Kendisiyle ilgili bilinmeyenleri kaleme döken Özer, daha önce de
gözyaşları içinde anlattığı tecavüz olayını "Bir Sarışın Küçük Kız"
adını verdiği anı kitabında da kaleme aldı. Ama yine kendisine
tecavüz eden kişinin ismini vermedi. Fakat isim vererek anlattığı
anılarından bazıları da yenilir yutulur gibi değil:
"Kapısını tekmeledim"
Çakıl Gazinosunda çalışıyordum. Gazinolarda değişmez bir kural
vardır. Sahneye çıkan sanatçı salona geçip oturamaz. Ama bir
arkadaşımın doğum günü olduğu için müdüriyetten iki dakikalığına
izin istedim ve salona geçtim. Hülya Avşar sahneye yeni çıkmıştı.
Masamızda yine o gece sahne alan Faruk Tınaz da vardı. Arkadaşımı
kutladım, tam kalkmak üzereydim ki, Hülya şarkısına gireceğine
sazları susturup "Faruk Tınaz assolist olduğum için aşağıda oturmak
için benden izin istedi. Müsaade etmememe rağmen görüyorum ki
aşağıda oturuyor. Üstelik Zerrin de aynı masada... Benim bildiğim
kadarıyla bir tek pavyonda...." dedikten sonra cümlenin devamını
getirmedi. "Ne demek istediğimi siz anlayın artık" gibi bir şey
söyledi. Sahneden inmesini nasıl beklediğimi hatırlamıyorum.
Kapısını tekmeyle açtım. Üstünde bornozu vardı, bakakaldı. Kardeşi
Helin'e "Çık dışarı" diye bağırdım. "Ne oldu Zerrinciğim?" diye
sordu Hülya. "Kimsin lan sen?" dedim. "Gelmişsin sinemadan bana
mesleğimi mi öğreteceksin? Sen kendini ne sanıyorsun da bana pavyon
bilmem nesi diyorsun?" Tutmasalar kesin dalıyordum.
"Sezen yüzünden..."
Paris'ten Türkiye'ye döndükten sonra aradan çok geçmedi. Tülay
ablam bir gün gözü dönmüş bir halde hışımla girdi eve. Yanıma gelip
"Çabuk kalk! Muayeneye gidiyoruz" dedi. Kalakaldım önce. İlk
şaşkınlığım geçince "Ne muayenesi?" diye sordum. Ablam yanıt vermek
yerine saçlarımdan tutup başımı duvarlara çarpmaya başladı. Meğer
Sezen Aksu, Paris'te Mireille Mathieu'nun aranjörüyle birlikte
olduğumu söylemiş ona. Aradan zaman geçti ablam "Kalk Sezen'e
gidiyoruz" dedi bir gün. Onun iftirası yüzünden başım duvarlara
çarpılmış, kızlık muayenesi denen şey dayatılmış... "Ben gitmem"
dedim ama nereye gitmiyorsun? "Dünyada öldürülecek iki tane insan
varsa ve bana öldür içeri girmeyeceksin deseler öldürmek
isteyeceğim iki kişiden biri sen olursun" dedim Sezen'e. Karşılık
vermedi, ağzını büzüp ağlayarak odadan çıktı."
'Abacı zıp zıp zıplıyordu'
"Birlikte Amerika'ya gitmiştik konser için. Ama konseri
düzenleyenler ne onu tanıyor doğru dürüst ne de beni. Amerika'ya
inince gördük, sol başta kocaman Zerrin Özer, yanında küçücük bir
Muazzez Abacı! Utançtan yerin dibine girmiştim. Muazzez abla zıp
zıp zıplayıp ilanları yırtınıştı. Provalarda da sıra tam Muazzez
Abla'ya geldiğinde "Bu kadar saat için kiralandı" diyerek
indirivermişlerdi şalterleri. Muazzez Abla tekrar zıplamaya
başlamıştı.
"Odamı Ersoy'a verdiler"
Günay'da uzun süre çalıştım, çalıştığım sürede de Günay doldu
taştı. Ta ki Günay'ın sahibi bir gün kulise gelip de bana "Haftaya
Muazzez Ersoy başlıyor. Odasının anahtarının bir tek kendisinde
olmasını ister o. Kilitler çıkar kapıyı. Ona sizin odanızı vermemiz
lazım. Siz orkestranın odasını kullanabilir misiniz" diyene kadar.
Muazzez Ersoy'un en azından benim adımı duymuş olsa böyle bir şey
isteyeceğini sanmıyorum. Ama çok bozulmuştum bu muamele karşısında.
VATAN www.vatanim.com.tr
BU ANILAR BAZILARININ CANINI SIKACAK
Zerrin Özer'in "Bir Sarışın Küçük Kız" adını verdiği kitabında anlattıkları birçok ünlünün canını sıkacak cinsten.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin