Enis Berberoğlu’ndan mektup var: Ayakta ölmeyi bilecek yaştayım

25 yıl hapis cezasına çarptırılan CHP Milletvekili ve gazeteci Berberoğlu, tutuklu olduğu cezaevinden bir mektup yolladı.

Google Haberlere Abone ol
Enis Berberoğlu’ndan mektup var: Ayakta ölmeyi bilecek yaştayım

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, davasına ilişkin yaşadığı hukuki süreci, “Adressiz Açık Mektup” başlığıyla paylaşırken, “Düne kadar haksız ve hukuksuz hapis yatıyordum. Artık üstüne bir de hükümsüz ceza çekmeye başladım” dedi.



Berberoğlu, yaşadığı hukuka aykırı sürece ilişkin avukatları Murat Ergün ve Yiğit Acar aracılığıyla yaptığı açıklamada, özetle şunları kaydetti:



ADRESSİZ AÇIK MEKTUP



Özetin de özeti: Beni hapse atan mahkeme, cezamı bozma kararına uymadı. Cezaevinde kalmaya devam ediyorum.



Peki, bu yeni adım ne anlama geliyor? Ne gibi sonuçları olacak?



Kuşkusuz şu seçeneğiniz mevcut: Akşamları saatler süren TV tartışmalarında hukuk hocalarını, iktidar-muhalefet sözcülerini dinleyebilir, aydınlanabilirsiniz.



Hiç itirazım olmaz...



Veya damdan düşene yani bana sorabilir, gayet kestirme ve fakat daha anlaşılır yanıtlarla yetinirsiniz...



Eğer bana sorarsanız, mesele basit...



İstinaf yani üst mahkeme, beni hapse atan yerel mahkemenin kararını ve cezamı bozdu, “Yeniden yargılayın” dedi. Ama yerel mahkeme istinafa, “Çok biliyorsan gel sen karar ver” restini çekerek, dosyamı aynen iade etti.



Bu hukuk kaosundan bana ne düştü derseniz... Düne kadar haksız ve hukuksuz hapis yatıyordum. Artık üstüne bir de hükümsüz ceza çekmeye başladım...



Çünkü;



- Yerel mahkeme bana ceza verdi, hapse attı,

- Üst mahkeme cezamı bozdu,

- Yerel mahkeme bozmaya karşı karar almadı.



Burası önemli... Tekrar edersem...



Demek ki bir ceza vardı, bozuldu, yeniden verilmedi. Yani cezam hükümsüzdür. Tahliyemi talep edebileceğim bir mahkemem bile yok.



Hatta daha ileri gideyim...



Bu cezanın hukuki olmasa da tek canlı kanıtı, benim hala cezaevinde bulunmamdır ki sadece bu kadarı bile, benim için küçük ve fakat ileri demokrasimiz (!) için dev bir adımdır.



Peki yarın için ne bekliyorum?



Tıpkı bugünkü gibi, herkes, her yerde hukuktan söz edecek... Ama adaletin öznesi olanlar (benim gibi), hukuksuz hatta hükümsüz cezalar (benimki gibi) unutulup gidecek.



Bir dahaki büyük hukuk ihlaline kadar ben dahil hepimizin yaşamı olağan seyriyle akacak. Adına, “normalleşme” denilecek.



Abartmıyorum...



Belki Adalet Yürüyüşü’ne katılamadım... Ama yürüyen onbinler, Maltepe Meydanı’nı dolduran yüzbinler... Sadece siyasi refleksle hareket etmedi... Sorun bakın göreceksiniz ki hepsinin adaletten yakınmak için haklı sebepleri var...



Zaten o yüzden diyorum ki başıma gelenler;



- Kara kışta maaşsız, tazminatsız işsiz bırakılan emekçi yoldaşıma,

- Her yıl keyfi olarak değişen sınav sistemi ile eğitimde fırsat eşitliğinden yoksun kalan öğrenci kardeşime,

- Bu ülkede özgürlük ve demokrasi adına türlü çile çeken, canını veren yaşıtlarıma reva görülenlerin yanında çok hafif kalır, abartmayalım.



Koğuşumda aylardır tek kalıyorum. Ama hepinizi yanımda hissediyorum. Bedenim tutsak da olsa, fikirlerim olmadığı kadar özgür.



Benim için korkmayın, üzülmeyin... Çünkü ben korkmuyorum, kahrolmuyorum... Yazıp, çizip sizlerle paylaşıyorum.



Merak etmeyin, ben yorulmadım.



Çok lazımsa, bir ağaç gibi ayakta ölmeyi bilecek yaşta ve baştayım...



Sizler asıl adaletin yasını tutun...



Çok yordular adaleti...


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin