Gazeteciler açık mektup yazdı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a seslendi!

Basın Konseyi Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na açık mektup yazdı.

Google Haberlere Abone ol
Gazeteciler açık mektup yazdı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a seslendi!

Basın Konseyi, başta Hürriyet Gazetesi olmak üzere bazı medya organlarına son günlerde üst üste yapılan fiili saldırılar üzerine, saldırıların hedefi olan medyanın yasalar çerçevesinde korunması için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu'na açık mektup yazdı.



Olaylar sırasında ve sonrasında, gerekli hukuki işlemlerin yapılmaması karşısında, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a açık mektup yazan Basın Konseyi, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlattığı mektubu kamuoyuyla da paylaştı.  



Anayasa, yasalar ve uluslararası yükümlülüklerin hatırlatıldığı mektupta, aksi halde tüm yasaların ve antlaşmaların çiğnenmiş olacağı belirtildi.



Basın Konseyi’nin açık mektubu şöyle;



“Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakanım; Bugün, terör olayları ülkenin en yaşamsal sorunudur. Türk halkı bu bakımdan büyük bir acı içindedir.



Kuşkusuz, basına dönük saldırılar da demokrasi açısından çok vahimdir. Son günlerde bazı medya organlarına yönelik fiili saldırılar meydana gelmiştir. Birtakım medya organları tekrarlanan saldırıların hedefi olduğu gibi, benzer saldırıların diğerlerine yapılması da ihtimal dahilindedir.

Bu noktada, Anayasamız ve tarafı olduğumuz uluslararası antlaşmalar çerçevesinde, Devletimize ait birtakım görev ve yükümlülükleri hatırlatma zarureti doğmuştur.

Yaşam hakkı ve vücut bütünlüğünün korunması gibi konularda, Devletin “pozitif yükümlükleri” vardır.



Benzer şekilde, mülkiyet hakkının korunması konusunda, Devletin, özel kişilerce meydana getirilecek zararları, olanakları ölçüsünde önleme görevi mevcuttur. Demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olan ifade özgürlüğünün ve bunun belki de en önemli alt başlığı olan "Basın Özgürlüğünün" korunması bakımından da, Devletin “pozitif yükümlülükleri” mevcuttur.

Gazetecilerin, medya organlarının bu saldırılara karşı korunması ve rahat bir ortamda görevlerini yapabilmelerinin sağlanması, Devlete ait anayasal bir görevdir.



Yine, kişilerin maddi ve manevi varlığını hedef alan bu saldırıların, tarafsız, bağımsız bir şekilde soruşturulması; sorumluların tespit edilerek adil bir şekilde yargılanması, caydırıcı cezalara çarptırılması, Anayasamızın ve AİHM içtihatlarının zorunlu gereğidir.



Oysa, son günlerde meydana gelen saldırılar sonrasında, bu gerekliliklerin yerine getirilmediği noktasında çok ciddi endişelerimiz, şüphelerimiz vardır.



Bu tür menfur saldırıların ve bunun faili olan kişilerin siyasal iktidar tarafından derhal ve açıkça kınanması gerekmektedir. Kişi ve kurumların, saldırganlarla aralarına derhal mesafe koymaları, kurumsal bağlantısı olan kişiler hakkında gerekli disiplin işlemlerinin yapılması da kaçınılmazdır.



Bu, insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devleti olmanın vazgeçilmez şartıdır.

Genel olarak, siyasal iktidarın elindeki her türlü olanak ve aracı etkin ve enerjik şekilde kullanması, ivedi beklentimizdir.



Yukarıdaki hususların dikkate alınması ve gereğinin derhal yapılmaması durumunda, Anayasamız ve tarafı olduğumuz uluslararası antlaşmalar çiğnenmiş olacaktır.



 Ayrıca Türkiye’nin AİHM nezdinde açılacak davalarda mahkum olması kaçınılmaz hale gelecektir.



Demokratik hukuk devleti ilkeleri de ağır şekilde sarsılacaktır.



Eylem ve söylemlerinizle Türkiye’mizin insan haklarına saygılı bir Devlet olduğunu teyit edeceğinize dair inancımızı ve beklentimizi, Basın konseyi olarak bir daha hatırlatmak istiyoruz.



Durumu bilgilerinize saygılarımızla arz ederiz.


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin