merhaba

Selamun Aleyküm, Rojbaş, Parev, Şalom, Merhaba! Öncellikle 28 Şubat sürecindeki duruşuyla medya tarihimiz için önemli bir örnek teşkil eden Yeni Şafak'ın bir parçası olmaktan dolayı çok mutlu olduğumu söyleyerek söze başlamak isterim. Yeni bir başlangıç yapmak için Nevruz yani "Yeni Gün" Bayramı'nın kutlandığı 21 Mart'tan daha güzel bir gün olabilir mi? Özellikle bir "ilk yazı" için şahane bir gün. Baharın gelişi ve doğanın uyanışı üzerinden bol metaforlu bir yazı yazmak hoş olurdu doğrusu.

Ancak içinden geçtiğimiz süreç en azından benim için bu tür bir yazıya imza atmayı imkânsız kılıyor. Öcalan'ın "Nevruz'a kadar gözleyeceğiz, hükümetin tavrına bakacağız' sözleri kulağımda çınlıyor, "gelmekte olan"ın endişesi içimi kaplıyor.

İşin aslı bu ya, Nevruz veya Newroz hiçbir zaman "bayram" niteliği kazanamadı. Herkesin kendi siyasal mesajını vermek için kullandığı bir gün olmaktan kurtulamadı. Bu yüzden Nevruz deyince aklıma iki harf değişikliği etrafında dönen saçma siyasî tartışmalar, Nevruz ateşine körük edilen hayatlar, kutlama yapan insanların üzerinden uçurulan F-16'lar geliyor.

Yanılmıyorsam yakın tarihimizde Nevruz resmî anlamda ilk 1991'de, bağımsızlığına kavuşan Türkî Cumhuriyetler'deki kutlamalara paralel olarak kutlandı. Fakat o sene, resmî olmayan kutlamalarda toplam 31 kişi güvenlik güçlerinin halkın üzerine ateş açması sonucu öldü. Bir sonraki yıl gerçekleşen "kutlamalar"daysa toplam 94 kişi öldü. İçlerinde 5 yaşında olan Hatice Katar ve 70 yaşındaki Mehdi Ülgen gibi çocuk, yaşlı ve kadınların olduğu onlarca vatandaşın ölümü için "PKK'lı oldukları" açıklaması yapıldı...

Gerçi 1990'ların Türkiye'sinden günümüze baktığımızda ortada oldukça müspet bir resmin olduğu da gerçek. Yine de işin şiddet boyutuna son verilemediği de bir gerçek. Çatışmasızlık ortamı bir türlü sağlanamadı, sivil siyasete güç kazandırılamadı. TSK, Nevruz öncesi Şırnak ve Bingöl'de operasyonlar yaptı. Dört PKK'lı, yani bu topraklarda yüzlerce akrabası olan dört genç "ölü ele geçirildi". Bölge, Nevruz'a bu bilgi dahilinde giriyor. Gençler devlete ateş püskürüyor, devlet "Vatanı korumak için yaptım, yine yaparım" diyor.



Yazının devamı için

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin