Erdoğan'dan flaş Coronavirus açıklaması! Normalleşme takvimini duyurdu...

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrası, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Coronavirus sonrası normalleşme takvimini açıkladı.

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan'dan flaş Coronavirus açıklaması! Normalleşme takvimini duyurdu...

Normalleşmenin Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına yayılacağını söyleyen Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 65 yaş üstü vatandaşlara, sokağa çıkma yasağı uygulanan 10 Mayıs Pazar günü 4 saat izin verileceğini açıkladı.

Erdoğan, "Bu geceden itibaren 31 ile giriş çıkış sınırlamasını 7 ilimiz için bitiriyoruz. Antalya, Mersin, Muğla, Aydın, Erzurum, Hatay, Malatya. Her hafta gelişmelere göre karar vereceğiz. Diğer 24 ilimizdeki giriş çıkış yasağı 14 gün boyunca uzatılmıştır" dedi. Erdoğan, cerrahi maskelerin satışına yeniden izin verileceğini açıklarken Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) 27-28 Haziran'da, LGS'nin 20 Haziran'da, askeri öğrenci sınavının ise 14 Haziran'da yapılacağını duyurdu.

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

NORMALLEŞME PAKETİ AÇIKLANDI

Elbette normal hayata dönüşü kademe kademe başlatacağız. Ancak şu gerçeği asla aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Ülkemizde hiçbir şey, tam manasıyla eski düzene dönmeyecektir, dönemeyecektir. Hastalığa çare olacak ilaçların ne zaman kullanılacağı belli değildir.

Normalde döneceğiz ama bu yeni bir normal olacaktır. Sınırlamalar azalsa da tedbirler sürecektir. Maske kullanımı ve titizlikle ilgili önlemler devam edecektir.

Uluslararası seyahatlerin ne zaman açılacağı halen belirsizdir. Küresel ekonominin karşımıza nasıl bir tablo çıkaracağız meçhuldur. Tüm bu gerçekler ışığında bir normalleşme planı hazırladık.

Halkımızın beklentileri ve bakanlıklarımız ile bilim kurulumuzun tavsiyeleri doğrultusunda hazırladık. Bu takvim, Mart ayındaki hayatımıza geri dönüş anlamına gelmiyor.

65 yaş üzeri ve 20 yaş altı vatandaşlarımız, ilk etapta sokağa çıkması sınırlandırmamızın günlerinde 4 saat sürecinde yürüme mesafesinde tahditli olarak getiriyoruz. 10 Mayıs Pazar günü saat 11 ila 15 saatleri arasında gerçekleştiriyoruz.

20 yaş altı içinde bu esnemeyi iki grup halinde uygulayacağız. 0-14 yaş grubu 13 Mayıs çarşamba günü saat 11 ila 15 arası dışarı çıkarılabilecek. 15 Mayıs cuma günü ise 15 ila 20 yaş arası aynı saatlerde çıkarak hava alabilecek. Duruma göre, sonraki haftalarda da aynı uygulamayı devam ettireceğiz. Sokağa çıkma sınırlaması uygulamamızı sürdürüyoruz.

Bu geceden itibaren 31 ile giriş çıkış sınırlamasını 7 ilimiz için bitiriyoruz. Antalya, Mersin, Muğla, Aydın, Erzurum, Hatay, Malatya. Her hafta gelişmelere göre karar vereceğiz.

Diğer 24 ilimizdeki giriş çıkış yasağı 14 gün boyunca uzatılmıştır.

Berber, kuaför ve güzellik salonu gibi işletmeler 11 Mayıs’ta faaliyete geçebilecektir.

Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığının belirlediği kurallara uyulması şartıyla alışveriş merkezleri 11 Mayıs’tan itibaren hizmet vermeye başlayacaktır.

MASKE SATIŞI BAŞLAYACAK

Normalleşme sürecinin bir parçası olarak bugüne kadar piyasada satışına izin vermediğimiz cerrahi maske ve bez maske satışına kolayca ulaşabileceği yerlerde ulaşması için izin vermeyi planlıyoruz. Maskeye göre bir üst fiyat belirleyerek halkımızın mağdur edilmesinin önüne geçeceğiz.

HAC VE ASKERLİK

Hac için de Diyanet İşleri Başkanımız, ülkelerle görüşecek karar verecek. Zira İslam ülkelerinin ortak karar vermesi gerekiyor.

Askerlerle ilgili faaliyetler 1 Haziran’da, celp hizmetleri 5 Haziran’da, bedelli askerlik hizmetleri 20 Haziran’da yeniden başlayacak.

SINAV TARİHLERİ BELLİ OLDU

Eğitimde attığımız adımları da tavsiyeler doğrultusunda belirledik.

YÖK kurumları sınavı 27-28 Haziran‘da, LGS 20 Haziran’da, Askeri öğrenci sınavı 14 Haziran‘da yapılacaktır. Üniversiteler 15 Haziran’da akademik takvime dönecekler.

Adliyeler ara verilen duruşmalara ve diğer uygulamalara 15 Haziran’da başlayabilecektir.

Tek-çift plaka uygulaması 5 Mayıs’ta sona erecektir.

Sağlık Bakanlığının hazırladığı rehberlerdeki kurallara uymayı en üst düzeyde tutarsak normalleşme süreci daha da hızlanacaktır. Ancak kurallara uyulmaması halinde daha çok sert tedbirlere başvurabiliriz.

Salgın hastalığın olduğu yere gidilmemesi, bulunulan yere salgın hastalık varsa oradan çıkılmamasını tavsiye eden bir peygamberin ümmetine yakışan da budur. Hiçbir bakımdan eskisi gibi olamayacağımızı unutmayalım. Yeni bir silkinişe, yeni bir dirilişe vesile olmasını temenni ediyorum.

CHP’YE ELEŞTİRİLER

Biz, salgınla mücadele için, bilim insanlarımızın söylediği her tedbiri harfiyen yerine getirmek suretiyle, Allah'ın bir kaderinden bir diğer kaderine sığınacağız. Salgın hastalığın olduğu yere gidilmemesi, bulunulan yerde salgın hastalık varsa oradan da çıkılmamasını tavsiye eden bir Peygamberin ümmetine yakışan tavır budur.

Dünyanın salgın sonrası, hiçbir bakımdan asla yeniden eskisi gibi olamayacağı bir dönemden geçtiğimizi unutmamalıyız. Bu sürecin ülkemizde de siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel her alanda yeni bir silkinişe, yeni bir uyanışa, yeni bir dirilişe vesile olmasını diliyoruz.

Çünkü ülkemizde, maalesef, tek parti devrinden beri bu millete maddi-manevi eziyet eden bir anlayışın, salgın günlerinde dahi içindeki kini, nefreti, karanlığı ortalığa saçmaktan geri durmayan örnekleriyle karşılaşıyoruz.

Milli iradenin üstünlüğünü, demokrasiyi, hakkı, hukuku, adaleti, sandığı hazmedemeyen bu faşist zihniyet hala vesayet, darbe, cunta özlemiyle yanıp tutuşuyor.

'SÜREKLİ YALAN SÖYLEYEREK SİYASET YAPILMAZ'

CHP yöneticilerinin sadece son bir haftadaki beyanlarını alt alta koyduğunuzda ortaya çıkan tablo bize bunu söylüyor.

Bu zihniyetin ülkemizin 70 yıllık demokrasi tecrübesinden zerre kadar nasiplenmediği anlaşılıyor. Demokratik yöntemlerle iktidara gelmek yerine, darbeyle ülkenin yönetimini gasp etme hevesiyle hareket edenler, 15 Temmuz'da milletten aldıkları derse rağmen aynı yolda yürümekte ısrar ediyorlar.

Sadece son günlerdeki kötü örnekler bile, karşımızdaki hastalıklı zihniyetin asla iflah olmayacağının delilidir. CHP yöneticilerinin güya siyaset diye sergiledikleri tavırlar, dünyanın hiçbir yerinde demokrasiyle, hukukla, hatta insanlıkla bağdaşmaz. Sürekli yalan söyleyerek siyaset yapılmaz. Sürekli yanlış bilgilerle insanlar haksızca itham edilerek siyaset yapılmaz.

Sürekli iftira atılarak, insanların mahremiyetine girilerek siyaset yapılmaz. Doğru olmadığını çok iyi bildikleri konuları, pervasızca ve yol açtığı sosyal, siyasi, ekonomik sonuçları umursamadan tartışmaya açanların yaptıkları işin adı siyaset değildir. Gerçi bunların kasetle göreve gelmiş genel başkanları da yıllardır aynı yöntemleri kullanıyor.

CHP VE MEDYA MENSUPLARINA İKAZ

Hal böyle olunca yardımcılarına, il başkanlarına diyecek söz bulamıyoruz. CHP'nin bu tarzı yüzünden, yeni nesillerin siyasetten soğumasından endişe ediyoruz. Biz kadınları ve gençleri siyasi karar alma mekanizmalarında daha etkin şekilde yer almaya davet ederken, bu tür kötü örneklerin gayretimizi sekteye uğratmasına izin veremeyiz. Siyasetin kalitesini artırmanın yolu, bu kirli zihniyeti ülkemizden tasfiye etmekten geçiyor.

Aziz Milletim…

CHP yöneticileri ile aynı zihniyetin medyadaki ve diğer mahfillerdeki mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum.

Beyhude yere uğraşmayın. Türk Milleti, sizi ne o sandıktan çıkartır, ne de sırtınızı yaslamaya çalıştığınız darbecilere meydanı bırakır. Çünkü siz kesinlikle milli değilsiniz, yerliliğiniz de tartışılır.

Çünkü siz bu halkın inancına, tarihine, kültürüne, gönül dünyasındaki sızılara saygılı değilsiniz. Çünkü siz bu ülkede ne kadar bozguncu, ne kadar sapkın, ne kadar azgın varsa hep onlarla birlikte oldunuz, asla milletin safında yer almadınız.

Çünkü sizin ne tarihi, ne manevi, ne ahlaki bir nirengi noktanız, omurganız, davanız, kavganız var. Çünkü siz mitolojideki sadece düşmanlıktan, nefretten, korkudan, kargaşadan, acıdan beslenen yaratıklar gibisiniz.

DARBE TARTIŞMALARI

Ne bu ülkeye, ne bu millete, ne insanlığa dokunan en küçük bir faydanız olmadığı gibi, verdiğiniz zararların haddi hesabı yok.

Kendi ülkenize ve milletinize husumetinizi açıkça ifade edemediğiniz için, her musibeti buna alet ediyorsunuz. Deprem olur, bina yıkıntılarının altında kalan insan sayısını çok göstermek için canhıraş bir şekilde uğraşırsınız.

Ekonomimize saldırı olur, insanlar ekmeğinin, geleceğinin derdine düşmüşken, siz oradan siyasi rant devşirme peşinde koşarsınız. Darbe girişimi olur, milletimiz elinde bayrağı dilinde tekbiriyle tankların karşısına dikilirken, siz balkonlardan tankları alkışlar, televizyon karşısında kahvenizi yudumlarsınız.

Teröristler askerimize, polisimize, jandarmamıza saldırır, şehit sayısını yüksek göstermek için binbir yalan uydurursunuz.

PANDEMİ HASTANESİ

Sınırlarımıza yapılan tacizleri önlemek için harekâtlar düzenleriz, siz eli kanlı diktatörlerin ve teröristlerin savunucusu olarak karşımızda yer alırsınız. Salgın olur, tüm dünya ülkemizin gayretlerini takdirle takip ederken, siz hasta sayısının, vefat sayısının gizlendiği, malzeme-ilaç bulunamadığı yalanıyla ortada gezersiniz.

Buna karşılık ülkemizin ve milletimizin hayrına olan hiçbir meselede, ne işin ucundan tuttuğunuz, ne de hakkı söylemek babında tek kelime ettiğiniz duyulmuştur.

Marmaray'dan İstanbul Havalimanına, bölünmüş yollardan şehir hastanelerine kadar karşı çıktığınız, engellemeye çalıştığınız her hizmeti tepe tepe kullanır, ama zehirli dilinizle bunları sürekli sokmaktan da geri durmazsınız.

Atatürk Havalimanı arazisinde 40 gün içinde kurmayı başardığımız 1.000 yataklı hastaneyi dahi, 14 milyar lira uçtu diyerek karalamaya kalkan bu zihniyetin artık sonu gelmiştir. İnşa ettiğimiz şehir hastanelerini yıllarca kara delik olarak yaftalayanlar, son 2 ayda yaşananların ardından bile, maalesef, en küçük bir pişmanlık emaresi göstermediler.

Kullanan herkesin hayranlığını dile getirdiği İstanbul Havalimanını hala hazmedemediklerini görüyoruz. Aynı şekilde, İstanbul'dan çıkıp 3 saat içinde İzmir'e ulaşırken kullandıkları otoyola attıkları çamurların izleri de hala kuramadı. Sırf polemik malzemesi yapmak uğruna insanların haysiyetlerine ve ailelerine saldırarak girdikleri vebalin de umurlarında olmadığı biliyoruz.

Ama artık bu anlayışın miadı artık dolmuştur. İnsanlık nasıl KOVİD-19 virüsünü eninde sonunda yenecekse, inşallah, Türkiye de bu bağnaz zihniyeti bir daha geri dönmemek üzere tarihe gömecektir. Türkiye'nin yeni dönemdeki en önemli kazanımlarından birinin de siyasetteki bu değişim olacağını ümit ediyoruz.

ERDOĞAN KONUŞMASININ BAŞINDA İSE ŞUNLARA DEĞİNDİ:

Covid-19 salgınında önemli bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyoruz. Türkiye, salgınla mücadelesini 4 ana hedef noktasında yürütmüştür. Bunlar fiziki temas, sağlık malzemeleri, temel ihtiyaçların aksamaması ile kamu düzeninin devam etmesidir.

Yeni hasta sayımız artık binli rakamlarla ifade edilir hale geldi, yoğun bakım ve cihaza bağlı hasta sayısı azalıyor. İyileşen hasta sayısı katlanarak artıyor. Tüm sağlık çalışanlarımızın fedakarca gayretleri neticesinde, hastanemizde vicdanları kanatan hiçbir kötü olay yaşanmadı.

Tüm adımları, bilinçli ve kararlı bir şekilde attık. Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri ve değerlendirmelerle kararları aldık.

Okullardaki eğitim öğretime vakitlice ara verildi. İnsanların bir arada bulunduğu işletmelerin faaliyetlerini tamamen durdurduk ya da sınırlandırdık. İbadetlerin evlerde ifasını tavsiye ettik. Tüm sektörlerde evden çalışma modelini sağladık. Ülke içindeki insan hareketliliğini ciddi oranda azalttık. Destek programları hazırladık.

Sosyal yardımlardan yararlanma hakkı olanlara ilave nakdi yardım yaptık. 4 milyon 400 bin vatandaşımıza 1000 lira yardımda bulunduk.

Üçüncü destek programıyla ilgili çalışmalar sürüyor.

1 milyar 910 milyon lira “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyasına yardım yapıldı.

Kampanyamız devam etmektedir. Ülkemizde bunları yaparken, yurt dışındaki vatandaşlarımızı da ihmal etmedik.

65 bine yakın vatandaşımızı ülkemize getirdik. Bu vatandaşlarımızı yurtlarda 14 gün karantinada tuttuktan sonra evlerine göndermek suretiyle, sınırlarımız ötesinden hastalık taşınmasının önemine geçtik.

Maskeden tuluma, tanı kitinden solunum cihazına kadar sadece kendi kendimize yetmekle kalmadık, 57 ülkeye yardımda bulunduk. Son olarak Somali’ye kendi cihazlarımızdan da hibe ettik. Somali’nin ilk cihazları olarak hizmete girdi. ABD başta olmak üzere birçok ülkeye gönderdik, gönderiyoruz.

İlaç ve aşı geliştirme çalışmalarını uluslararası toplumla işbirliği içinde sürdürüyoruz. Bugün toplantıya katılarak bu konudaki görüşlerimizi dünya ile paylaştık.

65 yaş üstü ve 20 yaş altına getirdiğimizi sokağa çıkma sınırlaması, salgının yayılmasını ciddi oranda engelledi. 31 ilde yürüttüğümüz sokağa çıkma kısıtlamasının da büyük fayda sağladığını biliyoruz. Tümü Sağlık Bakanlığımız ve Bilim Kurulumuzun tavsiyeleri sonucu bugünlere geldi.

83 milyon vatandaşımıza verdikleri destek ve gösterdikleri sabır için şahsım ve kabinem adına şükranlarımı sunuyorum.

Aldığımız tedbirlerin önemli bir kısmında 1,5 ayı geride bıraktık. Bu sürede okula gidemeyen öğrencimizin, çalışamayan işçilerimizin, sokağa çıkamayan yaşlılarımızın ve gençlerimizin eski günlerini özlediklerini biliyoruz.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin