Gülse Birsel: 3. Dünya Savaşı çıkarsa gerçekten kalbinizi kırarım!

Hürriyet yazarı '3. Dünya Savaşı' haberlerini köşesine taşıdı.

Google Haberlere Abone ol
Gülse Birsel: 3. Dünya Savaşı çıkarsa gerçekten kalbinizi kırarım!

Gülse Birsel, Hürriyet Gazetesi'nden yayınlanan bugünkü yazısında, Türkiye'nin siyasi tarihi ile kendi hayatının kesişme noktalarını, yine kendine özgü bir dille kaleme aldı.



Gülse BİRSEL / HÜRRİYET



3. Dünya Savaşı çıkarsa gerçekten kalbinizi kırarım!

Hayatım bir uygulamalı siyaset tarihi dersi gibi. Şu yaşımda 3-4 darbe, pek çok askeri harekât, dev ekonomik krizler, onlarca terör saldırısı, tarihi protestolar, büyük göçler gördüm. Bir de 3. Dünya Savaşı çıkarsa vallahi burnunuzdan getiririm ha!



Ben doğduktan 24 saat sonra asker hükümete muhtıra verdi!



Tarih 12 Mart’tı. Muhtırada benimle ilgili bir konu yoktu. “Müthiş bir bebek doğdu, bunu hakkıyla okutmak için eğitim sistemini derhal düzeltin, çiçek gibi yetiştireceksiniz bu harika çocuğu, yoksa fena olur!” tarzında bir ifadeye rastlanmıyordu. “Bu ne ki 3 kilo 250 gramlık bebek, sen gelecek yıllarda daha neleer göreceksin ühüü” tarzında bir uyarı olduğunu düşünüyorum bazen. Ama muhtemelen bu kadar kişisel almamam lazım.



Hatırladığım ilk anım Kıbrıs Barış Harekâtı. Kaderin bir cilvesi olarak o gece abimin voleybol milli takımıyla yurtdışında bir maçtan dönüşüne tekabül ediyordu ve aile çok korkuyordu. Gündüz balkondaki ışıkların siyah kâğıtlarla sarıldığını, gece karanlıkta salonda oturduğumuzu, sonra abimin gelişini hatırlıyorum. “Hatırlayamazsın, bebektin” diyorlar ama, korku içeren anılar iz bırakıyor sanırım.



1970’lerin sonları Türkiye’de sokaklarda milletin birbirini taradığı anarşi yıllarıydı. Ben o yaşta bu sebepten olduğunu bilmiyordum ama dünyada Soğuk Savaş zirve dönemini yaşıyordu! İlkokula “Sağcı mısın solcu mu diyen olursa sakın cevap verme” öğütleriyle yollandığımız seneler!



1980’de bir sabah kalktım, “okul yok” dediler. Yine darbe olmuş abicim! Gece 24.00’ten sonra sokakta olmak yasaktı. Misafirlikten koşa koşa dönülen zamanları da yaşamak kısmetmiş! Hayatımın önemli bir bölümü olağanüstü haller içinde geçti diyebilirim demek!



Bak hakkını vereyim, 1990’lar fena değildi. Ama yine 28 Şubat filan, siyasi dramatik dönemler eksik olmadı. Ardından çok sağlam siyasi-ekonomik krizler de tattık. Zira bahtsızdım ve elbette tam çalışıp para kazanma yaşına gelmişken, şirketler maaş ödeyememeye başlayacaktı! Nefis zamanlamaydı. Son 5-6 seneyi, hele son birkaç yıldaki terörü, şunu bunu anlatmama bilmem gerek var mı?



15 Temmuz’da, tam “Atatürk Havalimanı da terör gördü, artık daha kötü ne yaşayabiliriz” diyorduk ki, hayatımın 3., belki 4. darbesini gördüm. Sayı bakış açısına göre değişiyor, ama 15 Temmuz’un tartışılacak bir tarafı yoktu, şimdiye kadarkilerin en korkuncuydu.



Kış gelince terör olayları serisindeki bombalardan biri benim evin 10 metre ilerisinde patladı.



Velhasıl yaşadığım dönemde 3-5 darbe, sadece yaşadığım şehirde 10’a yakın büyük terör saldırısı, muhtelif çap ve ebatlarda ekonomik krizler, askeri harekâtlar, çeşit çeşit kumpaslar, pek çok siyasi kriz, 3-5 milyonun sokağa çıktığı bir sivil protesto, 3-5 milyonun başka bir ülkeden bizim memlekete geldiği bir göç dalgası, onlarca seçim, bir sürü referandum geçirdim... Bir Batı Avrupa ülkesinde 120 yıl yaşayan adam bunların onda birini görmeden göçer gider!



Artık üçe beşe bakmıyorum ama kusura bakıyorum, bu resmen bana bir komplo ha!



Kontenjanımı doldurmuşum diye düşünüyor, mesleğime konsantre olmaya uğraşıyordum... Cuma sabaha karşı tam yazmış çizmiş, uyumaya hazırlanırken, 06.30 civarı bir haberlere bakayım dedim. Kanallar “Son dakika” başlığıyla Amerika’nun Suriye’ye saldırıya başladığını haber veriyordu!



Birkaç yorumcu “3. Dünya Savaşı” filan deyince... E artık tepem attı!



Çok fena kişisel aldım!



Hâlâ skinny kot giyebilecek kadar genç bir yaşımda, siyaset tarihinde ülke ve dünyada yaşanabilecek herşeyi niye hızlı hızlı yaşatıyorlar bana?



Devletten istediğim üç beş çok basit şey var. Herhangi bir sebepten mahkemeye gittiğimde tarafsız ve hukuku bilen bir hâkim, kimseye hesap vermeden istediğim gibi giyinebilme, yiyip içebilme, seyahat edebilme, yazıp çizebilme özgürlüğü, güvenlik, acık huzur, bir de daha çok park, bisiklet yolu filan...



Asabiyim... Herkes biraz işine gücüne baksın abi! Herkes bir rahat dursun! Efendi olsun! Yetti ha....



Vallahi 3. Dünya Savaşı çıkarsa Putin’e, Trump’a filan hepsine çok ağır konuşurum!



Gülse Birsel'in Hürriyet Gazetesi'ndeki yazısını BURADAN okuyabilirsiniz.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin