'Deniz Gezmiş’e ‘Maceracı’ dedik, sonra banka soyduk'

Türkiye devrimci hareketi içinde en büyük role sahip olan 68 kuşağının önderleri, gazeteci Hikmet Çiçek’in “Devrimci Portreler” kitabı için bir araya geldi.

Google Haberlere Abone ol
'Deniz Gezmiş’e ‘Maceracı’ dedik, sonra banka soyduk'

Dönemin en etkili gençlik örgütlerinden olan Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) ve Dev-Genç'in kuruluşunda yer alan isimler,  Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya'yı, mücadelelerini, o günün atmosferini, şartlarını, doğru ve yanlışlarını anlattı.



Devrimci Portreler”in yazarı Hikmet Çiçek, yeni kitabını ve 68 kuşağını Sözcü'den Can Özçelik'e anlattı...



İşte, o söyleşi:



“GEZİ, 68'İN BİRLEŞTİRİCİ BOYUTUNU YAKALAYAMADI” 



“Kitabın çıkış noktası nedir” diye sorduğumuzda Çiçek, Silivri günlerine gidiyor. FETÖ'nün Ergenekon kumpasıyla hapse attığı kişilerden olan Çiçek,  aslında bu kitabın yıllarca birlikte çalıştığı ve aynı parti içinde yer aldığı Doğu Perinçek'in anlatımlarıyla oluşacağını ama bunun 1968'in gençliğini  anlatan kapsamlı bir çalışmaya döndüğünü şöyle anlatıyor:  “Doğu Perinçek ve Adnan Akfırat ile Silivri’de aynı koğuştayız. Ben Doğu ağabeye ‘Ağabey,  Maksim Gorki'nin ‘Benim Üniversitelerim' gibi  ‘Benim hapishanelerim', ‘Doğu Perinçek'in hapisanelerini yazayım' dedim.  O notları öyle almaya başladım. Kafamda bir Perinçek'in hapishaneleri kitabı vardı.  Sonra koğuşlar değişince yarım kaldı. Ama burada ilk defa Perinçek gördüğü işkenceleri de anlatmış oldu.  Kitabın o bölümü samimi ve içten düşünceler. 1968'de Kurtuluş Lisesi son sınıf öğrencisiydim.  Lisenin önünde bir takım bildiriler dağıtıyor abilerimiz, o bildirileri okuyunca aklım çıktı. Beni sosyalist yapan o FKF'nin bildirileri oldu.  1969'da Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'na girdiğimde de birkaç ay sonra Fikir Kulüpleri Federasyonu Dev-Genç adını aldı.  Ben de Dev-Genç üyesi oldum. 68, gerçekten Türkiye devrimci gençlik hareketinin tarihinde aşılmamış bir doruk noktası olma özelliğini koruyor.  Gezi eylemleri oldu, bir sürü gençlik direnişleri oldu ama 68'in birleştirici, kitlesel boyutunu hiçbiri yakalayamadı.”



“GENÇLERE ÖNDERLİK EDECEK PARTİ YOKTU”



68 gençlik hareketinin Gezi eylemlerinden farkı ne denildiğinde ise Çiçek, şöyle bir özeleştiri yapıyor:   “İkisinin de bir eksiği var. O büyük kitle eylemlerini yönetecek, önderlik edecek devrimci bir partinin yoksunluğu.  Yani gezi eylemlerine liderlik eden gençler de ne yapacaklarını, nasıl davranacaklarını biraz el yordamıyla keşfettiler,  68’de öyle oldu. Bizden önceki kuşağın bilgisini, deneyimini, tecrübesini aktaracak bir örgüt yoktu ortada. 1952 yılında büyük bir TKP tevkifatı olmuş.  1968'e kadar çok kısa süren bir Hikmet Kıvılcımlı'nın Vatan Partisi deneyimi dışında devrimci bir parti yok. Aslında bütün kuşaklar arasında böyle bir kopukluk var.  Her kuşak sanki hayatı, tarihi yeniden keşfetmek zorunda kalıyor. Çünkü sistem o devrimci kuşakları biçe biçe, öğüte öğüte gelmiş. 68 tecrübesini 70'lere aktaramadan,  70'i 80'lere aktaramadan biçilmişler. Bir anlamda Türkiye devrimci hareketin tarihi solun sürekli biçilme tarihi gibi bir şey.”



“DENİZ GEZMİŞ SAĞ SOL AYRIMINA KIZIYORDU”



Çiçek, Deniz Gezmiş'in parti kurarak mücadele etmek için çok çaba harcadığını ifade ediyor ve o dönem geçnler içinde yaşanan tartışmaları şöyle anlatıyor:  “Marksist klasiklerin yeni yeni Türkçeye çevrildiği bir dönem. O döneme ilişkin özellikle Sol Yayınlarını, Muzaffer Erdost ağabeyi saygıyla anmak gerekir.  Çünkü hakikaten Marx'ın, Lenin'in, Stalin'in, Mao'nun çok sayıda kitabını ilk defa biz Sol Yayınlarından okuduk. O yayınlardan bir parti ihtiyacını anlıyorsun  Lenin de onu vurguluyor, diğerleri de. ‘Partisiz devrimcilik olmaz' fikri var. Ama partiyi, öyle bir örgütü kuracak bir birikim de yok bizde. Mesela hiç unutmam,  THKO'dan Gökalp Eren anlattı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde öğrenci derneği seçimi var. Bu seçimde ‘Aydınlık Sosyalist Dergi' ile ‘Proleter Devrimci Aydınlık (PDA)' grubunun adayları  yarışacak. İTÜ'de konuşmalar, tartışmalar, kavgalar çıktı. Sonunda Aydınlık Sosyalist Dergi seçimi kazandı. Birkaç gün sonra o zaman Hukuk Fakültesi  öğrencisi olan Deniz Gezmiş İTÜ'ye gelmiş. Gökalp Eren'e ‘Serserilerle bir oldun PDA'cılara saldırdınız' demiş. Yani Deniz Gezmiş solun birlikteliğine öyle önem veriyor ki,  bu bence o kuşaktaki bir gençte çok ender görülebilen bir şey.”



Haberin devamını okumak için TIKLAYIN...


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin