EKREM DUMANLI´DAN OBJEKTİF HABERCİLİK YAPMAK İSTEYENLERE TAVSİYE

Objektif yayıncılık habere yorum katmama cesaretini göstermek anlamına gelir diyen Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, ‘İyi de haber için söyleyecek sözümüz var’ diyenlere yol gösterdi: ´Haberin hemen yanı başına kutular açarak haber–analiz, haber–yorum, haber–izlenim yazmaktan kolay ne var.´

Google Haberlere Abone ol
EKREM DUMANLI´DAN OBJEKTİF HABERCİLİK YAPMAK İSTEYENLERE TAVSİYE

Objektif yayıncılık yürek ister



Sıkça rastladığım bir soru var: ‘Objektif yayıncılık yapan bir gazete, hadiseler karşısında tarafsız kalınca tarih huzurunda sorumluluğunu yerine getirmiş olur mu?’ Sorunun temel mantığında insan ve toplum haklarının korunması var.





Buna bir de milli menfaatlerin gözetilmesi ya da evrensel değerlerin savunulması gibi gazetelerin olaylar karşısında alacağı tavrı belirleyen unsurları eklemek gerekiyor.



Objektiflik kavramının açılımı doğru yapılamayınca, bu tür kuşku içeren soruların gündeme gelmesi normal. Hele bu kavramın pratiğe dönüşmesinde somut örnekler verilemiyorsa, her saniye sıcak gelişmeler yaşanan bir coğrafyada okuyucunun endişeler taşıması kadar doğal bir şey olamaz.



Peki objektiflik kökten bir tarafsızlık ya da tavırsızlık mıdır? Eğer öyleyse gazetecilik mesleğinin sosyal ve siyasal bağlardan tamamen koparılarak yapılması muhaldir. Çünkü hiçbir insan –hatta kurum– bütün aidiyet ve mesuliyet duygularından kendini tamamen soyutlayarak hadiselere tarafsız, duyarsız, tavırsız yaklaşamaz. İşte can alıcı nokta burası. Objektif olmakla tavırsız olmak karıştırılıyor çoğu kez. Onca önemli hadise yaşanırken yayıncının ferdi ve sosyal bağlardan tamamen kendini kopararak bir üst kimlik edinmeye kalkması, toplumdan da kopması anlamına geliyor; ki onun kendi içinde yüzlerce açmazı var...



Yine de objektif olmayan gazete, gazete değildir; olsa olsa basın yoluyla yapılan bir propaganda aracı; ya da ticari amaçları gerçekleştirmek için kullanılan bir silahtır. Bu tür gazetelerin de bir gerçekliği, hatta hayatın realiteleri içinde toplumsal karşılığı vardır. Lakin bu tür yayınların güvenilirlik testinden alnının akıyla geçmesi asla mümkün değildir. Bunların yazdığı her satır, ideolojik saplantı ya da çıkar ilişkisi suçlamasının gölgesinde kalır...



Referans gazeteler için objektiflik, haberin gerçekliğini yayın hilelerine başvurmadan okur ile paylaşmaktır. Eğer haber, çeşitli kaynaklardan çapraz kontrollerle sayfaya taşınmışsa ilk doğru adım atılmış demektir. Habere konu edilen kişilerin –özellikle de suçlanan kişilerin– görüşlerine yer verilmişse pusulada şaşma yok demektir.



Objektif yayıncılık, habere yorum katmama cesaretini göstermek anlamına gelir. Haber–yorum ayrımı yapılmadan asla objektif yayıncılıktan söz edilemez. Türk medyası, habere masa başından yaptığı yorum makyajını terk etmek istemiyor. Zannediyor ki yorumlu haberi terk ettiği zaman, gücünü, etkisini kaybedecek. Halbuki yorumla kuşatılmış habercilik yaparak dünyada ciddiye alınmayı hak etmiş bir tanecik gazete yoktur.



‘İyi de haber için söyleyecek sözümüz var’ diyenlerin yapacağı iş hiç de zor değil. Haberin hemen yanı başına kutular açarak haber–analiz, haber–yorum, haber–izlenim yazmaktan kolay ne var. Böylece okur neyin haberin kendisi, neyin yazara ya da yayın yöneticilerine ait yorum olduğunu anlayacak. Okurun bunu bilmeye hakkı yok mu dersiniz?



Objektif yayın yapmak yürek ister, cesaret ister, vizyon ister. Çünkü çetin bir düşman ya da amansız bir rakip olarak gördüğünüz kişi ya da kurumlara söz hakkı tanıyacaksınız. Karşıt düşünceye söz hakkı tanırken yüreğiniz titremeyecek.



Evet çok doğru söylenmiştir ‘Bîtaraf olan, bertaraf olur’. Bu gerçeği gazete disiplinleri içinde hayata taşımak önemli. Zaten her gazete, bazı olayları küçük ya da büyük görerek, birinci sayfada ya da arka sayfalarda değerlendirerek, fotoğraflı ya da fotoğrafsız kullanarak, haber sıralamasında tercihler yaparak belli bir tavır alıyor. Böylece kendine öncelikli meseleler üretmiş oluyor medya. Bu noktada gazete, hem objektif yayın yapabilir hem de olaylara onurlu bir tavırla yaklaşabilir. Önemli olan, bu tür duyarlılıklar ile elde edilen yayın kimliğinin mesleki disiplinler içinde dürüstçe yapılması. Mesela savaş karşıtlığı ayrı bir olaydır, savaşın gerçekliğini okura taşımak ayrı. Gönlünüzden geçeni yorum sütunlarında istediğiniz kadar ifade edebilirsiniz; fakat savaşın sadece bir yüzünü göstererek okura haber taşımaya kalkışmazsınız. Çünkü savaş bir gün biter, yazdıklarınızla baş başa kalırsınız. Boşu boşuna umut verdiğiniz kitlelerin hayal kırıklığını kim tamir edecek? Savaşa taraftar olanlar için de aynı riskler söz konusu.



Objektiflik, soluk bir çerçeve içine alınmış ülkemizde. Zannediliyor ki bir gazete ne kadar objektif kalırsa o kadar renksiz, silik, etkisiz olur. Bu düşünceye göre okur, gazetesinden canlı–kanlı, bağıran–çağıran bir gazete istiyor. Tamamen yanlış! Sansasyonel gazeteler yollarına devam etsinler, bağırıp çağırsınlar; bu ülkenin referans gazetelere ihtiyacı var. Hele zor bir dönemden geçtiğimiz bu günlerde Türkiye’mizin referans gazetelere ihtiyacı her gün hissediliyor...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin