Bu yıl ilk kez Ankara’nın yanı sıra İstanbul, Bursa ve Antalya
şubelerinden ciddi sayıda delegenin katılımıyla gerçekleştirilen
ÇGD Genel Kurulu, Can Dündar ve Onur Kurulu çekişmeleriyle geçerken
asıl tartışma noktası gözlerden biraz uzak kaldı. Bu nokta da ÇGD
Genel Yönetim Kurulu’ndaki temsil sıkıntısıydı...
ÇGD’nin uzun süre genel başkanlığını yürüten İsmet Demirdöğen bu
dönemde aday olmayacağını açıklamış, Dernek, yeni dönem için yeni
yönetim arayışına girmişti. Genel Kurul’dan iki gün önce, yapılan
bazı tekliflerin kulaktan kulağa dolaşması sonucunda geçen dönem
Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Doğan Tılıç’ın liste
hazırlığı içinde olduğu anlaşıldı.
Hem basın hem de akademik çevrelerde saygın bir isim olan Tılıç’ın
adaylığı ÇGD’nin İstanbul, Bursa, Antalya gibi şube yöneticileri
arasında da olumlu karşılandı. Tılıç’ın şube yöneticileriyle
herhangi bir temasa geçmeden liste çalışması sürdürmesi biraz
yadırgatıcı olsa da Genel Kurul sırasında bu tür bir temsil
sorununun kolaylıkla aşılabileceği düşünülerek Tılıç’ın
başkanlığına Ankara dışından da herhangi bir itiraz gelmedi..
Ancak Genel Kurul sırasında İstanbul, Bursa ve Antalya şube
yöneticilerinin Doğan Tılıç’la yaptığı görüşmeler, dernekteki
temsil sorununun ve şubelerle genel merkez arasındaki kopukluğun
sanıldığı kadar kolay aşılamayacağını gösteriyordu.
ÇGD’nin bir başkan ve 8 üyeden oluşan Genel Yönetim Kurulu aday
listesinde genel kurula katılan şubelerin de yer alması
gerektiğini, böylece şubelerle merkez arasındaki diyalog
eksikliğinin de ortadan kalkabileceğini ifade eden İstanbul, Bursa
ve Antalya Şube Başkanları, Doğan Tılıç ve Vedat Çuhadar’ın yoğun
direnişiyle karşılaştılar. Tılıç ve Çuhadar, her şubeden bir
yöneticinin GYK’da yer alması yönteminin daha önceden denendiğini
ancak toplantılara katılım sağlanamadığı için başarılı olmadığını
söyleyerek Ankara’da hazırladıkları listeyi değiştirmek
istemediklerini söylüyorlardı. Buna karşılık üç şube başkanı da
İstanbul’dan aday listesine alınan iki ismin katılımının nasıl söz
konusu olacağını soruyorlardı.
Şube başkanlarının bir başka itiraz noktası ise şuydu; şubeler
genel merkezin genel kurul takvimine uyarak genel merkez yönetimine
yerel iradelerin yansıtılabilmesi amacıyla olağanüstü genel kurula
gitmişler ve yönetimlerini yenilemişlerdi. Bu şekilde hiçbir şubeye
sormadan (tabii ki Ankara dışında) liste oluşturmak, yapılan genel
kurulları ve oluşturulan yönetimleri tamamen hiçe saymak anlamına
geliyordu. Başta konuşulanla genel kurulda ortaya çıkan görüntü
arasında büyük bir çelişki vardı.
Doğan Tılıç bunun bir eksiklik olduğunu kabul ediyor ve bu
eksikliği yeni dönemde gidereceklerini söylüyordu. Üç şube başkanı
ise bu eksikliği gidermek için fazla beklemeye gerek olmadığını, 8
kişilik listeden üç kişiyi değiştirerek üç şube yönetiminin
göstereceği isimleri listeye aldığında sorunun çözüleceğini ifade
ediyorlardı. Şube yöneticileri Ankara’ya gelip toplantılara
katılabilecek kişileri aday göstereceklerini, böylelikle temsil ve
diyalog sorunu çözebileceklerini söylüyorlardı. Üstelik 5 Ankaralı,
3 Ankara dışından üyenin katılımıyla oluşacak bir Genel Yönetim
Kurulu karar yeter sayısında Ankara ağırlığını koruyarak Tılıç’ın
“Katılım olmaz karar alınamaz” kaygılarını da giderecek
nitelikteydi.
İstanbul, Bursa ve Antalya şube başkanlarının ısrarlı tutumu
sürünce Tılıç bu kez “Ben insanlara söz verdim, içinizden ancak
birini listeye alabilirim, mesela Ece Temelkuran’ı silebiliriz onun
yerine içinizden en radikal olanı seçin yönetime o girsin hem de
bizi içerden eleştiren biri olur” önerisini getirdi. Başkanlar
tarafından biraz tebessümle karşılanan bu öneri pek kabul görmedi.
Şube başkanları özellikle adı tartışmalara neden olan Can Dündar ve
Tılıç’ın seçeceği iki kişinin daha değiştirilmesinde ısrar ederek
Genel Yönetim Kurulu’nun Ankara Şubesi olmadığını, bu tutumun
Türkiye çapındaki potansiyelin genel merkeze yansımasını
engelleyeceğini, yönetimin Ankara ile kısıtlı kalacağını ifade
ettiler.
Bu şekilde uzayıp giden görüşmeden bir sonuç alınamayınca İstanbul,
Bursa ve Antalya şube yöneticileri Doğan Tılıç’ın listesinden üç
kişiyi silerek yerine birlikte belirleyecekleri üç kişiyi yazmaya
karar verdiler. Ancak Genel Kurul sırasında Onur Kurulu ve Can
Dündar tartışması o kadar alevlendi ve ön plana çıktı ki bu kadar
tepkiden sonra Doğan Tılıç’ın Can Dündar isminde hala ısrar etmesi,
sonunda şube yöneticilerini ve delegelerini de kızdırarak seçimden
çekilmelerine neden oldu. Çekilme sonrasında, toplantıya katılan 90
delegenin yalnızca 46’sı oy kullandı ve Tılıç’ın Can Dündar ısrarı
İstanbul şube yönetiminin ifadesiyle “Genel Kurul iradesi dışında
bir Genel Yönetim Kurulu” oluşmasına neden oldu.
Şimdi ise ÇGD’de Ankara ile kısıtlı kalan bir yeni yönetimin temsil
yeteneğinin ne olduğu tartışılıyor. Göreve bir süre önce seçilen
İstanbul, Bursa ve Antalya şube yönetimleri, yeni Yönetim
Kurulu’nun çalışmalarına bir taraftan destek vermeyi sürdürürken,
bir taraftan da olağanüstü genel kurul toplamayı tartışıyorlar. En
erken Eylül ayında yapmayı düşündükleri genel kurul çağrısı için
elbette yeni bir yönetim şekillendirmeyi de planlıyorlar. Bu yeni
oluşum için de durgun geçecek yaz ayları iyi bir fırsat gibi
görünüyor.
ÇGD’DE FIRTINA DEVAM EDECEK Mİ?.
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin 31 Mayıs’ta gerçekleştirilen Genel Kurul toplantısında Doğan Tılıç başkanlığında yeni bir Genel Yönetim Kurulu işbaşına geldi gelmesine ama bu genel kurulun yarattığı fırtına pek dinecek gibi görünmüyor. Medyatava.net ÇGD tarışmalarına "içeriden" gelen düzeyli bir haber-yorumla katılıyor.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin