ÇGD’DE FIRTINA DEVAM EDECEK Mİ?.

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin 31 Mayıs’ta gerçekleştirilen Genel Kurul toplantısında Doğan Tılıç başkanlığında yeni bir Genel Yönetim Kurulu işbaşına geldi gelmesine ama bu genel kurulun yarattığı fırtına pek dinecek gibi görünmüyor. Medyatava.net ÇGD tarışmalarına "içeriden" gelen düzeyli bir haber-yorumla katılıyor.

Google Haberlere Abone ol
ÇGD’DE FIRTINA DEVAM EDECEK Mİ?.

Bu yıl ilk kez Ankara’nın yanı sıra İstanbul, Bursa ve Antalya şubelerinden ciddi sayıda delegenin katılımıyla gerçekleştirilen ÇGD Genel Kurulu, Can Dündar ve Onur Kurulu çekişmeleriyle geçerken asıl tartışma noktası gözlerden biraz uzak kaldı. Bu nokta da ÇGD Genel Yönetim Kurulu’ndaki temsil sıkıntısıydı...



ÇGD’nin uzun süre genel başkanlığını yürüten İsmet Demirdöğen bu dönemde aday olmayacağını açıklamış, Dernek, yeni dönem için yeni yönetim arayışına girmişti. Genel Kurul’dan iki gün önce, yapılan bazı tekliflerin kulaktan kulağa dolaşması sonucunda geçen dönem Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Doğan Tılıç’ın liste hazırlığı içinde olduğu anlaşıldı.



Hem basın hem de akademik çevrelerde saygın bir isim olan Tılıç’ın adaylığı ÇGD’nin İstanbul, Bursa, Antalya gibi şube yöneticileri arasında da olumlu karşılandı. Tılıç’ın şube yöneticileriyle herhangi bir temasa geçmeden liste çalışması sürdürmesi biraz yadırgatıcı olsa da Genel Kurul sırasında bu tür bir temsil sorununun kolaylıkla aşılabileceği düşünülerek Tılıç’ın başkanlığına Ankara dışından da herhangi bir itiraz gelmedi..



Ancak Genel Kurul sırasında İstanbul, Bursa ve Antalya şube yöneticilerinin Doğan Tılıç’la yaptığı görüşmeler, dernekteki temsil sorununun ve şubelerle genel merkez arasındaki kopukluğun sanıldığı kadar kolay aşılamayacağını gösteriyordu.



ÇGD’nin bir başkan ve 8 üyeden oluşan Genel Yönetim Kurulu aday listesinde genel kurula katılan şubelerin de yer alması gerektiğini, böylece şubelerle merkez arasındaki diyalog eksikliğinin de ortadan kalkabileceğini ifade eden İstanbul, Bursa ve Antalya Şube Başkanları, Doğan Tılıç ve Vedat Çuhadar’ın yoğun direnişiyle karşılaştılar. Tılıç ve Çuhadar, her şubeden bir yöneticinin GYK’da yer alması yönteminin daha önceden denendiğini ancak toplantılara katılım sağlanamadığı için başarılı olmadığını söyleyerek Ankara’da hazırladıkları listeyi değiştirmek istemediklerini söylüyorlardı. Buna karşılık üç şube başkanı da İstanbul’dan aday listesine alınan iki ismin katılımının nasıl söz konusu olacağını soruyorlardı.



Şube başkanlarının bir başka itiraz noktası ise şuydu; şubeler genel merkezin genel kurul takvimine uyarak genel merkez yönetimine yerel iradelerin yansıtılabilmesi amacıyla olağanüstü genel kurula gitmişler ve yönetimlerini yenilemişlerdi. Bu şekilde hiçbir şubeye sormadan (tabii ki Ankara dışında) liste oluşturmak, yapılan genel kurulları ve oluşturulan yönetimleri tamamen hiçe saymak anlamına geliyordu. Başta konuşulanla genel kurulda ortaya çıkan görüntü arasında büyük bir çelişki vardı.



Doğan Tılıç bunun bir eksiklik olduğunu kabul ediyor ve bu eksikliği yeni dönemde gidereceklerini söylüyordu. Üç şube başkanı ise bu eksikliği gidermek için fazla beklemeye gerek olmadığını, 8 kişilik listeden üç kişiyi değiştirerek üç şube yönetiminin göstereceği isimleri listeye aldığında sorunun çözüleceğini ifade ediyorlardı. Şube yöneticileri Ankara’ya gelip toplantılara katılabilecek kişileri aday göstereceklerini, böylelikle temsil ve diyalog sorunu çözebileceklerini söylüyorlardı. Üstelik 5 Ankaralı, 3 Ankara dışından üyenin katılımıyla oluşacak bir Genel Yönetim Kurulu karar yeter sayısında Ankara ağırlığını koruyarak Tılıç’ın “Katılım olmaz karar alınamaz” kaygılarını da giderecek nitelikteydi.



İstanbul, Bursa ve Antalya şube başkanlarının ısrarlı tutumu sürünce Tılıç bu kez “Ben insanlara söz verdim, içinizden ancak birini listeye alabilirim, mesela Ece Temelkuran’ı silebiliriz onun yerine içinizden en radikal olanı seçin yönetime o girsin hem de bizi içerden eleştiren biri olur” önerisini getirdi. Başkanlar tarafından biraz tebessümle karşılanan bu öneri pek kabul görmedi. Şube başkanları özellikle adı tartışmalara neden olan Can Dündar ve Tılıç’ın seçeceği iki kişinin daha değiştirilmesinde ısrar ederek Genel Yönetim Kurulu’nun Ankara Şubesi olmadığını, bu tutumun Türkiye çapındaki potansiyelin genel merkeze yansımasını engelleyeceğini, yönetimin Ankara ile kısıtlı kalacağını ifade ettiler.



Bu şekilde uzayıp giden görüşmeden bir sonuç alınamayınca İstanbul, Bursa ve Antalya şube yöneticileri Doğan Tılıç’ın listesinden üç kişiyi silerek yerine birlikte belirleyecekleri üç kişiyi yazmaya karar verdiler. Ancak Genel Kurul sırasında Onur Kurulu ve Can Dündar tartışması o kadar alevlendi ve ön plana çıktı ki bu kadar tepkiden sonra Doğan Tılıç’ın Can Dündar isminde hala ısrar etmesi, sonunda şube yöneticilerini ve delegelerini de kızdırarak seçimden çekilmelerine neden oldu. Çekilme sonrasında, toplantıya katılan 90 delegenin yalnızca 46’sı oy kullandı ve Tılıç’ın Can Dündar ısrarı İstanbul şube yönetiminin ifadesiyle “Genel Kurul iradesi dışında bir Genel Yönetim Kurulu” oluşmasına neden oldu.
Şimdi ise ÇGD’de Ankara ile kısıtlı kalan bir yeni yönetimin temsil yeteneğinin ne olduğu tartışılıyor. Göreve bir süre önce seçilen İstanbul, Bursa ve Antalya şube yönetimleri, yeni Yönetim Kurulu’nun çalışmalarına bir taraftan destek vermeyi sürdürürken, bir taraftan da olağanüstü genel kurul toplamayı tartışıyorlar. En erken Eylül ayında yapmayı düşündükleri genel kurul çağrısı için elbette yeni bir yönetim şekillendirmeyi de planlıyorlar. Bu yeni oluşum için de durgun geçecek yaz ayları iyi bir fırsat gibi görünüyor.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin