Herkes akın ediyor, borsaya girme zamanı mı? Ünlü ekonomist Evren Devrim Zelyut, Borsa İstanbul'un ne kadar yükseleceğini açıkladı, 'Borsa neden yükseliyor? Borsaya girmeli miyiz?' sorusunu cevapladı

Düşük faiz, yüksek enflasyon karşısında getirisi düşük kalan döviz ve Kur Korumalı Mevduat sisteminden kaçan vatandaşlar Borsa İstanbul'a akın etti, borsaya rekor giriş yaşandı. İşte bununla ilgili bir yazı yazan Yeniçağ gazetesi yazarı ünlü ekonomist Evren Devrim Zelyut'tan borsaya girmek isteyenlere tavsiye geldi ve Borsa İstanbul'un hangi seviyeye çıkacağını açıkladı.

Google Haberlere Abone ol
Herkes akın ediyor, borsaya girme zamanı mı? Ünlü ekonomist Evren Devrim Zelyut, Borsa İstanbul'un ne kadar yükseleceğini açıkladı, 'Borsa neden yükseliyor? Borsaya girmeli miyiz?' sorusunu cevapladı

Yeniçağ yazarı Evren Devrim Zelyut'un "Borsa neden yükseliyor? Borsaya girmeli miyiz?" başlıklı yazısı

Borsa İstanbul, TL bazlı bakarsak rekor üstüne rekor kırıyor. Yorumlara baktığımızda dış borsalar düşerken bizim böyle yükselmemizi doğal görmeyenler var. Ben bu yorumlara katılmıyorum; çünkü 2021 yılı boyunca ABD Dow Jones endeksi 2 binden 5 bine yükselirken BIST bir yıl boyunca yatay seyretmişti. Elbette salgın etkisi diyebilirsiniz ama neticede bu salgın Amerika'da da vardı, FED parayı bastı ve Amerikan ekonomisinin ayakta kalmasını sağladı. Bu para ise borsaları uçurdu.

Türkiye özelinde pozitif ayrışma dediğimiz konu, yani Dow Jones düşerken BIST yukarı hareketi 2022 başında oluştu. Burada BIST lehine çok sağlam dayanaklar vardı ve hâlâ var. Bakın maddeler halinde özetleyelim:

1-Türkiye'de ekonomik zorlukları halk yaşıyor. Bankalar ve şirketler için cennet diyebileceğimiz koşullar var. Eğer tersini iddia eden varsa başta ISO 500 ve sonraki 500'ün bilançolarına baksın. Kârlar patronların keyfinin gıcır olduğunu gösteriyor. Kâr varsa bu durum şirketin değerlenmesi, o şirketlere borsada talep oluşması, borsanın yukarı gitmesi demektir.

Neden böyle derseniz, ana neden düşük faiz politikasıdır. Bu politika yanlıştır ama, şirketlerin ve bankaların kârını artırmasına hâlâ destek vermektedir. Enflasyonun altında verilen faizin acı maliyetini elbette kabul ediyorum. Ama şu noktayı kaçırmayın: Enflasyon altındaki faizin maliyetini halk ödemektedir. Nasıl? Enflasyon altındaki faizle kur yukarı çıkmıyor mu? Kuru tutmak için KKM (Kur Korumalı Mevduat) gelmedi mi? KKM'nin tahmini 140 milyar TL'lik yükünü kim ödedi? Hazine. Hazineye kim para koydu: Vatandaşlar. Nasıl? Zamlar ve vergilerle.

Yani vatandaşımız bankaları ve şirketlerimizi fonlamaya devam etmektedir.

Bu fonlama ise AKP'nin bilerek yaptığı iktisadi bir tercihtir. Burada siyasi olarak doğruyu, yanlışı tartışmıyorum, kumsalda bir kum tanesi olarak, portföylerimizi var olan bu sistemde nasıl koruyabiliriz bunu işaret etmeye çalışıyorum.

2-Her şey faizle başladı: Düşük faiz neticesinde Liradan kaçışı biliyoruz. KKM ise kurun, 18 civarında tutulmasında büyük bedeller ödeyerek başarılı oldu. Ancak KKM içindeki vatandaş bir sonuca ulaştı: Ben KKM içindeyken kur artmadığı zaman kaybediyorum. Aldığım faiz ise enflasyonun altında kaldığı için hatta reel olarak zarar ettim. O zaman alternatif arayışı başladı. Bu alternatifi ekonomi yönetimi kamu bankaları ve büyük şirketlere yönlendirilen alımlarla sonbaharda borsa olarak belirledi. Ancak operasyonu yapan ekip aşırı hırsa dalınca vadeli borsa ve hisse piyasaları arasında çöküşe neden oldu. Bu hasar kısa sürede temizlendi ve yola devam edildi.

Borsanın mantığı sağlamdı ve hâlâ sağlam. Madem dolar getirmiyor, faiz düşük kalıyor, altın ise ABD faiz artışları neticesinde yükselme umudunu yitirdiyse geriye kalan şey: Borsa…

Bu noktadan sonra denklemde hâlâ değişiklik yok. Yani doların yükselmesini karşımıza çıkaracak bir şok olmayacaksa, borsa alternatifsiz kalmaya devam edecek. O zaman yazalım, ne olursa borsa sıkıntı yaratır:

1-AKP faiz artırmaya başlarsa,

2-Ülkede büyük siyasi kargaşa çıkarsa,

3-Türkiye, Yunanistan ya da başka bir ülke ile savaşa girerse,

4-Sağlık ya da deprem riskleri hayat bulursa.

Yarını bilemeyiz ama normal şartlarda bu 4 madde bizlerden uzak gibi. O zaman İmamoğlu davasında gördüğümüz gibi siyasi bir şok olmadıkça yola devam diyebiliriz.

Buraya kadar yazdıklarını biliyoruz diyenlere seslenelim o zaman: Borsa neden rakipsiz kalmaya devam edecek?

Herkes akın ediyor, borsaya girme zamanı mı? Ünlü ekonomist Evren Devrim Zelyut, Borsa İstanbul'un ne kadar yükseleceğini açıkladı, 'Borsa neden yükseliyor? Borsaya girmeli miyiz?' sorusunu cevapladı

1-Pandemi Allah'ın izni ile bu kış son kez hayatlarda olacak, bu durum Çin dahil devasa ekonomilerin büyüme motorlarının çalışmasına neden olacak. An itibari ile Pekin'de herkes hasta, ama 2-3 ay sonra Çin de bu mevzuyu Amerika gibi geride bırakacak. O zaman küresel ticaret hızlanacak. Amerikan Merkez Bankası'nın faiz artırım hızı düşecek ve 2023 ortasında ilk faiz indirimi ufukta gözükecek.

2-Türkiye'de AKP'nin şirketleri destekleyen faiz politikasının kârları artırdığını söylüyoruz. Şişen bir borsada firmaların kârı artmadan fiyatlar yukarı gider. Oysa BIST şirketleri kâr ediyor! Burada vatandaş kendi koşulları ile firma koşullarını karıştırdığı için borsadaki harekete anlam veremiyor. Ve firma lehine bir düzenleme daha geliyor: KGF (Kredi Garanti Fonu) geçtiğimiz hafta Meclis'te verilen bir önergede sene başında 279,5 milyar lira olan net borç kullanım oranı 493 milyara yükseltildi. Piyasaya para basılacağının en büyük işaretlerinden birisini okuyoruz. KGF de bu işte kullanılacak başka bir araç olacak. 150 milyarlık bir büyüklüğün şirketlere verileceği düşünülecek olursa piyasadaki bu para bolluğu en fazla borsaya yarayacaktır.

 

Konut fiyatlarının pandemi öncesine göre şiştiği, insanların alım gücünü aştığı bir gerçek. Altın fiyatlarının FED faizi baskısı altında olduğunu söylemiştik. Faizlerin durumu ortada…

2017 yılında 200 milyarlık KGF paketi BIST'i 70 binden 110 bine taşımıştı. Parasal genişlemeler daima borsalara yarar…

3-Haziran sonrası 6'lı Masa kazanırsa faizler artar, borsa düşer, bankaların elinde düşük faizli tahvil var zarar ederler mantığı ise ilk başta doğru gibi dursa da konuya uzun vadeli bakılınca yanlış olduğu görülüyor.

Birincisi, bankaların üzerindeki kısıtlamalar, gerçekçi olmayan ekonomi politikalarının kalkması ile ticari yaşam hızlanacak, kurumlar rahatlayacak ve bankaların kâr potansiyelleri büyüyecektir. En önemli faktör ise yabancı sermayenin Türkiye'ye dönüşü olacaktır. 2012 yılından sonra hisse+tahvil toplamda 100 milyar dolardan fazla para kaçmıştır. Bunların kademeli bir şekilde dönüşü borsalarda yeni rallileri beraberinde getirerek, faiz artışlarının yaratacağı satış baskısını kat kat aşacak bir alım dalgası oluşturacaktır.

Bütün bu verileri topladığımızda borsaların zaman zaman olaylara ve kâr satışlarına bağlı geri çekilmeler yaşasa bile, toparlanıp yoluna devam edeceğini, BIST'in tarihî 5 dolar seviyesini 2023 sonu gelmeden geçeceğini tahmin ediyorum. Bütün bu belirttiğim hususları bir yatırım tavsiyesi olarak algılamadan, aracı kurumların araştırma uzmanlarına sorarak, bilançosu kuvvetli firmalarda, aynı zamanda birçok bankanın model portföylerinde yer alan şirketleri uzun vadeli olarak düşünmeniz, sizce de iyi olmaz mı?

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin