BABOĞLU'NUN VATAN'DA YAYINLANAN YAZISI:
Medya yoluyla toplumun gözdesi olmak isteyenlere...
İkide bir "onur, gurur" diyeceksin...
Ama bu kavramların gündelik hayatta ne anlama geldiğini aklına bile
getirmeyeceksin, hiç umursamayacaksın...
İstediğini yapmayanları, sana sevgiyle yaklaşmayanları
aşağılayacak, kötüleyecek, çok canını sıkıyorlarsa tehdit
edeceksin!
Ağzından öfke köpükleri saçarken bile sırıtmasını bilecek, katıla
katıla gülerken bir anda ağlamaya başlamayı becereceksin...
Herkesi düşman olarak göreceksin ama hepsine dost
görüneceksin...
Sen kazanıncaya kadar herkesle iyi olacaksın, kaybedeceğin belli
olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın...
Bıktırıncaya kadar aşktan söz edeceksin, sevgiden söz edeceksin,
duygulardan söz edeceksin ve sürekli bunlar üzerine pazarlık
yapacaksın...
Kendini yere göğe koyamayacaksın...
Dünyanın görüp göreceği en büyük "nimet"; en iyi
"karı-koca-sevgili-dost" olduğuna inanmayanları analarından
doğduğuna pişman edeceksin...
Yalan üzerine yalan söyleyecek ve kendi yalanlarına inanmaya
başlayacaksın...
Yalanın ortaya çıkarsa "yanlış anlaşıldığını" söyleyip yeni bir
yalanla durumu idare ermeyi bileceksin...
Düzenbaz olacaksın ama hep başkalarını düzenbazlıkla
suçlayacaksın...
Çıkarcılığın şahikalarında dolaşacaksın fakat esas çıkarcıların
çevrendekiler olduğunu söyleyip bu yüzden seni "dışlamaya"
çalıştıklarını iddia edeceksin...
Üç beş alkış, beş kuruş kazanç için bile bin bir takla atmaktan
kaçınmayacaksın. O sırada yere düşersen önemsemeyecek,
düşmanlarının çelme taktığını söyleyeceksin...
Bol bol tüküreceksin! Sonra tükürdüklerini yalasan bile dert değil,
tükürürken aldığın haz yanına kâr kalacak...
Sonunda ne mi olacaksın?
Televizyonlarda reality show'larda boy göstereceksin; medya seni el
üstünde tutacak, millet senden konuşacak; dahası, senin gibi
konuşmaya başlayacak...
Artık seni tutana aşk olsun!
Herkes senden konuşuyor, ünün dünyayı tutuyor olacak...
Bir gün bile içinden "ya, bu benimki de ne rezillik" diye
geçirmeyeceksin.
Hiç sıkılmayacak, hiç utanmayacaksın...
Çünkü bileceksin ki, asıl rezillik sende değil, çürümüş-koflaşmış
duygularımızla ekran karşısına geçip seni seyretmekten zevk alan
bizlerde...
Asıl tehlike diziler değil, gerçek insanlar!
Televizyon dizileri ve filmler gençlere, çocuklara kötü örnek olur,
olumsuz etki yapar mı?
Bu, dünyanın her ülkesinde pek hararetli bir tartışma konusudur.
Aydınlar ve anne babalar sinema ve televizyon dizilerinin bire bir
kötü etkisine inanma eğilimindedir. Bu yüzden filmlerdeki olumsuz
karakter ve davranışlardan huylanırlar...
Oysa ninelerimizin korkunç ve çok kötü karakterlerle dolu masalları
gibi; filmler de, diziler de kurmaca öykülerdir.
Küçücük çocuklar bile buralardaki karakterlerin kurmaca karakterler
olduğunu bilir, nihayetinde onları "gerçek dışı" olarak
değerlendirmeye yatkın olurlar.
Asıl tehlike, gerçek hayattaki kötülüklerin, yalancılıkların ve
şiddetin ekranda bütün çıplaklığıyla gösterilip baştacı
edilmesidir.
Bu konuda yapılan uluslararası araştırmalar da aynı noktaya işaret
ediyor.
Esas reality show'ların çocuklar ve gençler üzerindeki olumsuz
etkisi önemsenmeli, ciddiye alınmalı...
Düşünsenize...
O cıvığın cıvığı, yalanın yalanı sevgi şovlarından gözümüzü
alamıyoruz.
Berbat kavgaların, itişip kakışmaların, ciddi tehditlerin
heyecanını "eğlenceli" buluyoruz.
Haftalar boyu bir dediği ötekini tutmayan, deliliklerini bize akıl
gibi yutturmaya çalışan, katakullici gerçek insanları seyretmeye
kitlenip kalıyoruz.