MESUT YAR / POSTA
Ezel artık Polat Alemdar'dır!
Ezel ile Polat Alemdar arasında keskin bir fark vardı. İlki
gerçeklik açısından. İkisi de yetiştirme kahramandı.
Ama Ezel (atv) daha çok “insana” benziyordu. Yumruk yediğinde filan
ağzı kanıyordu. Polat (Star TV) on kurşunla bile kanamıyordu hiç...
Ezel de cesaret abidesiydi, Polat da. Bir işi ötekine bırakmamak
konusunda tuhaf cesurluk gösterileri vardı. Ezel biraz daha
tedbirliydi ama. Polat gelişine giriyordu toplara... İkisi de
duygusallık yaşıyordu kimi zaman. Ezel vicdanla şeytan arasında
gidip gelen hisleriyle mücadele ederken, Polat hislerini ele
verecek hiçbir hareket çekmiyordu; kendisine bile... Ezel’i kimi
zaman elinde rakı efkar dağıtırken görüyorduk, Polat ağzına bir
gram içki sürmeyip çay, domates ve peynir üçgeninde sağlıklı bir
hayata tebessüm ediyordu... Ezel deli gibi aşık, Polat aşık gibi
deliydi. Biri sevdiği kadın için ölümlerden dönmüş, ötekisi sevdiği
kadına bir kez “seni seviyorum” dememişti... Ezel ile Polat alemdar
arasında keskin bir fark vardı. Şimdi kalmadı. Ezel de Polat gibi
görünmez bir çelik yelekle dalıyor kurşunların içine. Koca bir
mafya ordusunu “yumruklarıyla” alt ediyordu. Üstüne doğrultulmuş
namlulara gülüyordu filan... Daha da önemlisi o da ölmüyordu artık.
Erkeklerinin yüzde yetmişinin Polat olmak istediği bir ülkede Ezel
de mutlak sondan kaçamadı. O istemedi belki ama maalesef artık
Polat Alemdar kalabalığından biri oldu. Hayırlısı diyelim...
ALİ İLE TEFO AŞK MI YAŞIYOR?
Ezel sadece iki oyuncu üstüne kurulabilir. İki karakter üstüne
yani. Kerpeten Ali ve Tefo ikilisi bölümler boyunca konuşabilir.
Mesela Ali o silahı kaldırır ama çektiği tetik horozu düşüremez
hiç...
Mesela Tefo yüzünü tanınmayacak hale getiren Ali’ye, “Bir de
kerpetenle vur ağabey” diyebilir. Ve mesela saatler boyunca sadece
bakışarak 13 bölümü tamamlayabilir bu ilişki...
Ve sonunda bir şekilde Oscar’a uzanır. Brockback Mountain isimli
filmde ilişkilerini hüzünle izlediğimiz iki eşcinsel sığır çobanı
gibi... O bakışlar, bu mutlak bağlılık akla değişik seçenekler
getirmeye başladı. Fantezi yapmak istemiyorum ama hani arada Bahar
ve Şebnem olmasa Ali’nin deyimiyle “Bu ne lan” diyeceğimiz bir
şeyler çıkacak. Öyle sıkı oynuyorlar çünkü!
Bu da Balans Kralı...
Muhabbet Kralı’nda (Kanal D) uzun zamandır ekranda görünmeyen
yüzlerden biri ilişki uzmanı (ne demekse) İlhan Uçkan boy
gösterdi... Neredeyse programın tamamına rezerv koyan haliyle
“acaba susacak mı?” merakına kapıldım. Bildiğim kadarıyla her
telden konuşmaya bayılan biriydi İlhan...
Hiç değişmemiş. Ters köşe yapacağım diye gereksiz söze girmeler,
diğer konuklarla polemik yapmalar, “birinç” telaşı içinde sözü
kapmalar derken sonunda her koldan yedi ayarı... Okan önce bir
şeyler söyledi, çene ishali gibilerinden. Sonra Sevil Atasoy,
bilimsel bir üslupla ezdi kendisini. Ve en sonunda bir izleyici
“Beni konuşturmuyorlar” diyen İlhan Uçkan’a balansın kralını yaptı;
“O zaman telefonla bağlanın siz de”... Evet, evet; Muhabbet Kralı o
akşam Balans Kralı oldu. Uzun süre ekrana çıkarılmayan tiplerin
gereksiz taşkınlıklarına denge getiren bir ayar ustası gibi. Oh
be...
Uğur Dündar anket yaptı...
Uğur Dündar önceki akşam Star Ana Haber’in tamamını Kemal
Kılıçdaroğlu’na ayırdı.
Kurultaya yürüyen yeni genel başkan adayının istese de elde
edemeyeceği bir güzellik yaptı Uğur Dündar...
Meselenin iyisini, kötüsünü, olurunu olmazını kısacası tüm
yönlerini objektifinden yatırdı haber masasına. Sadece bir
günlüğüne Türkiye’de başka bir gelişme yaşanmamış gibi yaptı...
Tavır olarak ortadan yürüdü Dündar ama sonuç olarak bir
Kılıçdaroğlu belgeseli çıktı ortaya. Ben en çok da Kemal Bey’in
eşinin açıklamalarına bayıldım.
Kimileri Olcay Baykal’a benzetse de hanımefendiyi, kendi adıma
biraz Rahşan Ecevit havası sezdim sanki. Neyse... Dündar, tüm haber
bültenleri arasında birinci olunca bir kez daha Kılıçdaroğlu’nun
“yeni bir umut” olduğunu düşündüm. Yeter ki kamuoyuna doğru izah
edilsin...
DELİ DANALAR GİBİ!
CNN Türk’ün Fenerbahçe muhabiri, Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yaşanan olayları anlatırken ilginç bir gafa imza attı... Meselenin tam da göbeğinde bulunan muhabir ortalıktaki herkesin deli danalar gibi bir yerlere koşturduğunu aktardı. Danayı bir kenara koyalım da, kim delirtti bu kadar insanı; onu konuşalım bence... Bir de dikkatimi çekti; CNN Türk’te bir değişim yaşanıyor. Yaşananın tam olarak ne olduğu şimdilik net değil. Ama bildiğim kadarıyla değişen grafikler ve ekran yüzleri yeni bir atölye çalışmasının ürünü. Dilerim bu kez denemenin sonu yanılma olmaz...
EVCİLİK BİR OYUN SADECE!
Evcilik Oyunu’nu (Show TV) tam olarak neye benzeteceğimi
kavrayamadım. Biri Bizi Gözetliyor da var içinde, Yemekteyiz de.
Biraz Gelinim Olur musun, biraz da Benim Kocam Bir Melek havasını
taşıyor...
Bu haliyle Türkiye’nin ekrandan röntgenleme tarihinin özeti gibi
duruyor. İçinde orijinal bir şey bulamayınca hayıflanıyor insan...
Ya da bu işlerin bizim ülkemizde bir dönem çok hızlı tüketildiğini
düşünüyor ve Türk izleyicisinin nezdinde devrini tamamlamış
olduğunu anlıyor... Bilmiyorum yarışmayı ayağa ne kaldırabilir?
Kurgulanmış bir skandal desek, onun bile suyu çıktığı için Evcilik
Oyunu, oyun olmaktan öteye gitmeyecekmiş gibi duruyor. Dilerim
yanılırım...