Can DÜNDAR/MİLLİYET
Porno dizilerine karşı edepli diziler
Ziynet Sali: “Bize Yeter”.
Teoman: ”Tek Başına Dans”.
Bengü: “Saat Üç”.
Murat Dalkılıç: “Merhaba, Merhaba”.
Berksan: “Beni Seviyor”.
Murat Boz: “Geri Dönüş Olsa”...
Yasak merak getirir ya; RTÜK, Kral TV’ye bu klipler için uyarı
cezası verince, oturup hepsini izledim.
Sonuç?
“Aman oğlum görmesin, cinsel sapkın olur” paniğine girmedim.
O kuşağın, yabancı kanallarda çok daha cesur klipler izlediğine
şahidim. Kaldı ki anılan kliplerin çoğu gayet estetikti.
RTÜK aynı kanıda değil...
Kliplerden daha pornografik ayrıntılarla kaleme alınmış bir
gerekçelendirme yazısıyla bunların “pornografi sınırına dayanmış
cinsellik” içerdiğini söyledi ve “Gençlere izletmeyin, yoksa cezayı
yersiniz” dedi.
Aynı RTÜK, gençlik dizisi MUCK’ta “külotlu çorap, mayo, tayt giymiş
kızların, müstehcenlik çağrıştıran figürlerle yaptığı danslarla
gençlerin ahlaki gelişimini zedelediği” gerekçesiyle Show TV’yi de
cezalandırdı.
* * *
Geçen günkü bir sohbetimizde Beren Saat, kendi ergenlik çağında
gece ekrana gelen “Tutti Frutti”leri hatırlattı.
Hakikaten; çok değil, 15-20 yıl önce, popüler kanallarda
meraklısına kırmızı noktalı şovlar yayınlanıyordu.
Kanallar kapanmıyor, seyirci ayaklanmıyordu.
Beğenmeyen seyretmiyordu.
Bugün bir öpüşme bile “Vurun kahpeye” telaşı yaratıyor.
Neden?
Son 10 yılda muhafazakâr bir bulut, toplumun üstüne çöreklendi de
ondan...
Buna ister tutuculuk deyin, ister taşralılık; ama kızların etek
boyundan, içkili restoranların sokak masalarına, roman
içeriklerinden, dizilerin “aile değerlerine uygunluğuna” kadar çok
geniş bir yelpazede kendini hissettiren bir iklim bu...
Kentli yaşam tarzı, bağnaz bir kuşatmaya alınıyor.
Modernizmin genişlettiği özgürlük sınırları giderek
daraltılıyor.
* * *
Küçük bir uyarı yapayım:
Yakında TV dizileri çok daha “örfümüze uygun” olacak.
Son rating operasyonu sonrası hazırlanan yeni oluşumda, seyircinin
tercihlerini ölçmek üzere seçilen denek grubunun yapısı
değiştiriliyor.
Daha önce AGB, “kentsel Türkiye’nin” neyi izlediğini ölçüyor ve
reklamverene, “İşte sizin müşteriniz bunlar” diyordu. Bu yüzden de
yapımların çoğuna, asıl tüketici kitlelerin yaşadığı kentlerin ve
yani “Beyaz Türkler”in beğenileri hâkim oluyordu.
Şimdi, (belki sistemin taşrada yeni tüketici kitleler yaratma
iştahından, belki muhafazakâr kanalların pastadan pay kapma
ısrarından), bu ölçüme 20 bin nüfus altı kırsal kesim dahil
ediliyor.
Yani kültürel veri tabanı değişiyor. Daha önce “müşteri” sayılmayan
kitleler tabloya giriyor.
Daha dar ve kentli bir seyirci grubu yerine, Türkiye genelinin
beğenileri ekrana hâkim olacak.
Ege, Akdeniz, Karadeniz karşısında, İç Anadolu’nun, Doğu ve
Güneydoğu’nun ağırlığı artacak. Ekranın rengini, sosyo-ekonomik
statüsü daha düşük ve daha erkek ağırlıklı bir kitle
belirleyecek.
Belki daha gerçekçi bir yansıtma... Ama sonuç, kentli beğenilere
dönük yayın yapan kanalların inişe geçmesi, yüzünü köye çevirmiş
olanların reklam gelirini artırması olacak.
Kaçınılmaz olarak taşra dizileri artacak. Öpüşmeler azalacak.
Zamanla RTÜK’ün sopasına da gerek kalmayacak.
Demedi demeyin.