'Günde 5 saat TV izleyen ülke, medya okuryazarlığını bilmiyor'

Prof. Dr. Nilüfer Sezer, medya okuryazarlığının zorunlu ders olması gerektiğini belirtti.

Google Haberlere Abone ol
'Günde 5 saat TV izleyen ülke, medya okuryazarlığını bilmiyor'

RTÜK tarafından yapılan araştırmalarda ülkemizdeki çocukların televizyon izleme konusunda neredeyse tamamen özgür olduğu ve günde ortalama 5 saat televizyon izledikleri ortaya çıktı. 



Araştırma sonuçlarında çocukların istedikleri programı seçip istedikleri saate kadar izleyebildikleri görülüyor. Yeşilay Dergisi’ne verdiği röportajda bu konuyu irdeleyen ve medya okuryazarlığı dersinin seçmeli değil zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyleyen İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nilüfer Sezer, psiko-sosyal ve eğitsel sorunları azaltmak ve özellikle de çocukların sağlıklı gelişimleri sağlamak için dersin seçmeli değil zorunlu olması gerektiğini belirtiyor.



“Günde 5 saat TV izleyen ülke, medya okuryazarlığını bilmiyor”



“Dünyada ABD’den sonra en çok televizyon izleyen 2. ülke Türkiye fakat buna rağmen medya okuryazarlığı Türkiye’de bilinmiyor” diyen Sezer, “Yapılan bilimsel araştırmalarda, birey neredeyse günün altıda birini, bir yılın da yaklaşık yüzde 19’unu televizyon izleyerek geçiriyor.



Bu günde neredeyse 5 saate tekabül eder. Fakat bu sürenin ne kadarı nitelikli geçiyor? Türkiye’de bilinçli bir yayıncılık yapılmıyor. Çocukların ve gençlerin ihtiyaç duyduğu eğitici programlara ana akımda rastlamak mümkün değil” diye ifade etti.



“Medyaya yönelik eğitim anaokulundan başlayarak verilmeli”



Bireye medya mesajlarını doğru algılayabilecek donanımı kazandıran medya okuryazarlığı, medya mesajlarını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirebilme yeteneği kazandırıyor. 



Prof. Dr. Sezer, “Medyanın gerçekliği kurguluyor olması, medya okuryazarı olmayı gerektiren en önemli nedendir” diyor ve ekliyor; “Medya okuryazarlığı insanlara çevrelerinde olanları ve kendilerine ‘gerçek’ olarak sunulan bilginin gerçekliğini sorgulama konusunda eleştirel bir bakış açısı kazandırıyor. Fakat bu süreç hayat boyu devam etmelidir.



Dinamik gelişime sahip olan medyaya yönelik eğitim anaokulundan başlayarak verilmelidir. Örneğin, psikoloji dersinde iletişim psikolojisine, sosyoloji dersinde iletişim sosyolojisine yer verilmelidir. Ayrıca pedagojik formasyon eğitimi almış ve almakta olan İletişim Fakültesi mezunları medya okuryazarlığı dersinin tek öğretmenleri olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ivedilikle sınavsız atanmalıdır. ”

 

Kendiniz izlemekten kaçınıyorsanız çocuklarınıza da izletmeyin!



Sezer, yayıncılara ve medya profesyonellerine seslenerek, “Kendi çocuklarınıza izletmekten kaçındığınız televizyon ve bilgisayar programlarını diğer çocuklara da izletmeyin.  Bilinçli yayıncılık, çocuklarımızın bedensel ve ruhsal sağlığını korumak için şiddet, cinsellik, ayırımcılık, saldırgan dil, alkol, uyuşturucu, sigara, büyülü görüntüler gibi içeriklerden uzak yayınlar üretir ve dolaşıma sokar. Lütfen bu hassas noktayı önemseyelim” dedi.



Türkiye’de medyanın eğitme işlevini yerine getirmediğini belirten Sezer, “TV kanallarında eğitici programlara rastlamıyoruz. Oysa çocuklar ve gençler ekranda eğitici bir film, bir belgesel, sanat ve kültür ağırlıklı yarışma programı izlemelidirler.” dedi



 


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin