Festivalin kapanışı deja vu yaşattı
26. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin kapanış gecesinde
kendimi 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde sandım, adeta
deja vu yaşadım.
Nasıl yaşamayayım ki, farklı ödül eşlemeleriyle de olsa sahnede
yine "İklimler"le Nuri Bilge Ceylan, "Kader"le Zeki Demirkubuz,
Erkan Can ve Ufuk Bayraktar vardı.
"Kader" ve "İklimler" gerçekten iyi filmler ama artık gerek
yurtiçi, gerekse de yurtdışında gidecekleri tüm festivallere
katıldılar, ödüllerini aldılar ve de eskidiler diye
düşünüyorum.
İstanbul Film Festivali'nin bir görevi de Türk filmlerine yurtdışı
kapısı açmaksa yeni filmler ve isimler öne çıkarılmalıydı.
Ne yalan söyleyeyim, ben bu jürinin üyeleri (ki teker teker hepsi
çok sevdiğim, saydığım isimler) farklı renkleri de görür, hem bizim
hem de izleyicinin beğenerek izlediği "Adem'in Trenleri",
"Beynelmilel", "Cenneti Beklerken", "Hokkabaz", "Mutluluk", "Küçük
Kıyamet" gibi taze filmleri ve oyuncularını da değerlendirir diye
düşünmüştüm.
"Adem'in Trenleri"nde Cem Özer, "Hokkabaz"da Cem Yılmaz,
"Mutluluk"ta Murat Han, "Polis"te ise Haluk Bilginer de güçlü birer
aday değil miydi?
Özgü Namal aynı ödülü "Mutluluk"la da alabilirdi pekala. "Küçük
Kıyamet"te Başak Köklükaya'nın performansı da göz ardı edilecek
gibi değildi.
Biliyorum ödüller birer tane. Ona da, buna da, şuna da olmuyor.
Ama hep aynı filmler ve isimlerle de olmuyor.
Bu festivalin, diğer iyileri de ödüllendirmesini, onlara da destek
olmasını, yeni kapılar açmasını, enerjiyi tek bir noktada toplamak
yerine evrene yaymasını isterdim doğrusu!
'FESTİVALİN KAPANIŞI DEJA VU YAŞATTI'
Hürriyet gazetesi sinema yazarı Ömür Gedik, 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali ödüllerini eleştirdi.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin