HAŞMET BABAOĞLU / SABAH
Bayram tartışmasına küçük bir ek!
Hıncal Ağabey "Şeker Bayramınız kutlu, mutlu olsun sevgili
okurlar" diye bitirmiş yazısını da sormuş ya, "bakalım benim son
satırımı okuyunca Haşo irkilecek mi" diye...
Hayır, irkilmedim tabii ki!
İsteyen istediğini söylesin canım!
Bir bayramı bayram yapan ona verilen ad değil, bayram gibi yaşanıp
yaşanmadığı gerçeğidir!
İşte gördünüz; ben de yukarıda bütün açıklığıyla şu günlerde beni
neyin mutlu kıldığını yazıyorum. Neymiş o?
Yollarda olmak!
Bunun, bayramın Fıtr veya Ramazan Bayramı olmasıyla doğrudan
ilişkisi var mı? Maalesef yok!
Peki bayramın Şeker'liğiyle bir ilgisi var mı? Pek sayılmaz!
Ne sabahtan akşama eş dost ziyaretleri var ne de güllü lokum
sonrası likör ikramı!
Ramazan'da oruç tutup şimdi o dönemi kapatmış olmanın ferahlığı
deseniz...
Öyle bir hayat yaşıyoruz ki, ne tuttuğumuz orucun ne de
bıraktığımız orucun bir tecrübe olarak üzerinde uzun uzadıya
durabiliyoruz! Asıl sorun burada!