İŞTE REHA MUHTAR'IN YAZISI
Ben bir seneye yakın Çakar'la Telegol'de program yaptım. Tam 1
yıl önce Çakar'la aramızda konuşurken zaman zaman ona yönelik bir
saldırı olasılığı maalesef gündemimize geliyordu.
Saldırı olduktan sonra Çakar, yoğun bakımdaki odasında polise
şüphelendiği 3 ismi verdi.
O isimlerin birinci sırasında Telegol programında ağır bir biçimde
eleştirdiği Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy vardı. Bu olayı bu
kadar gizli tuttuktan sonra bugün burada açıklamamın önemli bir
nedeni var. Birazdan söyleyeceğim.
Çakar'ı vuran ve vurdurtanlar halen ortaya çıkartılamadı. Sanki yer
yarılıp içine girmişlerdi.
Ama Çakar'ın birinci derecedeki şüpheliyle ilgili kuşkuları bu bir
yıl boyunca hiç eksilmedi.
Çünkü Haluk Ulusoy vurulduktan sonra Ahmet Çakar'ı hastanede
ziyaret etmemiş, telefon edip "Geçmiş olsun" dememiş hatta yanında
onu ziyarete gidenlere pek de hoş davranmamıştı.
Bir yıl içinde İstanbul polisinin halen tetikçiyi dolayısıyla
vurduranları ortaya çıkartamaması Çakar'ın, Ulusoy'la ilgili
kuşkularını artırıyordu. Çünkü Haluk Ulusoy, güçlü bir aileden
geliyordu.
PAZARTESİ SAAT 16.00
1-2 aydır aracılar, Ahmet Çakar'a gelip benim yanımda, "Bu vurulma
işini Haluk Abi'den biliyorsun. Bunu Haluk Abi yaptırmadı. Yemin
ediyoruz sana" deyip duruyorlardı.
Önceki gün 16.00'da SABAH gazetesi ve ATV'deki odamda gerçeklerin
oynadığı filmin müthiş finali olacaktı. Ahmet Çakar odamdaydı.
Öteki yanımda Sinan Engin ile Haluk Ulusoy Federasyonu'nun Ümit
Milli Takım'dan Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Levent Kızıl
vardı.
Haluk Ulusoy, bizi görmeye ve Ahmet Çakar'la bu konuyu açık açık
konuşmaya gelecekti.
İLK KARŞILAŞMA
Ve 16.00'da Ulusoy, SABAH ve ATV binasından içeri girdi. Biz
hepimiz odada oturuyorduk.
Herkesi öptü. Ahmet Çakar'ın karşısına geldiğinde, "Merhaba Ahmet
Bey" dedi.
İkili yanaklarını değdirdiler. O kadar. Karşı karşıya oturdular.
Ben de masamda oturuyorum. Bir yıldır ilk defa konuşacaklar.
Gayet iyi biliyorum ki Çakar, Ulusoy'un vurulma olayında parmağının
olduğundan kesin emin.
1 saat herkes top dolaştırdı. Sonunda hoşbeş sohbetten sonra
Sevgili Sinan Engin, "Şu konuya artık bir gelelim Reha Abi"
dedi.
"Gelelim" dedim. Sinan, "Haluk Abi'nin söyleyecekleri var" dedi. O
sırada Ahmet Çakar söze atıldı, "Tek bir şey soracağım. Tek bir
cümle. Sadece bunun cevabını istiyorum. Beni sen mi vurdurdun
Haluk?"
Haluk Ulusoy için herkes bir şey söyler. Hepsi de farklı şeyler
olabilir. Ama bir duygu ve gönül adamıdır Haluk Ulusoy. Bu konuda
herkes aynı düşünür.
"Ben bunu yapar mıyım, yapabilir miyim Ahmet?" dedi.
Sonra sabırla önemli bir mantık örgüsünü açıkladı, "Şimdi bak
Ahmet'çiğim. Ben böyle bir şeyi mafyaya veya yeraltı dünyasına
yaptırsam sonra da kalkıp senin yanına gelsem, seni öpsem. Bunu ben
yapmadım desem ne olur biliyor musun? O talimatı verdiğim adamlar
bana sararlar. Bu dünyalar böyle dünyalardır. "Sen bize adamı
vurdururken kendin sarmaş dolaş oluyorsun" derler bana sararlar.
Benim bir ailem var. Bu ailenin ismi hiç bu işlere girer mi Ahmet?
Kaldı ki sen benim karıma, aileme yani namusuma dil uzatmadın.
Senden çok daha fazla eleştirenler de oldu beni. Böyle bir şeyi hiç
kimseye yapabilir miyim, öyle bir aileden miyim ben?"
AHMET'İ MHK'YE ÖNERDİM
Çakar'a 1 yıl önce saldırı yapılmıştı. Çakar, Haluk Ulusoy'u
dinledi dinledi hemen de bir şey söylemek istemiyordu. Sadece şu
kadarı çıktı ağzından, "Sen öyle söylüyorsan öyledir. İnandım
sana..."
Ve işte o anda 2 tanışık ayağa kalktılar, birbirlerine sarıldılar
ve birbirlerini gerçekten öptüler.
O an Ulusoy, bir başka sırrı ortaya çıkardı. Federasyon
Başkanlığı'nı bırakmadan hemen önce, Ahmet Çakar'ı MHK
Başkanlığı'na önermişti.
"Seni bu kadar eleştiren adamı nasıl MHK Başkanı yapacaksın?" diye
soranlara şu cevabı verdiğini söylüyordu Haluk Ulusoy:
"Reha Abi, bir federasyon başkanı ne ister? Başı ağrımasın ister.
Hakemlerden yana, kulüplerden yana. Koyarsın Ahmet Çakar'ı MHK
Başkanlığı'na Federasyon Başkanı olarak artık kafan rahat. Kimse de
ona kolay kolay laf edemez. Bugün olsa yine aynısını yaparım. Tabii
bilirim o, televizyondan, gazeteden MHK'den kazanacağının daha
fazlasını kazanıyor. Ama yılmam ne yapar eden oturturum o
koltuğa."
Çakar, MHK Başkanlığı'na oturur mu oturmaz mı bilmem. Benim
bildiğim 1 yıldır süren "Beni sen mi vurdurdun" sorusuna aranan
cevabın bir ölçüde bulunmasıydı. Çakar, beyninin derinliklerinde az
bir kuşku kalmış olsa da Ulusoy'a inanmıştı. Yalnız ilginç bir
durum çıkıyordu ortaya. Ahmet Çakar'ın kuşkuluları teker teker
kendilerinin vurdurtmadığını söylüyorlardı.
Çakar sonunda espriyi patlattı, "Beni ben vurdurmuş olabilir miyim
acaba?"