ENGİN ARDIÇ'TAN FERHAN ŞENSOY'A ÇOK 'AÇIK' MEKTUP

Akşam yazarı Engin Ardıç bugünkü köşesini arkadaşı Ferhan Şensoy'a ayırdı: "Ferhan, yapma... Hepimizi üzüyorsun."

Google Haberlere Abone ol
ENGİN ARDIÇ'TAN FERHAN ŞENSOY'A ÇOK 'AÇIK' MEKTUP

Ferhan Şensoy’a açık mektup


Ferhan, yapma... Hepimizi üzüyorsun. Ben de yaşlanıyorum, bak, bugün 54 bitti, 55 yaşıma girdim... Sen benden bir yaş da büyüksün üstelik (açık ettim, kusura bakma.)


Elbette bende de ölüm korkusu başladı, elbette ben de iki yıl öncesini unutup kırk sekiz yıl öncesinin ayrıntılarını daha açık seçik hatırlamaya başladım artık, elbette paramı harcamaktan çok biriktirmeye bakıyorum, günün birinde elden ayaktan düşersem sokaklarda sürünmeyeyim diye...


Kırkımızı dönünce “kırk azmasına” uğramıştık her erkek gibi, şimdi artık hayatla ve kendimizle hesaplaşmaya oturduk, muhasebe zamanı.


Ama lütfen yaşlanmayı öğren Ferhan kardeşim, bu da bir sanattır.


Bu kavramla ilk kez Serdar Turgut’un bir yazısında karşılaşmıştım, “yaşlanmayı bilmek”... O zaman bu gazetede çalışmıyordum... Çok hoşuma gitmişti... Sanırım Oğuz Aral için söylemişti, “yaşlanmayı bilmeyenlerdendi” demişti...


Sen öyle olma canım kardeşim.


Azıcık huysuzluk edeceğiz tabii, gençlere azıcık burun kıvıracağız, kızları salak, oğlanları hışır bulacağız. O kadarcık olacak. Yarım yüzyılı çoktan döndük çünkü.


Ama tümden reddetmeyeceğiz. İyisini de takdir etmeyi bileceğiz.


Bunu yapmazsan sana kıskanç diyeceklerdir. Yani, şu Yılmaz Erdoğan için “çok yetenekli çocuk” desen, Cem Yılmaz için “tiyatrocu değil ama çok beğeniyorum keratayı” desen ne kaybedersin? Onlar değil, sen büyürsün. “Olgun adam” olursun. Ama sen zıtlaşınca, “bak, gençler onu sollayıp geçince çekemiyor” dediler.


Gençliğinde sana âşık olduğunu itiraf eden bir kadın (bütün kızları sen götürürdün hergele), bir arkadaşımızın hanımı, senin için “yaşlanınca ekşidi” yazdı...


Ekşime Ferhan... Jean-Marc Roberts derler bir herif vardır, bilir misin? Yetmişli yıllarda pek gözde bir yazardı, şimdi artık eski havası kalmadı, o da bir yayınevinde editörlük ediyor. Onun bir romanı vardı, sanırım Goncourt ödülü de almıştı, “Les Annees Sandwiches”... Orada Roberts her insanın hayatında “sıkıştırılmış” bir parlak dönem olduğunu, bunu gelip geçeceğini söylüyordu. Sandviç yıllar...


Ben bunu doksanlarda yaşadım. Kabaca 1988-98 arası da, benim sandviç yıllarım oldu. Geçti. Doydum.


Şimdi artık “eski havam” yok. Fakat ben buna üzülmüyorum, tam tersine seviniyorum. Altı yıldır televizyona bilerek ve isteyerek, özellikle çıkmıyorum, kendimi lumpenlere unutturmak için. Çünkü sokakta yürüyümez hale gelmiştim. Şimdi artık yalnızca tanıması gerekenler tanıyorlar, ben de hem rahata hem huzura kavuştum.


Eski havan gitmiş olabilir, olgunlukla karşılayacaksın. Ekşimeyeceksin. Öğrenci yetiştirmekle her zaman övünürdün, bayrağı gençlere devredip “manevi babayı” oynayacaksın. Ama desene, bunu Süleyman Demirel bile başaramadı sekseninde de, hâlâ bir punduna getirip politikaya döner miyim diye bekliyor!


Boynuz kulağı elbette geçecektir Ferhan, bizden çok daha iyileri çıkacaktır, bizi sollayıp geçeceklerdir. Ekşimeyeceğiz.


Bak, basında, bize ağabey bile diyemeyecek kadar bizden küçük çocuklar zıpkın gibi köşe yazarı oldular, yönetici oldular. Destekleyeceğiz. Yardımcı olacağız. Alkışlayacağız.


Tiyatronu yaktılar, senin de ciğerini yaktılar, hâlâ yanıyor, haklısın. Ama ağzından çıkanı tartmazsan, adam döner “Roma’yı da yaktım” der ve espriyi kapıp kendine çevirir, tiyatrocu deyimiyle “reaksiyonu” da o alır.


Yapma bunu Ferhan. Hele şu komünizm konusunda da “yanılmışım” diyebilecek noktaya gel artık. Fidel Castro’yu savunmak için lafı eveleyip geveleyip gülünç olma.


Belki o zaman kırk beş yıllık dostunu da her akşam yüzlerce kişi önünde kırmazsın.


Şimdi bunu okuyunca kızacaksın, bana “eşşoğlueşşek” diyeceksin. De, zarar yok. Daha doğrusu birtakım Galatasaraylı hıyarlar sana telefon edip “Engin gene senin hakkında neler yazmış” diye üfürecekler. Zarar yok.


Not: Ulan, şu Ankara’da oturan Notre Dame de Sion’lu kız kim?... Yoksa... Tamam, anladım. Heh heh heh. Turneye gidersen selam söyle.



Etiketler Ferhan Şensoy
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin