Hayko Bağdat'ın yeni köşesinde ilk yazısı yayınlandı: Belki biz de Kasımpaşalıyız

İMC TV'de program yapan gazetecinin, bugün Taraf'taki ilk köşe yazı yayınlandı.

Google Haberlere Abone ol
Hayko Bağdat'ın yeni köşesinde ilk yazısı yayınlandı: Belki biz de Kasımpaşalıyız

Halen İMC TV’de Roni Margulies’le birlikte ‘Azı Karar Çoğu Zarar’ adlı programı sunan Ermeni gazeteci Hayko Bağdat, Taraf gazetesinde köşe yazılarına başladı. Bağdat, her perşembe günü okura ulaşacak.



Bağdat'ın bugünkü yazısı şu şekilde:



"Belki biz de Kasımpaşalıyız



 Başbakan, Dolmabahçe’de, Çalışma Ofisi’nden bakarken, o vapurdan inen ve “ben karışmam” dese de, iffetsiz hâline sinirlendiği o kadın ne giyiyordu?



Dar bir tayt?



Mini etek?



Şort?



Yani benim eşimin, senin kızkardeşinin, diğerinin kızının gündelik kıyafetlerinden birisi gibi mi?



Başbakan, “Beyoğlu’nun ara sokaklarında ne dolaplar dönüyor iyi bilirim” derken neden bahsediyor?



Fuhuş veya uyuşturucu ise kolluk ve zabıta zaten görev başında değil mi?



Konu bunlar ise görevini yapıp zaten mani oluyordur ilgililer.



Yok değil ise, insanların sofralarda, barlarda, kulüplerde yiyip içip eğlendiği, dans ettiği, sarılıp öpüştüğü “dolaplar”dan mı bahsediyor?



Yani birçok insanın eğlence kültürü.



34 insanın savaş uçağı tarafından Roboski’de bombalanarak öldürülmesini yaşamadık mı biz?



“O kadar mesafeden Ahmet’i, Mehmet’i ayırt edemeyebiliriz.”



Yukarıdan bakınca öyle görünüyor demek ki.



E, biz aşağıdan yukarı bakınca katili ayırt edebiliyoruz ama!



Hrant Dink’i katleden bir örgütten bahsediliyor yaklaşık yedi yıldır. Örgüt, yani devletin içine de sızmış illegal bir yapı sanırım bahsedilen.



AİHM, Başbakanlık Teftiş Kurulu, DDK gibi kuruluşların raporlarında, bu örgüte ulaşmak için soruşturulması gerekli görülen kamu görevlileri isim isim belirlenmiş durumda.



Yedinci yılında bu görevlilerin tamamı terfi alıp, daha çok maaş ve emrinde daha çok çalışanı ile başımızda değil mi?



Hatta bir kısmı vekil, bakan, vali olmadı mı?



Dindar gençlik isteniyor, olabilir diyelim.



Peki, mesela memleketin Rum gençleri de, Alevi gençleri de dindar olmasın mı?



Açsana Heybeliada Ruhban Okulu’nu o vakit.



En fazla “Kültür Evi” dediğin ve yüzyıllardır ibadet edilen cemevlerinin cami ile kilise ile eşitlenmesini sağlasana.



11 yıllık AKP iktidarında askerî vesayetin geriletildiği, orduda ve diğer kurumlarda darbeci ve statükocu zihniyetin yenildiğini konuşmuyor muyduk?



Peki, karşılaşılan ilk kitlesel muhalefet hangi işbirliği ile darbeyi hazırlıyor?



MGK muhtıra mı verebilir, cunta istihbaratı mı var, seminer, planlama filan mı tesbit edildi?



“Anladıkları dilden konuşacağız” diyerek beş ölü, 12 göz kaybı, onlarcası ağır, yüzlerce yaralı, tutuklu insanların olduğu yerde soyut bir “faiz lobisi” endişesi mi yaptırdı bunları?



Camiye gidip oranın kutsallığını bozmak üzere örgütlenen kitleler mi vardı gerçekten?



İnsanların can havli ile evlerini açarak hayatlarını kurtarmaya çalıştığı o gençlerin çoğu ölümden döndü.



Polis şiddetiyle can pazarı yaşadı sokaklar.



Dolmabahçe Camii’nde doktorlar hayat kurtardı."



Yazının tamamını okumak için tıklayınız. 




Sıradaki Haber İçin Sürükleyin