Fatih Altaylı ile Muharrem Sarıkaya arasındaki polemik alevlendi!

Sağlık Bakanlığı’nı aşı çalışmaları üzerine öven Muharrem Sarıkaya, köşe komşusu Fatih Altaylı’nın "Bakanlıktan bir yanıt beklemiyorum ama Sağlık Bakanlığı’nın müthiş sistemini anlata anlata bitiremeyen sevgili Muharrem Sarıkaya belki beni yanıtlar” sözlerine yanıt verdi.

Google Haberlere Abone ol
Fatih Altaylı ile Muharrem Sarıkaya arasındaki polemik alevlendi!

Fatih Altaylı geçen günkü yazısında, Sarıkaya’yı eleştirmiş ve "Günde 1 milyon 300 bin kapasitesi olan bir sistem, sağlık personeli gibi, el altında olan, zaten hastanelerde, kliniklerde bulunan 1 milyon 150 bin kişiyi 4 günde aşılayamıyorsa bu günlük 1 milyon 300 bin kapasite neyin kapasitesi. Sağlıkçılarımızın aşılaması 4 günde 800 bine ulaşıyor ve orada duruyorsa. Kimse bana ‘Bakın İngiltere 20 günde 3,5 milyon yaptı’ falan demesin." diye belirtmişti.

Muharrem SARIKAYA / HABERTÜRK

Fatih’e mektup

Sevgili Fatih

Sana bu satırları yazmamın nedeni, dün benden istediğin yanıtlar…

Otuz yıllı aşkın kadim ve can dostluğu bulunanların bir telefon uzağındaki arkadaşına ulaşıp yanıtını alması kolaydır...

Anlıyorum ki edindiğimiz bilgi ve tecrübe birikimini birbirimize aktarmakla kalmayıp, okurla da paylaşılmasını istiyorsun.

Ben de Prof. Dr. Celal Şengör Hoca gibi sana mektupla yanıtımı yollamak istedim ki okuyucular da bilgi sahibi olsun…

Bu kapsamda, “Söyle de öğrenelim…” diye yüklediğin görevi seve seve yerine getirmek için sabah Sağlık Bakanlığı’nın etkin ve yetkin isimlerine ulaştım…

Yönelttiğin şu soruyu olduğu gibi aktardım:

“Günde 1 milyon 300 bin kapasitesi olan bir sistem, sağlık personeli gibi, el altında olan, zaten hastanelerde, kliniklerde bulunan 1 milyon 150 bin kişiyi 4 günde aşılayamıyorsa bu günlük 1 milyon 300 bin kapasite neyin kapasitesi?”

Dediler ki:

“Aşıla Programımız randevu sistemi ile çalışan bir uygulama ve 35 bin merkezimizde günlük 1.3 milyon aşı yapabiliriz. Ancak bazı sağlık çalışanlarımız ileri tarihe randevu almış. Bazıları da yakın geçmişte Covid-19 virüsü kaptığı ve antikoru yüksek olduğu için aşı yaptırmak istememiş olabilir. Bizim için önemli olan her talep edenin aşıya ulaşmış olması. Bir tek kişi dahi yok ki bulamadığı veya randevu almakta zorlandığı için aşısı yapılamamış olsun. Sistemden talepte bulunan her kişiye talep ettiği tarih, yer ve saatte aşısı yapıldı. Eğer sonradan başka yerde aşı yapılmak istediyse, gittiği yerde randevusu tekrar düzenlendi ve aşısı yapıldı…”

Tabii ki bütün bunlar aşının gelmesi halinde olacak…

Ben bunu söyleyince, elde olan 3 milyon aşının 800 bin kadarının kullanıldığı anımsatıldı.

Toplam 1.3 milyon sağlık çalışanının ikinci kol aşılanmasına da yetecek miktarda doz bulunduğuna da dikkat çekildi.

Sağlık çalışanlarından bazılarının aşı olmayı ağırdan aldığını, ileri tarihte randevu talebinde bulunduğunu bildirdi…

Gelelim diğer soruna…

Hani diyorsun ya, “Bakanlıktan bir yanıt beklemiyorum ama Sağlık Bakanlığı’nın müthiş sistemini anlata anlata bitiremeyen sevgili Muharrem Sarıkaya belki beni yanıtlar...”

Bilirsin ki Bakanlık adına sözcülük yapmak, haddim de üslubum da değil…

Ama yerinde gördüğüm ve nasıl çalıştığına tanık olduğum sistemi elimden geldiğince sana aktarayım…

İyi bir yazılım geliştirilmiş, olası problemler gözetilerek programlanmış.

Aradan gireyim, ‘bir tane afırıp kola çaktırayım’ cingözlüğüne sistem kesinlikle izin vermiyor.

Yere düşürülüp kırılan şişe için dahi yazılım geliştirilmiş; yerden çekip kola zerk edeyim desen olmaz...

Bu arada belirteyim, Bakanlık yetkilileri ile konuştuğum saatlerde 35 bin merkezde 800 bin civarında yapılan aşılama içinde 10’lu rakamlarla ifade edilecek fire vardı…

Almanya’nın 9, İngiltere’nin 20 günde geldiği sayıya Türkiye’de 3 günde ulaşılmış olması, büyük olasılık ki aşılama konusunda geçmiş birikimden kaynaklı…

Ne de olsa ben, sen ve çağdaşlarımız 14 kadar aşı olduk; sol omzu üç aşı şehreli olan nesildeniz…

İşin başındakilerin bir cümlesini daha sana aktarayım:

“Bizim bu sistem yazılımını Türklere göre Türkler üretti…”

Bu söz beni geçmişe götürdü.

Hatırlar mısın, yıllar önce ASELSAN’da taksimetreyi üreten birimin başındaki mühendis, “Ayarını değiştirip fazla ücret yazdıramaz mı?” soruşumuza şu yanıtı vermişti:

“Bu taksimetreyi üretenin de bir Türk olduğunu unutmayın…”

On yıllar sonra aynı cümleyi duymak ne hazin…

Sevgili Fatih, takıldığın bir yer veya konu olursa yine yazabilirsin…

Sevgiyle kal,

Muharrem

Muharrem Sarıkaya'nın yazısını okumak için TIKLAYIN

Fatih Altaylı'nın yazısını okumak için TIKLAYIN

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin