HBB ve Londra taksileri!
En kızdığım şeylerden biri ülkemizde çok yaygın olan ve en sık da
medyada görülen bir tür hastalıktır. Bu hastalığın adını ben, 'mış
gibi yapmak' veya MGY olarak koydum. Bu hastalığın sık sık
görüldüğü kişilere de genelde HBB (Her b...bilir) adını takarım.
Tabii bu hastalığın en büyük kurbanlarının başında 'Büyük Usta
'Hıncal Uluç gelir! Çünkü her konuda 'en birinç' dir.
Tabii bazen HBB ustalarımız olay kişisel görüşe değil de objektif
bilgiye dayanınca yakalanıyorlar. Hıncal Efendi, Pirelli takviminin
takdimi nedeni ile avanta bir Londra seyahatine gitmiş. 29 Kasım
tarihli gazete yazısında üç sütun ve bir karış boyutunda anlatıyor
ki, Londra'da en çok taksileri sevdiğini, kendi eski okurları
bilirlermiş (Bak sen!). Çünkü bu sevdiği Londra taksi tipinde bir
tonton şoför bulunurmuş, tonton şoföre adresi söylediniz mi, adresi
bilir, oraya giden yolları bilir, binerken merhaba, inerken
teşekkür ile uğurlar imiş! Ama şimdi Londra bozulmuş, çünkü bu defa
bakmış, artık taksiler bozulmuşmuş! Taksiler Asyalı mafyanın eline
geçiyormuş. Artık direksiyonda sizi dövmeye hazır gibi görünen biri
varmış. Hikaye sürüp gidiyor. Şimdi bu yazılanları okuyan ömrünün
uzun zamanını Londra'da geçirmiş, kenti ve taksileri bilen, sık sık
da geri döndüğü için değişimi takip edebilcek birini hayal ediyor.
Adeta bir Londra Ustası olmalı bu satırları yazan değil mi? Peki
Hıncal Efendi bu tür bir zat mı?
Yıllardır karısı ve çocuğu ile Londra'da oturan ve Londra'dan
Türkiye'e sürekli haber geçen bir gazeteci arkadaş oturmuş, Londra
taksileri üzerine bizim HBB'yi eğitmek için bir yazı yazmış. Ne
diyor? Aslında Londra'ya birkaç defa giden bir kimsenin bile
bilmesi gereken bir gerçeği hoş bir şekilde anlatmış Londra'lı
arkadaş. Bize özetlemek düşüyor!
Londra'da dört tip taksi var. Birincisi, eskiden Black Cab adını
taşıyan şimdi farklı renklere de boyanabilen, London Taxi denen
tür. Bu türün şoförü lonca mensubudur, ağır bir yol bilgisi
sınavından geçer, her yeri bilir, ayrıca her türlü aygıt ile
mücehhez bir taksi kullanır ve her yeri eli ile koymuş gibi bulur.
Bu taksinin temel özelliği ise en pahalı seçenek olmasıdır. Bir de
genelde şoförün yerli aksan Cockney konuşmasıdır, yani anlaşmanız,
yerli değilseniz zordur. Bu taksiler sadece Londra merkezinde
dolaşır, merkezin altı mil dışına da ancak kendileri isterlerse
giderler. HBB böyle bir taksiye binmemiş herhalde.
İkinci tip taksi ise 'Mini Cab' adlı ve sadece adı mini olan, ama
London Cab tipinin dışındaki marka taksilerden oluşur. Londra
merkez dışında ve çevredeki küçük Londra dışı kentlerde duraktan
telefonla çağrılabilen ve rezervasyon yapılabilen bir tür taksidir
bunlar. Bir telsiz ve torpidodaki bir harita ile mücehhezdirler ve
içinde bir masa bir kasa bulunan küçük bir yazıhane ile diyalog
şeklindeki bir metotla çalışırlar. Bunlar bölge ve sokak
bilmeyebilirler, genelde de bilmezler, hatta olaya 'Abi, tarif et
de gidelim!' türü yaklaşabilirler. Her tür ve genelde pejmürde
şoför kullanırlar, mesafenin kilometresine göre önceden tespit
edilmiş, London Cab'a göre çok düşük bir ücret alırlar.
Üçüncü tür taksi aynen 'Mini Cab' gibi çalışan, ama aslında farklı
ve özel olan, fakat ikinci seçenekten farklı olarak adam gibi ve
eli yüzü düzgün taksici kullanan hizmet şirketleridir. Büyük
şirketler, kurumlar ve hatta resmi daireler bunlara abonedir.
Telefonla çağrılırlar ve fiyatları da London Cab gibi olmasa da
tuzludur.
Ve tabii bir de dördüncü tür, bilinen korsan taksiler vardır. Yasa
dışı göçmen çeteleri, mafyanın örgütlenmesi, 'Abi, taksi lazım mı?'
genelde bunlarda geçerlidir. Bunlar ile pazarlık da edilebilir.
Genelde de en fazla cep telefonu ile mücehhezdir bu korsanlar.
Ve Londra'da yıllardır yaşayan bizim gazeteci arkadaş bizim HBB'ye
soruyor: Acaba sizin engin Londra birikim ve deneyiminize
dayanarak, artık bozulduğunu beyan eylediğiniz taksi türü hangisi
idi acaba? Sonra da düzeltiyor, ikaz ediyor, bilinmeli ki London
Cab için böyle bir şey, bir kötüleşme geçerli değildir.
Elçiye zeval olmaz, biz sadece kamuoyuna sunuyoruz! HBB olmak zor
iş!
DENİZ GÖKÇE´DEN HINCAL ULUÇ´A LAKAP: HBB
Londra´ya gittikten sonra izlenimlerini yazan Sabah yazarı Hıncal Uluç´a Akşam gazetesi yazarı Deniz Gökçe HBB lakabını taktı. HBB´nin ne olduğunu Gökçe´nin yazısında okuyacaksınız. Bir Lonrda muhabirinin Uluç´a verdiği ´taksi dersini´ de...
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin