Gülriz Sururi, Engin Cezzar'ın ardından ilk kez konuştu: Doktor 'öldü' dediğinde eli elimdeydi

56 yıllık aşkını kaybettikten sonra ilk kez Ayşe Arman'a konuştu.

Google Haberlere Abone ol
Gülriz Sururi, Engin Cezzar'ın ardından ilk kez konuştu: Doktor 'öldü' dediğinde eli elimdeydi

Gülriz Sururi, geçtiğimi ay hayatını kaybeden Engin Cezzar ile ilgili olarak ilk kez konuştu.



Ayşe ARMAN / HÜRRİYET



Engin ile bir gün bir testinin kulpunda toprak olarak buluşabiliriz



Eşi benzeri zor bulunur bir aşktı onlarınki...

Şartsız şurtsuz, hesapsız kitapsız...

İçten, yürekten...

Gülriz ile Engin!

Tam 56 yıldır sevgiliydiler...

Büyük mutluluklardan, büyük acılardan geçtiler...

Son 40 yılı geceli gündüzlü hiç ayrılmadan yaşadılar.

Ve geçenlerde tiyatronun gelmiş geçmiş en büyük devlerinden Gülriz Sururi, tiyatronun efsane ustalarından Engin Cezzar’ını kaybetti.

Doktor, “Öldü” dediğinde eli Gülriz’in avcunun içindeydi.

Aslında, sadece o an değil, hep Gülriz’in kalbinin içindeydi. Bir an bile ayrılmamacasına...

Felç geçirmişti Engin Cezzar, konuşamıyordu ama onlar kendilerine o halde bile mükemmel bir ortak dünya yarattılar.

Hayatın onlardan aldığına kafa tuttular ve sadece seslerden oluşan yeni bir dil icat ettiler; aşkın dilini...

Ve Gülriz Sururi kaybettiği aşkını nasıl unutmayacağını anlattı, buyurun buradan okuyun!



DOKTOR ‘KAYBETTİK’ DEDİĞİNDE, HÂLÂ ELİNİ TUTUYORDUM



Peki siz ona “Neden ilaçlarını almıyorsun? Ben bunları neden yatağının altından buluyorum” dediğinizde ne diyordu?

- Engin öyle bir adamdır, kafasının dikine giden. Ama biz de pes etmedik tabii, sonradan ilaçları yemeklere filan karıştırarak vermeye başladık. Bunlara rağmen olmadı. Son olarak kendini iyi hissetmediği için hastaneye kaldırdık. Dönüşü olmayan o yolculuğa çıkacağını hem biliyordum hem bilmiyordum. Kabul etmek istemiyor insan. Üç gün kaldık hastanede. İki gün yoğun bakımda kaldı. Yüzünde maske vardı, artık zor nefes alıyordu. Üçüncü gün gitti...



Ölüm sebebi ne?

- Tüm organları iflas etmiş. Hastaneye giderken bir enfarktüs geçirmiş, ondan 12 gün önce de evde geçirmiş. Kalbinde pil olduğu için o farkında değil, biz de değiliz.



Vedalaşabildiniz mi?

- Evet, tabii. Yanındaydım. Elini tutuyordum. Öptüm ve vedalaştım. Eli, avuçlarımda öldü... Doktor, “Kaybettik” dediğinde, hâlâ elini tutuyordum.



ONU YAN ODADAYKEN BİLE ÖZLÜYORSAN İŞTE BU MUHTEŞEM BİR ŞEY!



Engin Cezzar’dan en çok ne öğrendiniz?

- Sanatçı olarak kendi kapasitemi. Müthiş bir şey yaptı o bana, en beklenmedik oyunlarda rol verdi. Dormen Tiyatrosu’nda çalışırken, evet ‘Sokak Kızı İrma’ ile büyük bir üne kavuştum ama biraz aptal sarışın gibiydim. Engin’le başka bir yere sıçradım. Ondan sonraki bütün başarılarım, hepsi Engin’in eseridir. En iyi yönetmenimdi. Uzun yıllar birlikte çalıştık. Son 40 yılı da gece gündüz ayrılmadan yaşadık...



Bu aşk size en çok ne öğretti?

- Birlikte geçirdiğimiz 56 yılda bir sürü farklı evre yaşadık. Büyük mutluluklar, büyük acılar. Pek çok duygu bir arada. Ama en başında aşk olmasa, hayatta buralara erişemezdik! Aşkla başlayan bir evliliğin varsa ve o devam eden bir evlilikse, birlikte olmaktan keyif alıyorsan, hâlâ birlikte öğreniyorsan, birbirinin gözünün içine bakıp gülümsüyorsan, ona sarılmak için an kolluyorsan, onu yan odadayken bile özlüyorsan, işte o muhteşem bir şey! Bizimki öyleydi.



Ne zaman katıla katıla ağladınız? Kendinizi hep tutuyor musunuz?

- Yok canım. Engin’in hastalığının ilk yıllarında perişandık. Kendimize nasıl bir düzen oturtacağımızı bilmiyorduk. Birkaç kere Engin’le birlikte hüngür hüngür ağladık. Çünkü “Neden ben?” diyordu ve benim ona verecek bir cevabım yoktu...



İnsanlar onu nasıl hatırlasın istersiniz?



- Nasıl hatırlamak istiyorlarsa öyle hatırlayacaklardır. Kimse bunu değiştiremez. Ama görüyorum ki arkadaşları, dostları, izleyicileri onu çok güzel hatırlıyorlar. Bana o kadar güzel şeyler yazıyorlar ki. Müthiş bir isim bırakmış arkasında, çok sevdirmiş kendini. Ama tabii keşke yaşarken bilsek sevdiklerimizin kıymetini, biz ölmeden iyi bir şeyler yazmayı sevmiyoruz birileri için...



Siz ölümden korkuyor musunuz?

- Hiç korkmadım. Birkaç kere de ölümle burun buruna geldim. Gelirse gelir, hoş gelir. Hepimiz öleceğiz. Bunun kaçışı yok...



Röportajın tamamını okumak için;

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ayse-arman/engin-ile-bir-gun-bir-testinin-kulpunda-toprak-olarak-bulusabiliriz-40362933


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin