Ertuğrul ÖZKÖK
Emekli komutanlar Arapları çok mu severdi
IRAK Savaşı'nın başından beri televizyona çıkan emekli komutanlarla
ilgili bir yazı yazmak istiyordum., Ama doğrusu, Türk ordusunu
sorgulamaktan çekindiğim için, böyle bir yazıyı çok çekinerek
yazabileceğimi hissediyordum.
Ama bir yandan da bu konuyu mutlaka tartışmamız gerektiğine
inanıyordum.
ÜZÜLDÜĞÜME ÜZÜLÜYORUM
Dün Radikal Gazetesi'nde Neşe Düzel'in mülakatı hem kafamdaki
soruya cevap verdi, hem de bu yazıyı daha kolay yazmamı
sağladı.
Savaşın başından beri televizyonlardaki komutanların yorumlarını
izlerken kafamda şu soru vardı:
‘‘Acaba komutanlarımız bu savaştan Saddam'ın galip çıkmasını arzu
ettikleri için mi böyle konuşuyorlar, yoksa yaptıkları yorumlara
gerçekten inanıyorlar mı?’’
Bu soruyu soruyordum, çünkü emekli komutanlarımız Saddam'ın galip
gelmesini arzu ettikleri için böyle konuşuyorlarsa mesele yok.
Çünkü sonunda bu olsa olsa, sandığımızın aksine Türk ordusunda
ciddi bir ‘‘Amerikan karşıtı’’ görüşün bulunduğunu göstermekten
başka bir anlam taşımazdı.
Ama emekli komutanlar söylediklerine gerçekten inanıyorlarsa, o
zaman ortada Türkiye'nin savunması açısından ciddi bir sorun var
demektir.
Çünkü bu emekli komutanların askeri bilgileri buysa, ‘‘savunma ve
savaş konseptinin’’ gözden geçirilmesinde yarar olacağına
inanıyorum.
İşte Radikal Gazetesi'nde Neşe Düzel'in emekli Tuğgeneral Nejat
Eslen'le yaptığı mülakat bu bakımdan önem taşıyordu.
Emekli Tuğgeneral, mülakatında Irak ordusunun çok çabuk teslim
olmasından duyduğu üzüntüyü açıkça ifade ediyor.
Bu duygusunu en çarpıcı biçimde ifade ettiği cümle ise şu:
‘‘Ben Iraklılar için çok üzüldüm. Ama şimdi üzüldüğüm için
üzülüyorum.’’
Demek ki komutan bu olaydan Saddam'ın muzaffer çıkmasını çok arzu
ediyormuş ki, böyle bir neticeden duyduğu düş kırıklığını ağır bir
öfkeyle dile getiriyor.
İHANET GENİ
Yani Irak ordusu daha fazla direnseydi, daha fazla insan ölseydi,
komutanın keyfi daha yerine gelecekmiş.
Peki emekli komutan bunu ‘‘Arapları çok sevdiği için’’ mi
istiyor?
Hayır.
Çünkü Araplara bakışı pek sempatik değil. Mesela şunları
söylüyor:
‘‘Arabın ne yapacağı belli olmuyor işte. Birinci Dünya Savaşı'nda
bunlar bizi arkamızdan vuran insanlar. Arabın kanında biraz ihanet
geni var galiba.’’
O zaman geriye öteki motif kalıyor.
Amerika'ya kızgınlık.
Şimdi soruyorum, böyle bir duyguyla izlenen savaş hakkındaki
yorumlar tarafsız bir askeri gözlemi yansıtabilir mi?
RAHATLADIM ÇÜNKÜ
Ben onlar gibi asla düşünmüyorum.
Bu savaşın erken bitmesine gerçekten seviniyorum.
Çünkü bu sayede daha az insan öldü.
Ayrıca halkın direnmemesine de şaşırmadım.
Çünkü savaşın başından beri hep şunu yazdım.
Vatanı savunmak ile rejimi savunmak arasında büyük bir fark
vardır.
Saddam da halkından vatanını değil, 25 yıldan beri sürdürdüğü bu
süfli diktatörlüğü savunmasını istiyordu.
Ama bu mülakat beni bir ölçüde de rahatlattı.
Çünkü en azından o yorumların askerlerimizin savaş bilgisi ve
konseptinin değil de, savaşla ilgili şahsi duygularının etkisinde
kaldığını öğrenme imkánımız oldu.
Ben yine de bu savaşın, Genelkurmayımız tarafından çok ayrıntılı
biçimde inceleneceğine inanıyorum.
Ben askeri uzman değilim, ama okuyabildiğim askeri kaynaklar, Irak
harekátının geçmiş savaş konseptlerini değiştirebileceği
görüşünde.
Bir kere hava üstünlüğünün önemi artık iyice tartışılmaz hale
geldi.
Ama bana göre en az bunun kadar önemli bir başka gerçek var.
‘‘Cengaverlik savaşı’’ olgusunun ortaya çıkması.
Düşünün, fert başına düşen geliri 30 bin dolar olan bir ülkenin 20
yaşındaki gençleri 6-7 bin kilometre mesafeye geliyor ve tankların,
zırhlı araçların üstüne çıkıp, ‘‘slalom’’ yapar gibi
savaşıyorlar.
Üstelik kum fırtınaları gibi tabiat olayları ile de savaşıyorlar.
Arkalarındaki lojistik desteğin zayıflığından bile
etkilenmiyorlar.
Acaba bu nasıl oluyor?
Ülkesine olan bağlılığı, ordusunun teknolojik düzeyine olan güveni
ve motivasyonu.
Bunların her birinin ayrı ayrı incelenmesi gerekiyor.
İHTİYACIMIZ VAR
Çünkü Türkiye bu bölgeye mahkûm ve savaşlar bu bölgeden hiçbir
zaman uzak olmayacak.
Dolayısıyla savaşma gücü morali yüksek bir orduya her zamankinden
daha fazla ihtiyacımız var.
ERTUĞRUL ÖZKÖK: VATANI SAVUNMAK BAŞKA REJİMİ SAVUNMAK BAŞKA
Ertuğrul Özkök, bugünkü yazısında emekli paşaların Irak konusunda neden yanıldıklarını Radikal´deki Neşe Düzel´in emekli Tuğgeneral Nejat Eslen´le yaptığı röportajın satır aralarını okuyarak veriyor...
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin