ERDAL ŞAFAK / SABAH
Çırağan zirvesi
SABAH'ın dün gündem toplantısında bir konuğu vardı: Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu.
Beş günde altı başkenti dolaşmıştı: Bakü, Tahran, Belgrad, Brüksel,
Tallinn ve Lefkoşa.
Sonra da İstanbul'a gelmişti. Kendi ifadesiyle, Brezilya Dışişleri
Bakanı Celso Amorim ile "Haftalık olağan görüşmesini yapmak
için".
(Geniş bir parantez açalım: Gerçekten de Davutoğlu ile Amorim son
zamanlarda hemen her hafta görüşüyorlar. Davutoğlu geçen hafta
Brasilia'daydı. Ondan önce Washington'da bir araya geldiler. Yüz
yüze görüşmediklerinde de telefonlaşıyorlar. Türkiye ile Brezilya
arasındaki bu yakınlaşmanın iki nedeni var: 1- "BRIC grubu"
(Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) denilen dünyanın yeni yükselen
güçleriyle Türkiye hem diplomatik, hem ekonomik, hem de kültürel
ilişkilerini güçlendirmeye özel bir önem veriyor. 2- İran'ın
nükleer dosyası. Türkiye gibi Brezilya da BM Güvenlik Konseyi'nin
geçici üyesi. Ve Türkiye gibi Brezilya da İran'a yeni yaptırımlar
uygulanmasına şiddetle karşı. Bu görüşbirliği iki ülkeyi İran
krizinde ortak hareket etmeye yöneltti. (ABD'nin canını sıkma
pahasına.)
Evet, Davutoğlu, Brezilyalı mevkidaşıyla buluşmak için
İstanbul'daydı. Ama gelişinin ondan da önemli bir nedeni vardı:
Türkiye- Bosna Hersek-Sırbistan üçlü zirvesi.
Çırağan Sarayı'ndaki zirve, Bosna savaşını bitiren Dayton
Anlaşması'ndan (21 Kasım 1995) bu yana Sırbistan ve Bosna Hersek
için en önemli gelişme olarak tarihe geçecek. Belki Dayton'dan da
önemli. Çünkü, Dayton aslında bir ateşkes anlaşmasıydı, iki ülkeyi
barıştırmıyordu. Barış için önce Sırbistan'ın Srebrenika katliamı
için özür dilemesi, Bosna Hersek'in sınırlarını tanıması, daha
sonra iki ülkenin diplomatik ilişki kurmaları, birbirlerine
büyükelçi göndermeleri gerekiyordu.
Davutoğlu'nun yoğun ama sessiz çabalarıyla (Son beş ayda Belgrad'a
beş, Saraybosna'ya altı kez gitti) Türkiye, Sırbistan ve Bosna
Hersek dışişleri bakanları önce Belgrad'da (15 Ocak 2010), ardından
Ankara'da (9 Şubat 2010) bir araya geldiler. Onu Sırbistan
parlamentosunun Srebrenika katliamı için özür dileme kararı izledi.
Sonra iki ülke karşılıklı büyükelçi ataması yaptı.
Geriye Sırbistan'ın Bosna Hersek'in toprak bütünlüğünü tanıması
kaldı. "O da çözümlendi" dedi Davutoğlu dün SABAH'ı ziyaretinde,
"Çünkü Tallinn'deki NATO dışişleri bakanları toplantısında
Türkiye'nin aylarca süren girişimleri sonucu Bosna Hersek'e NATO
üyeliği için eylem planı verilmesi kabul edildi. Bu, Bosna
Hersek'in sınırlarının ve toprak bütünlüğünün NATO güvencesine
girmesi anlamına geliyor. Ayrıca Bosna Hersek'in NATO üyeliğine hem
Sırbistan, hem de Bosna Hersek bünyesindeki Sırp Cumhuriyeti içten
destek vererek, sınırlarını ve toprak bütünlüğünü tanımış
oldular."
Ve sıra geldi 15 yıl önce kanlı bir savaşla ayrılmış olan iki
ülkeyi ve halklarını en üst düzeyde barıştırmaya...
İşte dün İstanbul'da, Çırağan Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç (Sırbistan'ın Osmanlı'dan
bağımsızlığını kopardığı 1878'deki Viyana Kongresi'nden bu yana
İstanbul'a gelen ilk Sırp lider oldu) ve Bosna Hersek
Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Haris Sladziç'i bir araya getiren
zirveyle de bu adım atıldı.
Daha doğrusu, tarihin kanlı bir sayfası çevrildi.
ABD'nin, Avrupa'nın başaramadığı Boşnak-Sırp barışını Türkiye
sağladı. Müthiş bir şey.