BU ANILAR BAZILARININ CANINI SIKACAK

Zerrin Özer'in "Bir Sarışın Küçük Kız" adını verdiği kitabında anlattıkları birçok ünlünün canını sıkacak cinsten.

Google Haberlere Abone ol
BU ANILAR BAZILARININ CANINI SIKACAK

Kendisiyle ilgili bilinmeyenleri kaleme döken Özer, daha önce de gözyaşları içinde anlattığı tecavüz olayını "Bir Sarışın Küçük Kız" adını verdiği anı kitabında da kaleme aldı. Ama yine kendisine tecavüz eden kişinin ismini vermedi. Fakat isim vererek anlattığı anılarından bazıları da yenilir yutulur gibi değil:

"Kapısını tekmeledim"
Çakıl Gazinosunda çalışıyordum. Gazinolarda değişmez bir kural vardır. Sahneye çıkan sanatçı salona geçip oturamaz. Ama bir arkadaşımın doğum günü olduğu için müdüriyetten iki dakikalığına izin istedim ve salona geçtim. Hülya Avşar sahneye yeni çıkmıştı. Masamızda yine o gece sahne alan Faruk Tınaz da vardı. Arkadaşımı kutladım, tam kalkmak üzereydim ki, Hülya şarkısına gireceğine sazları susturup "Faruk Tınaz assolist olduğum için aşağıda oturmak için benden izin istedi. Müsaade etmememe rağmen görüyorum ki aşağıda oturuyor. Üstelik Zerrin de aynı masada... Benim bildiğim kadarıyla bir tek pavyonda...." dedikten sonra cümlenin devamını getirmedi. "Ne demek istediğimi siz anlayın artık" gibi bir şey söyledi. Sahneden inmesini nasıl beklediğimi hatırlamıyorum. Kapısını tekmeyle açtım. Üstünde bornozu vardı, bakakaldı. Kardeşi Helin'e "Çık dışarı" diye bağırdım. "Ne oldu Zerrinciğim?" diye sordu Hülya. "Kimsin lan sen?" dedim. "Gelmişsin sinemadan bana mesleğimi mi öğreteceksin? Sen kendini ne sanıyorsun da bana pavyon bilmem nesi diyorsun?" Tutmasalar kesin dalıyordum.

"Sezen yüzünden..."
Paris'ten Türkiye'ye döndükten sonra aradan çok geçmedi. Tülay ablam bir gün gözü dönmüş bir halde hışımla girdi eve. Yanıma gelip "Çabuk kalk! Muayeneye gidiyoruz" dedi. Kalakaldım önce. İlk şaşkınlığım geçince "Ne muayenesi?" diye sordum. Ablam yanıt vermek yerine saçlarımdan tutup başımı duvarlara çarpmaya başladı. Meğer Sezen Aksu, Paris'te Mireille Mathieu'nun aranjörüyle birlikte olduğumu söylemiş ona. Aradan zaman geçti ablam "Kalk Sezen'e gidiyoruz" dedi bir gün. Onun iftirası yüzünden başım duvarlara çarpılmış, kızlık muayenesi denen şey dayatılmış... "Ben gitmem" dedim ama nereye gitmiyorsun? "Dünyada öldürülecek iki tane insan varsa ve bana öldür içeri girmeyeceksin deseler öldürmek isteyeceğim iki kişiden biri sen olursun" dedim Sezen'e. Karşılık vermedi, ağzını büzüp ağlayarak odadan çıktı."

'Abacı zıp zıp zıplıyordu'
"Birlikte Amerika'ya gitmiştik konser için. Ama konseri düzenleyenler ne onu tanıyor doğru dürüst ne de beni. Amerika'ya inince gördük, sol başta kocaman Zerrin Özer, yanında küçücük bir Muazzez Abacı! Utançtan yerin dibine girmiştim. Muazzez abla zıp zıp zıplayıp ilanları yırtınıştı. Provalarda da sıra tam Muazzez Abla'ya geldiğinde "Bu kadar saat için kiralandı" diyerek indirivermişlerdi şalterleri. Muazzez Abla tekrar zıplamaya başlamıştı.

"Odamı Ersoy'a verdiler"
Günay'da uzun süre çalıştım, çalıştığım sürede de Günay doldu taştı. Ta ki Günay'ın sahibi bir gün kulise gelip de bana "Haftaya Muazzez Ersoy başlıyor. Odasının anahtarının bir tek kendisinde olmasını ister o. Kilitler çıkar kapıyı. Ona sizin odanızı vermemiz lazım. Siz orkestranın odasını kullanabilir misiniz" diyene kadar. Muazzez Ersoy'un en azından benim adımı duymuş olsa böyle bir şey isteyeceğini sanmıyorum. Ama çok bozulmuştum bu muamele karşısında. VATAN www.vatanim.com.tr


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin